Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
“Kurtlar Vadisi; bu bir mafya dizisidir. Bu dizide anlatılanlar tamamen hayal ürünüdür.” Dense de, aslında Kurtlar Vadisi, bizlerin her gün gazetelerde okuduğu mafya & devlet ilişkilerinin, toplumsal, siyasi ve ekonomik çalkantıların küçük bir özeti ve bu inanç da “Türkiye’nin gizli yüzünü anlamak” isteğimizi pek bir kamçılıyor. Çakır karakterinin “ Zenginden alıp fakire veririm, yardıma ihtiyacı olanlara el veririm, gerekirse adaleti de sağlarım.” misyonu ile başlamış, akabinde eklenen farklı karakterler ile zenginleştirilmiş, entrikalar zincirinin içerisinde geçen bir kurgusu var. Dizi neden bu kadar beğeniliyor aslında bunun birkaç ana nedeni var: 1.Mafya ve polisiye dizileri, entrikalar daima Türk halkına cazip gelmiştir. 2.Türkiye’de yaşanan olaylarla bağlantılı olduğu sanıldığı için diziyi gerçeğe yakın buluyoruz. Bu yüzden de izlediğimizde kendimizi Türkiye’nin bilinmeyen gerçeklerine vakıf olmuş gibi hissediyoruz. Ve fakat gelin görün ki bu buzdağının sadece görünen yüzü. 3.Aşk unsuru her zaman, her diziyi, her olayı daha çekiçi kılıyor. Dizinin ana teması ister aşk olsun, ister macera, aşk, sevgi, kavuşma, kavuşamama unsurları diziyi hem daha merak edilir kılıyor, hem de konuyu daha hümanist bir noktaya taşıyor. Elif’le Polat kavuşsun diye dua etmeyenimiz var mı? 4. Sonuçta en temel söylemimiz nedir bizim: “At, avrat, silah”. Allahına kadar bu dizide yok mu? Var! 5.Ve belki de en önemli neden: Biz kahramanları severiz. Atatürk’ten bu yana sürekli bir kurtarıcı bekliyoruz. Deliyürek, Kurtlar Vadisi, Alacakaranlık, Yılan Hikayesi gibi diziler de bu beklentilerimize haftada bir geceliğine bile olsa cevap veriyor. Yolda insanların yürüyüşlerinin değiştiğinin, konuşulan jargonların farklılığına bence bir ara dikkat edin. Ama bilmediğimiz bir şey var ki, aslında tam bir pazarlama harikası bu dizi :) . Uzun süredir Hollywood’da ilerlemekte olan arketip yaratarak izleyicileri bağımlı hale getirecek filmler yaratma trendi, Türkiye’de de bir kaç senedir uygulanmaktadır. Arketip ne menem şeydir diye sorarsanız eğer; •Jung’un kazandırdığı bir terimdir. •Jung’un rüya analizleri sonucunda kuvvetlenmiştir: •Kültür farklarına rağmen aynı hep aynı imgeler ve temalar (godfather, galdyatör, çakır, polat) •Hepimizin bir parçası •Kollektif bilinçaltı •Arketipler, efsanelerin kurucusu ve aynı zamanda bilinçaltımızın ürünleri olan, dünyanın her tarafında görülen, kollektif yapıya sahip şekiller ve imgelerdir. (Jung, Psikoloji ve Din) •Film endüstrisi arketipleri gişe başarısı garantilemek için uzun zamandır kullanıyor... (Gladyatör, Star Wars, Titanik.) •Aslında başarılı markalar da farkında olarak veya olmayarak markalarının kimliğini belli bir arketip karakter üzerinde kurguluyorlar. (Marlboro: Kovboy, Harley Davidson: Asi Ruh) Arketipler ve anlamları neler diye baktığımızda: •Yaratıcı (Creator) :Yeni birşey yaratma •Anne (Caregiver): Diğerleriyle ilgilenme •Hükümdar (Ruler): Kontrol sağlama •Animatör (Jester): İyi vakit geçirme, eğlenme •İçimizden biri (Regular guy/gal): Kendini olduğu gibi iyi hissetme •Aşık (Lover): Aşkı bulma ve sunma •Kahraman (Hero): Cesurca hareket etme •Asi (Outlaw): Kuralları bozma •Sihirbaz (Magician): Dönüşümü gerçekleştirme •Masum (Innocent): İnancı koruma veya yenileme •Kaşif (Explorer): Bağımsızlığı koruma •Bilge (Sage): Dünyalarını anlamak. Kurtlar vadisi özelinde kurgu çok basit aslında: Kahramanın Serüveni: Kahraman sıradan bir dünyada yaşar, serüvene çağrılır, neredeyse reddeder, yaşlı, bilge kişi çağrıya cevap vermesini söyler, serüvene çıkar, özel bir dünyaya girer. Burada testlere tabi tutulur, dostlarını ve düşmanlarını keşfeder, derinliklerdeki mağaraya girer, en büyük testten geçer, kılıcı kapar, geriye dönmeye başlar, yolda neredeyse ölür ama hayatta kalmayı başarır, ölümsüzlük iksiri ile eve döner. Hep böyle olmaz mı en sevgidiğimiz kahramanlı filmlerin senaryosu aşağı yukarı böyle değil mi sizce :) ? Peki, arketiplerin karşısına koyalım bizim karakterleri: Arketip Karakter Yaratıcı : - Anne : Memati, Kılıç Hükümdar : Mehmet Karahanlı Animatör : Seyfo İçimizden biri : Polat Aşık : Polat, Elif, Nesrin Çakır Kahraman : Çakır, Polat Asi : Meral Yılmaz, Testere Necmi Sihirbaz: Laz Ziya Masum : Elif Kaşif : - Bilge : Hüsrev Ağa, Aslan Akbey Nasıl sinir bozucu değil mi :) ?! Hepsi nasıl yerli yerine oturuyorlar... Biz de aman da ne kadar hayatımızın içinden, ne kadar da yakın hissediyorum kendimi bu adamlara diye geziyoruz. Reklamcılar ve pazarlamacılar Arkadaşlar, varsa bu işlerle iştigal eden arkadaşlarınız, aman diim dikkatli olun. Herkesin ciğerini okur ona göre şerbet verirler valla :) . --------------------------------------------------------------------------- Diziyi izlemeyenler için kısa bir esas oğlanlar ve kadınların özetini aşağıda bulabilirsiniz: Çakır: Esas oğlandı; öldü. At, avrat, silah adamıydı. Karısını seviyordu ancak her türk erkeği gibi her gece fasülye yemek de istemiyordu. İdealleri vardı, “Bu alemin en büyüyü olup”, yardıma ihtiyacı olanlara yardım götürecekti. Herkes onu çok sevdi, öldüğü bölümden sonra gazetelere başsağlığı ilanları verenler oldu. Polat Alemdar: Çakır’ın canyoldaşı, Can Polat...O gerektiğinde Çakır için canını verebilirdi. Aslında devlet tarafından mafya içerisindeki dolapları öğrenmek üzere yetiştirilmişti; adı Ali’ydi ancak kazada öldüğü söylenerek bir dizi estetik operasyon geçirdi ve Çakır’ın grubuna girdi; ancak Çakır’a olan sevgisi ve mafya&devlet bağlantılarından öğrendikleri onu da Robin Hood yaptı. Şimdi dizinin esas oğlanı O. Aslan Akbey: Mit elemanı. Polat’ı yetiştiren, vatansever büyük usta. Devlet çıkarına aykırı olan herşeyin karşısında. Bu yüzden artık Polat’la araları kötü. Memati: Best man. Çakır’a sadıktı, aynı misyonun yeni reisi olan Polat’a da aynı sadakati gösteriyor. O temizlik işlerinden, hesabı kesilmesi gerekenlerden ve abilerinin hayatta kalmasından sorumlu. Seyfo: Dizinin en eğlenceli karakterlerinden birisi. Tutucu, dindar...Ama içinde inandıklarına ve öğretilerine ters bir adam var. Polat ve Çakır’ı çok seviyor. İnsanları bir arada tutmaya, destek olmaya çabalıyor. Pek etliye sütlüye karışmıyor. Elif: O bir külkedisi. Önce Alisini kaybetti, şimdi de Polat’a aşık. Ama herikisinin de aynı adam olduğunu bilmiyor. Bir yanı Ali’ye ihanet ettiğini düşünüp ağlarken, diğer yanı Polat’la sakin bir hayat planlıyor. Ama başı da dertten kurtulmuyor. Nesrin Çakır: Çakır’ın sadık ve kocasına destek, Türk kadını. Kocası onu aldattığında suratına tokatı basacak kadar cesur, kocası öldükten sonra bile ona sadık kalacak kadar kocasına bağlı bir kadın. Aslında evde patron O. Babası mafya liderlerinden Laz Ziya. Aldığı kültür nedeniyle biraz erkek gibi. Meral Yılmaz: Kötü kızkardeş. Nesrin’in kardeşi, Laz Ziya’nın küçük kızı. Annesine benziyor. Zamanında babasını aldatan annesini özlüyor. Babası onu asarak cezalandırdığı için babasından ve babasının tarafını tutan ablasından nefret ediyor. Babasının en büyük düşmanı ve Çakır’ın katili olan Testere Necmi’ye aşık. Ve onun direktifleri ile hareket ediyor. İzleyicilerdne gelen yüksek talep üzerine geçen hafta öldürüldü. Mehmet Karahanlı: Big brother. Kurtlar konseyinin başkanı. “Ola!” dediği herşey olmak zorunda. İpler elinde. Demokratik davranıyor gibi gözükse de son kararı daima o veriyor. Laz Ziya: Kurtlar konseyi üyesi. Karısının ölümün fermanını imzalamış olmaktan yana hala vicdan azabı duyuyor ama aldatılmış adam olduğu için de nefret duyuyor. Küçük kızı annesine bu kadar benzediği için ondan nefret ediyor. Çakır’ı severdi. Dürüst ve yürekli olduğunu düşünürdü, şimdi aynı sevgiyi Polat’a duyuyor ve onu korumak için gücünü kullanıyor. Kılıç: Mehmet Karahanlı’nın sağ kolu. Dışardaki kulağı, eli, sesi. O, Memati gibi...Karahanlı’nın best man’i... Testere Necmi: Annesini, ustası ile yatakta bastığından her ikisini de testere ile doğramış. Lakap burdan geliyor. Dizinin kötü adamı. Acıma, affetme gibi duygulara sahip değil. Çakır ve Polat’ın can düşmanı. Nesrin’i kendince seviyor ama onunla birlikte olmasının asıl nedeni Laz Ziya’yı altetmek.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |