..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðaüstü henüz anlayamadýðýmýz doðal þeylerin adý. -Elbert Hubbard
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > ömer akþahan




19 Mayýs 2004
Bir Kalkýnma Öyküsü  
HAMAMKÖY GERÇEÐÝ

ömer akþahan


Yýl 1981: 12 Eylül’ün ortalýðý tozu dumana kattýðý; bir çok devlet memurunun asýlsýz ispiyonlarla saða sola savrulduðu acýlý günler. Sisli bir Kasým günü hiç beklemediðim kararý duyunca, ister istemez sarsýldým, hýncým bir an öfkeye döndü.


:DIFB:



Ömer Akþahan

Bir serüvenin baþlangýcý

Yýl 1981: 12 Eylül’ün ortalýðý tozu dumana kattýðý; bir çok devlet memurunun asýlsýz ispiyonlarla saða sola savrulduðu acýlý günler. Sisli bir Kasým günü hiç beklemediðim kararý duyunca, ister istemez sarsýldým, hýncým bir an öfkeye döndü. Çünkü, beni istemeyenler çok komik bir gerekçe bulmuþlardý:“seyrekleþtirme!“ Benimle birlikte ailem de bir anda yýkýlmýþtý. Oðlumun, evden ayrýlýrken, pantolonumun paçalarýna yapýþýp; „Gitme, gitme babacýðým!“ deyiþini, ömrüm boyunca unutmayacaðým.

Kararnamemde yazýlý olan okulu, kime sorduysam doðru yanýt alamýyordum. Halbuki atandýðým okul, oturduðum ilçenin sýnýrlarý içindeydi. En sonunda yarým yamalak bir bilene rastlamýþtým. Bana;“ Yýldýz semtinde, Demirdere’yi sorup öðrenebileceðimi..“ söyledi. Büyük bir merakla, o güne deðin pek tanýmadýðým, Ödemiþ’in en eski yerleþim merkezi olan Yýldýz Oteline vardým. Orada ilk karþýlaþtýðým kiþiye, Demirdere Ortaokuluna nasýl gidebileceðimi sordum. Bana önce kayýtsýzca bakan kiþi, ciddi olduðumu anlayýnca, bu semtten kalkan dolmuþ-larla oraya gidebileceðimi, belirtti. Nihayet gerçeði öðrenebilmiþtim! Demirdere köyü Ödemiþ’e yaklaþýk 45 km. uzaklýkta, Aydýn Daðlarýnýn vadileri arasýnda kurulmuþ bir kaç köyden sadece biriydi.

Küre Gediði

Nihayet ayrýlýk günü gelip, çatmýþtý. Üç beþ parça eþyayý Anadol kamyonete yükleyip, bacanakla yola düþtük. Arabamýz toprak stabilize yoldan güç koþullarda ilerledikten sonra, Küre köyüne varmýþtýk. Aralýk ayýnýn baþýnda, yaðýþ ve yoðun traktör trafiði sonucu, halkýn ‘tabla’ tabir ettiði derin çukurlarda ilerlemek oldukça zordu. Bizi gören köylüler, bu araçla Küre gediðini aþamayacaðýmýzý söylemiþlerdi. Önce pek inanmamýþtýk. Yaklaþýk on beþ yirmi dakika sonra acý gerçekle karþý karþýya geldik. Aracýmýz Küre gediðine vardýðýnda, derin bir tablaya gömülmüþ, bir metre bile ilerleyemez haldeydik. Çaresiz bir traktör bulup, gediði aþmayý baþarabildik, sonunda.

Ýlk Gece

Geldiðimizi duyan köyün ileri gelenleri, acil bir çözüm bularak; beni, terkedilmiþ, yýkýlmaya yüz tutan eski bir eve yerleþtirdiler. Bacanaðým ve ev sahibinin de yardýmlarýyla, alelacele kurduðumuz soba, bana ilk gecenin ayazýný kýrmama yetmemiþti. Hadi, uyu, uyuyabilirsen! Eþimden, oðlumdan ve bir çok dostumdan koparýlmanýn verdiði hüzünle, bir anda derin bir yalnýzlýða gömülmüþtüm.

Hamamköylü Günler...

Atama þokumun ardýndan ikinci þoku, ayný branþta bir öðretmenin de benimle birlikte çalýþtýðýný öðrendiðimde yaþadým. Demek ki, „seyrekleþtirme“gerçekten uydurulmuþ bir bahaneydi. Asýl neden, hakkýmda yapýlan siyasi bir ispiyondu! Köy muhtarý, ihtiyar heyeti üyeleri ve köyün diðer ileri gelenleriyle tanýþmam pek uzun sürmedi. Ýlk anda okulu Demirdere köyünde bulacaðýmý umarken, okul isminin, okulun açýlmasý için bulunmuþ bir taktik olduðunu öðreniyordum. Çünkü, Mendegüme denilen bu yörede; Hamamköy, Güney, Çayýr, Demirdere ve Küçükören’den oluþan ortak bir yerleþim söz konusuydu. Böyle bir ortamda bir çok konuda olduðu gibi, isim belirlenmesinde de problem çýkmýþ; Demirdere muhtarýnýn bastýrmasý sonucu, okulun adý Demirdere olarak tescil edilmiþti.

Fakat okul, Hamamköy Ýlkokulu binasýna bitiþik bir derslik yapýlarak, 1979’da eðitim-öðretime açýlmýþtý. Benim geliþimse, okulun üçüncü öðretim yýlýna rastlýyordu. Ne hazindir ki, aradan geçen zamanda, okula gerçek anlamda doðru dürüst bir çivi çakýlmamýþ, okulun ne mühürü, ne de yazýþma yapabileceði bir daktilosu dahi temin edilmemiþti. Okulun bu hazin durumunu gördükten sonra bir karar vermem gerekiyordu; ya öncekiler gibi, bu kuþ uçmaz, kervan geçmez köyde, elim kolum baðlý oturacak, ya da kollarý sývayýp, çalýþacaktým. Atanmamda yapýlan tüm haksýzlýklarý içime atarak, bu köye hizmet etmeye karar verdim. Ýlk iþim, köy muhtarýndan bazý bilgiler almak oldu. Hamamköy muhtarý Mustafa Çakýcý’nýn yaklaþýmý bana güven verdiðini görünce, bir þeyleri onunla paylaþabileceðime sevindim.

Muhtar Mustafa Çakýcý

1974’den baþlayýp,1977’li yýllarda toplumda bir fýrtýna estiren, dönemin CHP genel baþkaný Bülent Ecevit’in „Köykent Projesi“ adeta Mendegüme düþünülerek geliþtirilmiþ gibiydi. Böyle bir projenin baþarýlmasý için de, sanki genç idealist Mustafa Çakýcý düþünülmüþtü. Gerçekte herþey bir tesadüf sonucu, 1977’de Mustafa Çakýcý’nýn Hamamköy muhtarlýðýna seçilmesi ile baþlar. Kurtuluþ savaþýnda verdiði kýrk þehidiyle haklý olarak övünen köylüler, o güne dek yalnýzca seçimden seçime köye uðrayýp, bir yýðýn vaadle oy almayý alýþkanlýk haline getirdikleri bu köydeki deðiþimin farkýna, kýsa bir süre sonra varacaklardýr. Çünkü, o güne dek, sadece adýný duyduklarý muhtarý, bu kez sýkça karþýlarýnda görür olmuþlardý. Kendilerinden aþ ekmek ister gibi yol, okul isteyen bu genç adamý dinleme gereðini duyarlar. Eskilerin ‘çarýklý erkan-ý harp’ dedikleri; gözlerinden zeka fýþkýran, sarýþýn, týknaz Mustafa Çakýcý, günlerinin çoðunu ilçe merkezi Ödemiþ’te geçiriyor; kâh kaymakamlýkta, kâh öteki resmi dairelerde ömür törpülüyordu. Renault Station tipi arabasýyla hem lokantasýna gerekli malzemeleri satýn alýyor, hem de köyün iþlerini takip edebiliyordu. O kararýný çoktan vermiþti: Hamamköy Mendegüme’nin doðal merkezi olarak, o güne dek devletten hak edip de alamadýklarýný mutlaka alacaktý. Ýnançsa, baþarýnýn en büyük anahtarýydý.

Bir Yol Açma Öyküsü

Her hafta Cuma günü sabah erkenden Ödemiþ’e inip, Pazartesi akþam üzeri köye dönmek zorundaydým. Köye günlük iþleyen bir servis yoktu. Bir dolmuþ ve bir jeepten oluþan iki araçlýk servis, sabah erkenden Ödemiþ’e hareket eder, akþam üzeri de balýk istifinde müþterileri alarak sonra köye dönerdi. Bu yolculuklarýmýzýn her defasýnda, Küre gediðinde yolcular iner, arabayý ite kaka gediði aþardýk. Kýþ mevsimi süresince buna, herkes gibi ben de alýþmýþtým. Hafta içi bir gün, okulda ders yaparken ev sahibim ve ayný zamanda ihtiyar heyeti üyesi olan Mehmet Orta gelip, Küre gediðinde yolun buz tutmasý nedeniyle muhtarýn yolu aþamadýðýný, eðer bir kaç öðrenci verirsem, onlarla yol açmaya gitmek istediðini söyledi. O an hiç tereddüt etmeden, yanýma aldýðým üç dört öðrenciyle kamyonete atlayýp, gediðe vardýk. Kazma küreklerle iþe giriþip, yoldaki buz kalýplarýný kýrýp, yolu ulaþýma açtýk. Bizi gördüðü andan itibaren gözleri neþeyle parlayan muhtar Çakýcý, arabasýnda lokantasý için satýn aldýðý poðaçalarý sevinçle daðýtmýþ; böylece hepimizin gönlünü de kazanmayý bilmiþti. Esasen onun bu gönül zenginliðiydi, bizi her türlü riski göze aldýran!

Tireli

Hafta içi köyde oldukça zamanýmýz vardý. Köy kahvesinde, boþ zamanlarýmýzda þimdi rahmetli, lakabý „Tireli“ olan; kýsa boylu, yaþlý bir büyüðümüz vardý. Onunla en büyük eðlencemiz „haným küstü“ oynamaktý. Dört kiþiyle oynanan bu oyunda, diðer üç oyuncunun da ortak hedefi, Tireliyi vurarak kýzdýrýp, yerinden hoplatmaktý. Onun en büyük rakibi de muhtarýn babasý Mehmet abiydi. Nur içinde yat, hey Tireli!

Müdür Vekili

Okul, açýldýðý günden beri asil bir müdür yüzü görmemiþti. Benden önce müdür vekilliði görevini yapan arkadaþ, iki ay sonra askere gidince, otomatikman görev bana düþmüþtü. Belki de o dönemde, beni sakýncalý gören kafalar, zorunluluk sonucu bu görevlendirmeyi yapmak durumunda kalmýþlardý. Resmen bu görevi üstlendikten sonra, sorumluluðumun bir kat daha arttýðýný hissettim. Artýk hafta sonunda geçirdiðim dört günün iki gününü aileme, diðer iki iþ gününü de okulun resmi dairelerle olan iþlerini takibe ayýrmýþtým. Gerek muhtarýn, gerekse benim ilçeyle baðlantýlý yaþamamýz ve içinde bulunduðumuz köyün gerçeklerini tüm açýklýðýyla dile getirmemiz; o güne deðin aðýr iþleyen yardým mekanizmalarýný harekete geçirme-ye yetmiþti. Her hafta sonu okula kazandýrdýðým çeþitli demirbaþlarý, köyün minibüsüyle bedava taþýyor ve köye gururla giriyorduk. Köylü de yapýlanlarý gördükçe bize olan inancý daha da artýyordu. Ancak yazýþmalarýmý hâlâ kendi daktilomla yapmaktaydým. Muhtarlýktan karþýladýðým parayla okulun mührünü yaptýrmýþtýk. Okulda koruma derneði de yoktu. Köyün içinden akan derenin kenarýndaki ilkokul binasýna bitiþik, tek derslikli binamýzda, iki sýnýf ayný anda eðitim yapýyorduk. Bu, o güne deðin hiç karþýlaþmadýðým bir durumdu. Buna mutlak bir çözüm bulmalýydýk. Gene uzun kýþ gecelerinden birinde, muhtar Çakýcý ve öteki dostlarla kafa kafaya verip, derenin kenarýndaki arsaya iki derslik yaptýrma kararý aldýk. Bu iþ için hiç kaynak yoktu. O yýl okul için gelen yakýt ödeneðini, eðer Mal Müdürünü ikna edebilirsek, bu iþ için kullanmayý planladýk. Doðrusunu söylemek gerekirse, baþlangýçta pek þansýmýz olduðu söylenemezdi. Çünkü, Mal Müdürü, Nuh deyip, peygamber demeyen bir tipti. Yolluk konusunda bana oldukça zorluk çýkarmýþtý. Bu huylarýný bilmemize karþýn, denemeye karar verdik. O günün deðerleriyle yaklaþýk 25.000.Tl.lýk ödeneði Müdürün göz yummasýyla, inþaatýmýzýn temelinde kullanýlmak üzere malzeme alarak, kurtardýk. Muhtar artýk inþaatýn baþýndan ayrýlmaz olmuþ, bin bir zorluklarla karþýladýðýmýz kaynaklarla binanýn yükseliþini keyifle izler olmuþtu. Köyün makus talihi, yavaþ yavaþ dönmeye baþlamýþtý. O yýl, ilçeye bir çok stajyer öðretmen atanmýþtý. Okulun öðretmen yokluðu nedeniyle bir türlü doldurulamayan derslerini bu arkadaþlarla kapatmayý düþünmüþtüm. Bu düþüncemi açtýðým yetkililerden olumlu yanýt alýnca, ikna ettiðim üç arkadaþýn okuluma gelmesini saðlamýþtým. Köylü bir anda dört beþ ortaokul öðretmenini bir arada görünce iyice þaþýrmýþtý. Geliþmeler herkesi sevindirmekteydi. Hamamköy yýllarýn getirdiði açýðý bir anda kapatmak istercesine hummalý bir faaliyet içindeydi.

Sevgili Teoman Özyüz’le ...

Çaylý Ortaokulunun kapatýlmasý sonucu, okula matematik öðretmeni olarak Teoman Özyüz atanmýþtý. Bekar, yirmi iki yaþlarýnda, bir evin bir oðlu olarak yetiþmiþ, babasý emekli jandarma albayý, annesi emekli Türkçe öðretmeni olarak Ýzmir’de oturuyorlardý. O da benim gibi hafta sonunda ailesini ziyaret ediyordu. O uzun kýþ gecelerimin bu vefakar insanýyla kýsa zamanda, koþullarýn da ortak olmasýnýn etkisiyle iyi arkadaþ olmuþtuk.

1982 yýlý Haziran ayýydý. Okul normal olarak öðretime kapanmýþ, ancak tamamlama sýnavlarý yapýlýyordu. Sýnav programýna göre Salý günü bir öðrencimizin sýnavý vardý. Her zaman olduðu gibi Pazartesi günü Yýldýz’da Teoman’la buluþmuþtuk. Ýlkbahar mevsimi Mendegüme için özel bir önem taþýmaktaydý. Mayýs ayýndan itibaren köyde yetiþtirilen kirazlar Ýzmir’e, pazara sevk ediliyordu. Bu nedenle, köye yolcu taþýyan araç sayýsý bire inmiþti. O an durakta olan minibüs tamamen dolmuþ, bizi almasýna olanak yoktu. Çaresiz kahvede baþka araç beklemeye baþladýk. Bir süre sonra umutlarýmýz yok oldu. Ancak köye mutlaka gitmeliydik. Sonunda, otostopla köye gitmeye karar verdik. Ovakent’e doðru asfaltta ilerlerken bindiðimiz ilk traktör bizi, Ovakent’te býrakmýþtý. Akþam saat dokuz sýralarýnda Konaklý’ya yaya olarak ulaþmýþtýk. Gece saat onikiye dek kahvede mola verip, dünya kupasý maçlarýný izlemiþtik.

Sonuçta, gelen giden hiç bir araç olmayýnca, çaresiz tekrar yola koyulduk. Bu yaptýðýmýzýn çýlgýnlýk olduðunu bilmemize karþýn, her çaresiz insan gibi bunu baþarmak gerektiðine de inanmýþtýk. Küre gediðine binbir güçlükle vardýðýmýzda, artýk ayaklarýmýz bedenimizi taþýyamaz hale gelmiþti. Taþýdýðým bond çanta ise, adeta koca bir çuval gibiydi. Gediði son bir gayretle aþtýktan sonra, bu kez, yokuþ aþaðý gitmekte zorlanmaya baþlamýþtýk. Gece saat üçte stajyer arkadaþlarýn kapýsýný çaldýðýmýzda; sokakta kimsenin olmayýþýna gerçekten sevinmiþtik. Eðer o saat, bizi, o halde gören olsaydý, sanýrým aklýmýzdan bir zorumuz olduðuna kolayca hükmedebilirdi.

Hey gidi Teoman, hey! Bu genç ve idealist arkadaþým, gençliðinin baharýnda, uzun süredir çektiði migren aðrýlarýný gidermek için yattýðý Ege Üniversitesi Týp Fakültesi Hastanesinde, baþarýlý bir beyin ameliyatý geçirmiþ, ancak on beþ gün sonra mikrop kapmasý sonucu niþanlýsýný ve bizleri gözyaþlarýna boðarak aramýzdan ayrýlmýþtý. Ruhun þad olsun, sevgili gün görmemiþ dostum!

Laz Ýnadý...

Öðretmenlik yaþamýmda hiç unutamadýðým anýlardan birini de, Laz Ali Rýza ile yaþadým. Ýnce, uzun boylu, evinin altýndaki küçük dükkanda ayakkabýcýlýktan geçimini saðlamaya çalýþan Ali Rýza, köyün muhalif kanadýnda yer alan biriydi. Kendisiyle zaman zaman sohbet etmeyi severdim. 1982-83 öðretim yýlýnda oðlunu okulumuza kaydettirmiþti. Onun bu davranýþý hoþuma gitmiþ, okula öðrenci kaydetmek için köy köy dolaþarak yaptýðýmýz propagandanýn meyvelerini almaya baþlamýþtýk. Bu yoðun çalýþmalarým sýrasýnda, baþta muhtar olmak üzere iyi görüþtüðüm diðer arkadaþlara, yaþadýðým güçlükleri anlatýyor ve Ödemiþ’e daha yakýn bir okula atanmak için giriþimde bulunduðumu da açýklýyordum. Elbette bu, onlarýn hoþuna gitmese de, anlayýþla karþýladýklarýný belirtiyorlardý. Ayrýca onlara, hiç gitmeyecekmiþ gibi Hamamköy için, yarýn gidecekmiþ gibi de valizimi hazýr tuttuðumu espri olarak söz arasýnda dile getiriyordum. Ancak Ali Rýza, her karþýlaþtýðýmýzda „Hoca, sen burdan gidersen, ben çocuðu okuldan alýrým, ha!“ diyordu. Bunun olabileceðini kestirmediðimden, gülüp geçiyor, düþüncesinin yanlýþlýðýný anlatmaya çalýþýyordum. Nihayet beklediðim karar gelmiþ, Beydað Atatürk Ýlköðretim Okulu Müdürlüðüne atanmýþtým. Köyden 23 Kasým 1982’de ayrýlmýþ, ertesi gün Beydað’daki görevime baþlamýþtým. Ýki hafta sonra köyden aldýðým bir haber beni gerçekten çok üzmüþtü: Ali Rýza sözünde durmuþ, ayrýlýþýmýn ardýndan oðlunu okuldan almýþtý. Meðer bu, tanýmadýðým bir Laz inadýymýþ, nerden bilebilirdim!

Okul Kapanýrsa...

Dönemin Ýzmir Milli Eðitim Müdürlüðünü emekli general Ýsmail Bakýþ sürdürüyordu. Her alanda olduðu gibi Milli Eðitim’de de radikal kararlar rahatlýkla alýnabiliyordu. Bu baðlamda, siyasi taleplerle kasaba ve köy ortaokullarýnýn durumu ele alýnmýþ; „bir mühür-bir müdür“ konumunda olanlarýn kapatýlmasý yönünde karar alýnmýþtý. Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü yetkilileri, böylece personel tasarrufu saðlanabileceðini de düþünmüþlerdi. Okul yöneticisinin vereceði bir raporla, yöre halkýna danýþýlmadan, okul kapatma kararý yürürlüðe konuluyordu. Bu yöntemle Ödemiþ’te; Bozdað ve Çaylý Ortaokullarý kapatýlmýþ ve rahmetli Teoman Özyüz okulumuza atanmýþtý.

Benim, baþka okula atanma isteðim karþýsýnda yetkililer, eðer okulun kapanmasýna iliþkin rapor verirsem, sorunumu kolayca çözebileceklerini belirtmiþlerdi. Buna verdiðim yanýtsa, kýsa ve netti: Köyde ne kadar kalýrsam kalayým, önemli deðil, yeter ki, okul kapanmasýn! Okul kapatmayý düþünen kafalarýn, bir gün hapishane açacaðýna inanmýþtým bir kez. Bu inadým sayesinde, Hamamköy Ortaokulu kapanmaktan kurtulmuþtu!

Atatürk Hamamköy’de!

Büyük önder, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal, kurtuluþ savaþýný 9 Eylül’de Ýzmir’de, düþmaný denize dökerek tamamlamýþtý. Fakat yoðun devlet iþleri nedeniyle,Ýzmir çevresini tanýma olanaðý bulamamýþtý. 1981 yýlý, aziz Atatürk’ün 100. doðum yýldönümüydü. Ülkenin her yerinde ona layýk anma toplantýlarý ve heykel-büst açýlýþlarý yapýlmaktaydý. Hamamköy’de kýrk þehidin anýtý olmasýna karþýn, Ataya iliþkin hiç bir belirti, iz yoktu. Bu durumu Çakýcý’ya anlattýðýmda; her zaman olduðu gibi gözleri parlamýþ ve sevincini gösteren yanaklarý kýzarývermiþti. Yaptýðýmýz araþtýrmalar sonucu büstü, Ýzmir’de Güney Deniz Saha Komutanlýðý atölyelerinden ücretsiz alabilecektik. Büste uygun kaide planýný da mimar arkadaþým Ali Duyal ücretsiz çizmeyi kabul etmiþti. Planýn onaylanmasýnýn ardýndan, Atamýzýn büstünü kollarýmýn arasýnda, Ýzmir’den Hamamköy’e gururla taþýmýþtým. Ne yazýk ki, bu anlamlý büstün açýlýþýnda bulunmak kýsmet olmadý. Deðerli arkadaþým ve meslektaþým M.Ýrfan Gündüz halefim olarak, bu görevi yerine getirmiþti.

Telefoncu Sarý

Görevli olduðum sýrada, köyde posta ve telefon iþlerini,“Sarý“ lakaplý, terzilik yapan bir köylü yürütmekteydi. 20 abone kapasiteli, manuel bir telefon santralýyla köye hizmet veriliyordu. Okulla Sarý’nýn dükkaný bir hayli mesafeliydi. Okula sýk sýk Ödemiþ’ten telefon gelmekte, ancak soluk soluða yokuþu týrmanarak telefona ulaþabilmekteydik. Ödemiþ PTT. Müdürlüðüne muhtar Çakýcý’yla birlikte yaptýðýmýz sayýsýz giriþimler sonucu, bizden kurtulamayacaðýný anlayan Müdür Cengiz Babür, köyde telefon bekleyen abonelere yetecek kapasitede bir santralýn kurulmasýný saðlamýþtý. Telefon iþkencesinin bitiþini görmek, ne yazýk ki, görevi devrettiðim son güne rastlamýþtý.

Hamamköy’de Ýki Alman Turist

Yýllar su gibi akýp gidiyor, her þey de olduðu gibi, benim yaþamýmda da önemli bir deðiþiklik oluyor ve yurtdýþýna öðretmenlik yapmak amacýyla devlet tarafýndan görevlendiriliyordum. Çalýþtýðým bölgede tanýþtýðým Alman meslektaþýmla, ikimizin ortak dostu olan diþ hekimi, bizi ziyaret edeceklerdi. Ailece çok sevinmiþtik. 1996’nýn Aðustos’unda üç gün Ödemiþ’in bir çok yerini birlikte gezmiþtik. Ayrýlýk günü, onlara, Aydýn Daðlarý üzerinden Aydýn’a gitmeyi teklif etmiþ ve kabul görmüþtü. Öðleden sonra yola çýktýðýmýzda, bir zamanlar toz toprak içinde, bir çok zorluklarla aþtýðýmýz yollarýn, þimdi asfalt sayesinde kolayca aþýlýr olmasý, bana büyük keyif veriyor; ister istemez, Çakýcý’nýn o bitip tükenmek bilmeyen hýrsý ve azmi aklýma geliyordu. Misafirlerimse, gördükleri manzara ile þaþkýna dönüyor, büyük keyif alýyorlardý. Nihayet Hamamköy’e varmýþtýk. Burada bir çay molasý vermeye karar verdik. O arada, muzip diþ hekimimiz berber dükkanýný göstererek,“ Týraþ olabilir miyiz?“ diye sordu. Ben de;

“ Pekala.“ deyip, eskiden beri tanýdýðým berbere, konuklarýn isteðini ilettim. Sonuçta“Ne ödeyeceðiz?“ diye sorduklarýnda, aldýklarý yanýtla þaþýrmýþlardý. Berber,“Borcunuz yalnýzca otuz bin lira.“ diyordu. Bu olay ve Hamamköy’ün güzelliði aramýzda hâlâ konuþulmakta ve bu yolculuðu yeniden yapmak istemekteler.

Sihirli Dosya

Muhtar Çakýcý ile dostluðumuz, köyden ayrýlmama karþýn tüm sýcaklýðýyla sürüyor, köye iliþ-kin haberleri ondan sürekli alýyordum. Bir gün Çakýcý, çalýþtýðým yere gelerek, köye iliþkin bir dosya hazýrlamamý istemiþti. Köyde bulunduðum sýrada hazýrladýðým köyün tarihçesine iliþkin bir yazým Ödemiþ Lisesi „Bülten“inde yayýmlanmýþtý. Diðer rakamsal verileri tamamladýktan sonra, köyün durumunu gösteren bir kroki-planla birlikte dosyayý tamamlamýþtým. Uyanýk Çakýcý, bu dosyayý hangi Bakanlýkta, hangi Genel Müdürlükte iþi varsa çoðaltýp, bir üst yazý eþliðinde sunmayý adet haline getirmiþti. Benim mütevazi dosyam kimbilir kaç baský yaptý, sayýsýný ancak Muhtar Çakýcý bilebilir!

Vali Bey Hamamköy’de

Ýzmir’e, çalýþkanlýðý dillerde dolaþan Vali Kutlu Aktaþ atanmýþtý. Bu haberi duyan Çakýcý, boþ durur mu; ilk fýrsatta Valiyi ziyaret eder. Ayaküstü olsa da, valiyi köyüne davet eder. Her ne kadar bir valinin köyü ziyaret edebileceðine ihtimal vermese de, o, davetini tüm içtenliðiyle ifade eder.Muhtarýn yaklaþýmýndan Vali Bey, çok mutlu olmuþtur. Vali Aktaþ, atandýðý ilk günden iþe hýzlý baþlamýþ, o güne deðin büyük ihmale uðramýþ yöreleri ziyaret programýnýn baþýna Ödemiþ’i almýþtýr. Verdiði sözü tutarak Hamamköy yollarýna düþer. Konaklý kasabasýný takiben baþlayan stabilize yolda, Jeepin çýkardýðý toz dumandan bunalan Vali yolun durumuna hayýflanýr. Eðer köylüler destek olursa, Köy Ýþlerine baðlý dozerleri yola süreceðine söz verir.

Köyde valiyi karþýlama töreni çok görkemli olmuþ; onun için kuzular kesilmiþ, tandýr ateþi parlatýlmýþtý. Vali, Muhtar ve Ýhtiyar Heyetinin diðer üyelerini dinledikten sonra, sözü yol konusuna getirmiþti. Hamamköy-Aydýn yolunu asfaltlayabileceklerini, ancak köyün kendilerine destek olmasýný, görev yapacak elemanlarýn iaþe ve ibatelerinin Mendegüme köylülerince karþýlanmasý gereðini açýklamýþtý. Yýllardýr yollarýnýn asfaltlanma hayaliyle yanýp tutuþan ve bu konuda yapmadýklarý giriþim býrakmayan, baþta Çakýcý olmak üzere, köyün öteki ileri gelenleri, valinin önerisini severek yerine getireceklerini beyan etmiþlerdi. Evet Hamamköy’ün makus talihi, Vali Kutlu Aktaþ’ýn Ýzmir’e geliþiyle deðiþiyordu. Bu yolun yapým öyküsü, tek baþýna, bir köyün kalkýnma mücadelesini anlatmak için yeter de artar bile!

Yýlýn Muhtarý

Köye kazandýrdýðý her eserin ardýndan, yeni bir enerjiyle baþka projelere yönelen Muhtar Çakýcý, günün birinde kendini, yolunu yordamýný çok iyi bildiði Ýzmir Valiliðinde bulur. Ýzmir’in yüzlerce köylerinden birinde; yýllarca yoksulluk içinde ve çok güç koþullar altýnda yaþamýný sürdürmüþ, ama seçildiði günden bu yana kesintisiz köyüne hizmet etmeyi büyük bir ilke edinmiþ, mahçup suratlý, bu inatçý insan Mustafa Çakýcý, þimdi kameralar karþýsýnda utana sýkýla yýlýn muhtarý ödülünü Vali Kutlu Aktaþ’ýn elinden alýyordu. Bu yýl muhtar olarak görevde 22. yýlýný kutlayan, bu gönül insaný, onca emeðinin böylesi bir ödülle onurlandýrýlmasý karþýsýnda, duygularýna egemen olup, gözyaþlarýna gem vurabilmiþti!

Çakýcý’nýn Büyük Düþü...

Hamamköy, Ýlk ve Ortaokulu, Saðlýk Ocaðý, Tarým Kredi Kooperatifi, PTT’si ile çaðýn gerektirdiði bir çok teknolojiyi elde etmiþti. Belki bazýlarýnca, yalnýzca bunlarýn kazanýlmasý bir muhtarý ömür boyu o görevde býrakmaya yeter artardý bile.. Ancak kendine yeni bir hedef seçen Çakýcý, farklý düþüncelere sahipti. O, köyün coðrafi konumu ve nüfus yapýsý itibariyle belediye örgütü kurulduðunda, geliþmenin daha hýzlý olabileceðine inanýyordu. Bu amaçla Vilayet bazýnda yaptýðý çalýþmalar olumlu sonuçlanmýþ, belde konusunun halk oyuna sunulmasý kararlaþtýrýlmýþtý. Kararý duyunca, sevinçle konuyu yakýn arkadaþlarýna açmýþ, destek istemiþti. Çakýcý’nýn heyecanýný yakýndan bilen arkadaþý Orta, ona, þunu hatýrlatmadan edemedi:

„Çakýcý, fazla iyimser olma! Biliyorsun, senin en büyük muhalifin Demirdere muhtarý, bu iþe baþýndan beri karþý. Eðer onu ikna edebilirsek, Mendegüme Belediyesini kurabiliriz.“

Bu uyarý, muhtarýn canýný sýkmadý deðil. Ve acý gerçek, halk oylamasýnýn ardýndan ortaya çýkmýþtý: Hamamköy’ün belde olmasý, Demirderelilerin yoðun muhalefet oylarýyla reddedilmiþti!

Halef-Selef

Devlet yaþamýnda devamlýlýk esastýr. Birinin baþlattýðý çalýþmalar, ayrýlmasý durumunda halefi tarafýndan sürdürülmesi olaðandýr. Benim Beydað Atatürk Ýlköðretim Okulu Müdürlüðüne atanmamla, adý geçen okulda müdür vekilliði görevini yapan, meslektaþým ve arkadaþým M. Ýrfan Gündüz de, isteði dýþýnda re’sen Hamamköy Ortaokulu Müdürlüðüne atanmýþtý. Bir yýl önce yaþadýklarýmýn benzerini, þimdi de arkadaþým yaþýyordu. Sonuçsuz bir kaç çabanýn ardýndan, o da Hamamköy’ün yolunu tutmuþtu. Bu kez ailesiyle birlikte köye taþýnan Gündüz, görev yaptýðý üç yýl boyunca, muhtar Çakýcý’yla verimli çalýþma temposunu yürütmüþ, Ortaokulun yeni binasýna kavuþmasý konusunda aktif gayret göstermiþti. Onun bu olumlu çalýþmalarý sonucu, 1985 yýlýnda yeniden yapýlanan Ýlçe Milli Eðitim Müdürlüðünde Þube Müdürlüðü görevine getirilmiþti. Baþarýlý insanlarýn, günü geldiðinde hatýrlanmasý ve onurlandýrýlmasý gibi insani bir uygulama, bu arkadaþýmýzýn þahsýnda gerçekleþmiþ oluyordu.

1. Kestane Festivali

Bugün Mendegüme deyince ilk akla gelen tarýmsal ürünlerin baþýnda kestane gelir. Elbette yörenin coðrafi yapýsý, halkýn sulu tarým yapmasýný engellemektedir. Bunun doðal sonucu olarak yöre halký, yamaçlarý teraslandýrarak, kestane ve kiraz-viþne gibi meyveli aðaçlarýný yetiþtirmeye yönelmiþtir. Yol koþullarýnýn uzun yýllar kötü olmasý, bu ürünlerin hak ettiði ölçüde deðerlenmesini önlemiþtir. Tarihi Aydýn-Ýzmir yol baðlantýsýnýn tamamýnýn asfaltla döþenmesi sonucu; Ödemiþ-Aydýn arasýnda tarifeli sefer yapan özel giriþimin oluþturduðu Mendegüme Seyahat firmasý kurulmuþtur. Bu yol sayesinde, midibüslerle yolculuk yapan yolculara Hamamköy’de çay molasý verilmekte, bu ikram firma tarafýndan karþýlanmaktadýr. Bu yoðun yolcu trafiði, beraberinde, yeni fikirleri de getirmesi kaçýnýlmazdý. Yörenin en tanýnmýþ ürünü olan kestaneyi daha geniþ kitlelere tanýtmak ve pazarlama olanaklarýný geniþletmek, üreticileri teþvik etmek gibi yararlý amaçlar çerçevesinde, ilk olarak 1998’de 1. Mendegüme Kestane ve Kültür Festivali, Hamamköy Muhtarlýðý öncülüðünde gerçekleþtirilmiþtir. Vefakar dost muhtar Çakýcý, yurtdýþýnda olduðumu bilmesine karþýn, eþimi festivale davet etme inceliðini gösterdiði için de ayrýca mutluyum. Umarým, bu festival kurucularýnýn amaçladýðý çerçevede daha da geliþir, yöre kalkýnmasýna olumlu katkýlarda bulunur.

Son Söz

Meslek yaþamýmýn yalnýzca bir yýlýný yaþadýðým Ödemiþ’in bu þirin köyü Hamamköy’ün, bendeki izleri gerçekten derin olmuþtur. Burada yeniden þiire dönmüþtüm. Buraya olan ilgim halen sürmektedir. Bu yöre insanýný yakýndan tanýma olanaðý bulan herkesin, bu kalkýnma öyküsünü merakla ve sevgiyle okuyacaðýna; Ödemiþ’te olup da, hâlâ Mendegüme’yi tanýyamamýþ olanlarda da bir ilgi uyandýracaðýna inanýyorum.

Eðer elimde tek baþýna karar alma yetkisi olabilseydi; bu yöreye yapabileceðim son iyilik olarak, Hamamköy’ü belde yapardým. Böylece bir zamanlar aþýný, ekmeðini yediðim o güzel insanlara ve sevgili muhtarýmýz Çakýcý’nýn son rüyasýný da gerçekleþtirmiþ olurdum!

1999../..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Baðýþýn Öyküsü
Ödemiþ Hamamköy Atatürk Çocuklarý Kütüphanesi
Bir Yudum Su
Bir Bayram Günü

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sözünü Tutmayan Öðretmen
Sýpa
Benimle Evlenir misin?
Arkadaþsýz Kemal
Emanetçi Dede
Noel Aðacý
Tokat ve Cüzdan
Salvador Þimdi Nerede?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hiçliðe Övgü [Þiir]
Kayýtdýþý Þiir [Þiir]
Gece Dokunuþlarý [Þiir]
kalem [Þiir]
Meðer [Þiir]
Güz Yaðmurlarý [Þiir]
Küçük Mariya Ýçin Kar Senfonisi [Þiir]
Giderken Düþürdünüz 'Ben'i Çantanýzdan [Þiir]
Issýz Sokak [Þiir]
ayrılıklar [Þiir]


ömer akþahan kimdir?

Kendini nasýl anlatýr ki insan… Oturup yazýlmaya kalkýlsa, her edebiyat iþçisinin yaþamý kalýn bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdýðým denemelerde ve þiirlerimde yansýtmaya çalýþýyorum. Yapýtlarýmý izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüðümüz, tümcemiz. . Kendimi þiirde ilk keþfediþim beni ayný zamanda büyük bir hayal kýrýklýðý yaþattý ve düzene yenik düþtüm. Yol göstericim de yoktu yanýmda; düzene isyan edeceðime, þiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaþananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldý, bir sonbahar yapraðý gibi Aydýn Daðlarýnýn zirvesine fýrlattý. Yýl 1981. Ve beni yeniden hayata baðlayan sihirli gücün þiir olduðunu orada anladým. O gün bugündür, can yoldaþým, arkadaþým, sýrdaþým ve en büyük sýðýnaðýmdýr ÞÝÝR! Ýnanýyor ve haykýrýyorum; þiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben þuyum diyemez. Tek inancým, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdýrarak da olsa þiire ihanet etmeyeceðim. Aydýn’ýn Ýncirliova ilçesinde, ‘53 yýlýnýn Ocak ayýnda, bir Kova erkeði ve sevgili annemin tek eþinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmiþim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiþ bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öðretmenlik uðraþýmý resmi düzeyde ‘99 yýlýna dek sürdürdüm. Halen özel sektörde iþimden arta kalan zamanlarda, öðrencilere Türkiye’nin hemen her noktasýnda þiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk þiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarýndan öðrenemeyen gençlere yeni Türk þiirinin kapýsýný aralamaya çalýþýyorum. Ýnanýn bu çalýþmalarda þiir adýna öyle ilginç olaylara tanýk oluyorum ki, gözyaþlarýnýzý inanýn tutamazsýnýz. Tüm uðraþlarýmdan edindiðim çok önemli bir gerçeðin altýný kalýnca çizmek istiyorum: ÞÝÝR ÖYLESÝNE SÝHÝRLÝ BÝR ANAHTAR KÝ, AÇMADIÐI BÝR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIÞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde þiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , aný yazýlarýmla yer aldým. ‘90’da Ödemiþ EFE dergisi yöneticiliði, Almanya’da Almanca yayýmlanan GEMEÝNSAM adlý yayýnýn sorumluluðunu yaptým. Almanca þiir, öykü denemelerinin yaný sýra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye þiir kazandýrma çalýþmalarýmý yayýmladým. ‘90’da “Nasýl Çalýþalým? Nasýl baþaralým?” adlý çalýþmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafýndan 3000 adet basýldý. ‘98’de ilk þiir kitabýmý Sivas’ta yakýlan 37 güzel insana adadýðým için yalnýzca 37 þiir içermektedir. Evliyim. Eþim de emekli sýnýf öðretmeni olup, bir oðlum ve bir kýzýmla beraber yaþamýmýzý renklendirmeye çalýþmaktayýz.

Etkilendiði Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.