Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Dünden beri masamýn üstünde duran zarftan gözlerimi ayýramýyordum. Bursa Askerlik Þubesinin gönderdiði celp / teblið zarfýydý bu. Askerliðimi tecil ettirmiþtim, hala sürem vardý; anlayamýyordum, tecilliyken nasýl askere çaðýrýrlardý beni? Zarfý tekrar aldým, celp kaðýdýný bu kaçýncý okuyuþumdu, bir kez daha okumaya baþladým : "Ýzmir Ulaþtýrma Tümen Komutanlýðý Ulaþtýrma Okuluna Yedek Subay Adayý olarak celbinize...3 gün içerisinde hareket ederek birliðinize tesliminize..." Bir gün bitmek üzereydi, daha iki günüm vardý hareket etmek için. Sýkýntýlý ve beklemediðim bir durumdu bu. Camdan dýþarý bakmaya baþladým. Bürom ikinci kattaydý, ünlü bir turizm þirketinin Bursa Temsilciliðini yapýyordum o sýralar. Büromun kapýsý salona açýlýyordu, salonda çalýþanlar vardý. Bursa' nýn en iþlek caddesiydi, günün 24 saati bu cadde kalabalýktý; sanki insan seli akýyordu...Baþkasýna çarpmadan geçemezdiniz. Ben kalabalýðý seyrederken neredeyse doðurmak üzere olan bir kadýnýn hüngür hüngür aðladýðýný ve bu kalabalýkta birisine çarparak yere düþtüðünü gördüm. Onun düþmesiyle birlikte ben de salona, oradan da merdivenlere yöneldim hýzla. Ardýndan caddeye fýrladýðým gibi, kaldýrýma diz çökmüþ aðlayan kadýný kollarýndan tutarak kaldýrdým. Bunlarý yaparken onu sarsmamaya dikkat ediyordum. Bu iþlerden anlamýyordum ama, sanýrým her an doðurmaya hazýrdý. Kadýnýn koluna girerek büromun alt katýndaki kafeye soktum, hem aðlýyor, hem de minnetle bana bakýyordu. Bir masaya oturttum, garsondan acele bir þiþe su getirmesini söyledim, su ve bardak gelince bardaðý doldurup kadýna uzattým, suyu içmesini söyledim. Tekrar garsonu çaðýrdým, bir paket peçete rica ettim. Gelen peçeteyi kadýna uzattým. Aðlamaktan konuþamýyordu. Kadýný uzun uzun seyredip, sakinleþmesini bekledim, uzunca bir süre aðladý, gözyaþlarýný peçeteye siliyordu, ben de o sildikçe, yeni bir peçete çýkarýp veriyordum, su içtikçe yeniden bardaðýný doldurup uzatýyordum. Biraz sonra sakinleþti. Kendisine kafenin lavabosuna gitmesini, elini yüzünü yýkamasýný söyledim. Gitti. Beþ dakika sonra döndüðünde açýlmýþtý biraz, bana çok teþekkür etti, gerek yok dedim. Ne içeceðini sordum. Sonra, senin için en iyisi portakal suyu dedim. Ýkimize de aynýsýndan söyledim. Kadýn baþladý anlatmaya, anlattýkça da aðlamaya baþladý yeniden. Biriyle berabermiþ, nikahý yokmuþ, doðurmak üzereyken adam kayýplara karýþmýþ. Böyle durumlarda ne söylenebilir? Benim durumum ondan parlak deðildi, tek fark onun doðuracak olmasýydý. Kadýna söyleyecek söz bulamýyordum, ne söyleyebilirdim? Neyse ki ailesi vardý kadýnýn ve oraya gidiyordu, çok içerlemiþ ve caddede aðlamaya baþlamýþ, derken bana rastlamýþtý. Rahatlamýþtý kadýn, artýk aðlamýyordu, bazan da gülümsüyordu, normale dönmüþtü. Kalkmak istedi, hesabý ödedim, dýþarý çýktýðýmýzda, iç cebimde ne kadar kaðýt para varsa hepsini zorla eline tutuþturdum, almak istemedi, ben borç olduðunu söyledim ve ýsrarlarýma dayanamayýp aldý. Yukarý büroya çýktým, telefon çaldý, açtým. Arayan annemdi, ne yapýyordum, merak etmiþti. Ýyi olduðumu söyledim. Baþka, daha daha ne yapýyordum? "Anne iyi olduðumu söyledim!" "Sakýn bir daha sesini yükseltme!" "Peki anne, neyi öðrenmek istiyorsun?" "Askere alýnacaðýný duydum!" "Yalan! Benim daha tecilim bitmedi." "Þubeden bittiðini söylediler." "Anne, yoksa sen mi askerliðime karar aldýrdýn? Bu iþlerin arkasýnda senin olduðunu anlamalýydým, yoksa durduk yere..." " Sesini yükseltme! Akþama evde görüþürüz, daha iki günün var!" demesiyle telefonu yüzüme kapamasý bir oldu. Vay! Zaten uzakta aramamak gerek, bu tür olaylar yakýnlarýn tarafýndan yapýlýr hep. Aman Allahým! Annem, biricik annem, benim isteðim dýþýnda askerliðime karar aldýrýyor ve beni Bursa' dan Ýzmir'e uzaklaþtýrýyor. Böyle þey olur mu hiç? Ýnsanýn öz annesi nasýl böyle yapar? Az sonra kapý açýldý, içeriye orta yaþlý bir adam girdi, buyur ettim, karþýma oturdu. "Erden Bey, Ýstanbul' dan geliyorum, beni genel müdürlükten gönderdiler." " Öyle mi? Hoþgeldiniz!" "Hoþbulduk!" dedi, çantasýný açýp içerisinden büyükçe bir zarf çýkarýp bana uzattý. Zarfý açtým, ben yokken karþýmda oturan beyin yöneticiliðe vekalet yazýsý, bana genel müdürden gösterdiðim üstün baþarýlardan ötürü takdir yazýsý ve banka hesabýma çalýþmalarýma karþýlýk yatýrýlmýþ yüklüce bir miktar paranýn dekontu vardý. Ayrýca genel müdürün her ihtiyacým olduðunda arayabileceðim el yazýsýyla yazdýðý teþekkür yazýsý vardý. Gelen adamý salona çýkardým, çalýþanlarla tanýþtýrdým, yokluðumda asaleten bir atama yapýlýncaya kadar bu beyin benim yerime vekalet edeceðini belirten kýsa bir veda konuþmasý yaparak Ýzmir' e gideceðimi söyledim. Kýzlarýn gözleri dolmuþtu. Hepsiyle teker teker vedalaþtým. Sonra kýzlara döndüm, masamý toplamalarýný ve þirketin getir götür iþlerine bakan Ahmet efendiyle eve göndermelerini söyleyerek çýktým bürodan. Aðlamaklý olmuþtum, az önce doðurmak üzere olan kadýn aðlýyordu, þimdi de ben... Bu piyasada 23 yaþýnda yönetici olan bir ilktim ben. Bu þirketin Türkiye' de ilkiydim, üstelik henüz askerliðimi bile yapmamýþtým. En genç turizmci, o tarihte, yani on yýl önce bir ilktim ben. Sanýrým bu rekor hala bende, bir baþkasýnýn firmasýnda 23 yaþýnda Bursa gibi önemli bir kentte çeþitli yetkilerle donatýlmýþ bir yönetici olmak kolay deðildi! Ben çalýþanlarýmdan bile küçüktüm o zamanlar... Þimdi ne yapacaktým, aman Allahým! Bunlar hiç hesapta yoktu, ben þimdi ne yapacaktým? O gece arkadaþlarla büyük bir eðlence düzenledik. Okul arkadaþlarým, çocukluk arkadaþlarým hep benimleydiler. Üstelik eðlenceyi düzenlediðimiz otel benden para almadý, geçmiþteki ortak çalýþmalarýmýza karþýlýk bir asker ziyafeti dediler...O gece eve gitmedim ve otelde kaldým. Ertesi günü bir maðazaya girdim, artýk takým elbise ve kravattan kurtulmam gerekiyordu; bir blucin, tiþört ve spor ayakkabý aldým, üstümdekileri maðaza yetkilisine teslim ettim, ev adresimi verdim, göndermelerini rica ettim. Artýk Ýzmir' e gidebilirdim, bir arkadaþýmý aradým, çocukluk arkadaþým; benimle Ýzmir' e gelmesini, benim arabamla gideceðimizi, dönüþte arabamý bizim eve teslim etmesini söyledim, hemen geldi. Ýzmir yolunda çok sýkýntýlýydým. Yolda arabayý kullanýrken, aklýma Marmaris' teki bir kadýn geldi. Ben , Martý Otelde kalýyorum, ikinci günü eþiyle birlikte bu aklýma gelen kadýn gelmiþti otele. Yeni evliydiler. Balayý için gelmiþlerdi. Adam iriyarý, göbekli, kýllý bir ayýya benziyordu. Eþi de bir kuðu gibi zarif bir kadýndý. Nereye gitsem o kadýnla karþýlaþýyordum. Yemekte, spor salonunda, havuzda, teknede...Ben hep tekneyle Marmaris' in dýþýnda Akvaryum denilen bir yer var, oraya giderdim; deniz yeþildir orada ve balýklarla birlikte yüzersiniz; orayý çok severim. Sýk sýk tekneye binip orada yüzmeye gidiyordum, bu kadýn da geliyordu, tabi eþi de yanýnda...Prensip olarak evli bir kadýnla asla birlikteliðim olamaz, ancak öyle bir göz göze geliyorduk ki...Bakýþlarýyla bana öyle þeyler anlatýyordu ki..Ve ben onu o kadar iyi anlýyordum ki... Bu þiirimi o zaman yazmýþtým, daha doðrusu bir tekerleme olarak dilime dolamýþtým : "Bir kadýn ki gözleriyle neler anlatýr; yüreðine iþler insanýn, içini sýzlatýr..." Daha sonra çocukluðumdan kalma ve hala sýk sýk oynadýðým bir oyun geldi aklýma... Ben ünlü bir piyanistim. Sahnedeyim, binlerce kiþi beni izlemeye gelmiþ ve ben arabanýn direksiyonunu piyano gibi kullanýp, çalýyorum, ben çaldýkça alkýþlar...alkýþlar...alkýþlar... Yýllar sonra büyüyünce aslýnda annemin bana çok büyük bir iyilik yaptýðýný, annelerin çocuklarýndan baþka birþey düþünmediðini, Karþýyaka' da bana ev bile tuttuðunu, evi; dayýmý görevlendirmek suretiyle döþettiðini ve bana haber vermeden bunlarý yaptýðýný anlayacak ve çok üzülecektim, oysa ben askere giderken o güzelim yanaklarýndan öpmemiþtim, vedalaþmamýþtým annemle ve dargýn ayrýlmýþtýk. Her insanýn böyle unutulmayan hatýralarý vardýr; benim unutulmayan hatýralarým ise sýrasýyla; bir, çocukken direksiyonu piyano gibi çalmak ve kendimi büyük bir sahnede binlerce kiþinin izlediði bir piyanist gibi görmek; iki, doðuracakmýþ gibi olan kadýn acaba ne oldu, hala onu düþünürüm; üç, annemin askerliðime karar aldýrmasýyla aniden iþimden ayrýlmam; dört, Marmaris' teki kadýnýn bakýþlarýný asla unutmadým ve sýk sýk hatýrladým, hala da hatýrlýyorum... Ýþime asaleten bir atama yapýlmadý, o turizm firmasý Bursa' da pek iþ yapamadý, bir süre sonra satýldý. Þimdilerde ise baþka turizm bürolarýnýn yan temsilciliði olarak çalýþýyor ve imajý çok düþtü, güven vermiyor, özellikle çifte rezervasyonlarla gündeme geliyor basýnda. Ýzmir'e piyano çalacaðým diye beþ saat yerine, üç buçuk saatte gittim, rastgele bir yerde öylesine bir yemekten sonra Gaziemir' e gittik, oradan Narlýdere' ye gönderdiler beni ve aman Allahým! Deniz tam karþýmdaydý,ve ben deniz yanýmda olsun da burada ömür boyu askerlik yapabilirdim!... ERDEN ERKÝN UNUTULMAYAN HATIRALAR
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ERDEN ERKÝN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |