İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Bu kirliliğin içinde bir de benden temiz kalmamı bekliyorlar! Kalamayınca da korkuyorlar benden.. Neden!! O kadar korkunç muyum?! Şimdi kendime kıvrılacak bir bank bulmalıyım. Uf.. Her yer de dolmuş! Ama dün gece orada ben yatmıştım! Şimdi kaldıramam da… Artık ellerim acımıyor. Fakat iki saat önce acıyordu, soğuktan. Galiba o ağabeylerin koklattığı uhu iyileştirdi ellerimi. Demek ki ağabeyler iyiymiş. Ellerim soğuktan acıdığı her zaman bu uhudan koklarsam geçermiş, öyle dediler. Ama gözleri kayınca korktum onlardan. O yüzden şimdi tek başıma parkta yer arıyorum.. Toprak çok soğuk… Bugün ,hani şu zengin çocukların gittiği yemek yedikleri dükkanların birinde, bi’ grup çocuk gördüm. Onlarla oynamak isterdim ben de… Sanırım şu “doğum günü partisi” dedikleri şeyi yapıyorlardı. Oysa benim hiç doğum günüm olmadı… Sahi ben kaç yaşındayım?... 10 gibiymişim, ağabeyler öyle dediler… Şu yıldızlar beni soğuktan korur mu?... Aman, artık üşümüyorum ki… Yarın salıncakta sallanmak istiyorum ama bana kızarlar… Keşke benim de… II. - “Bizi böyle yapanlar Amerikalılarmış!” - “Nasıl yani abi ben anlamadım?” - “Oğlum, sömürüyorlarmış bizi; babam poker partisinde arkadaşlarıyla konuşurken duydum. Hani şu bizi yazdırdıkları okullar da onlarınmış…” - “Amma yaptın yani! Ee, ne yapcaz şimdi?” - “Ben de sprey boya var. Var mısın bu akşam kaçıp duvarlara yazalım ne varsa, biz buradayız olm, kimse biz buradayken bu ülkeyi sömüremez!” - “Varım! Ama biraz bekle, bizimkiler iyice içtiler, sızsınlar sonra çıkalım. Zaten biralar bitmedi, dışarı çıkınca onları da atarız çöpe, bizimkiler görmesin.” III. Uff… Gene mi ya ! Her gece elalemin p.lerini mi topluycam sokaktan ben! Hadi beyler toplanın, ihbar geldi; gene duvarlara yazılar yazıyorlarmış.. Toplayalım şunları, daha eve gidecem! Hızlı da koşuyorlar! Allah’ın belaları! Dur be! “Polis” diyorum, duymuyor musun!! Daha eve gidicem! IV. - “Sıkmasana kolumu! Canım acıyo!” - “Sus! Gecenin 3 ünde duvara yazı yaz diye ben mi söyledim size! Şimdi söyle bakalım babanın adını!” - “Söylesem ne yapacaksın! Yarın gelir alır bizi nasıl olsa bu nezarethaneden! Sıkma kolumu!Canım acıyo dedim!” - “Ne sıkmıycam be! Sizin yüzünüzden saat kaç oldu,hala buradayım! Ne yazdınız siz oraya bakalım! ‘ona buna, Hayır!’ Tamam! Sen hayır dedin ya, kesin dinlerler seni! Karnın da toktur senin! Ne anlarsın ki, anlatayım! Sen hiç aç yattın mı çocuk! Kemerinin düğmesini her ay bir delik geriye ittin mi! Çoluğun çocuğun uyuduğunda girdin mi evine, yorgun argın, sırf onlara bir şey getiremediğini saklamak için! Çocuk, kim doyurur oğlumun karnını! Şu kırmızı boyalarını versen, doyarlar mı!!! Çocuk! Sen hiç kömürsüz kaldın mı!! Nerden bileceksin! Boşver!”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BuZ_LaLe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |