..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi sabırlı ve yürektendir, sevgi kıskanç ve övüngen değildir. -İncil
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > ebru




6 Eylül 2004
Seni Hala Seviyorum  
ebru
Aradan onca mevsim geçmesine rağmen hala yakıştıramıyorum ayrılığı sevdamıza. Bana o sımsıkı sarılmalarının, “seni seviyorum” demelerinin, birlikte döktüğümüz gözyaşlarının yanında ne kadar soğuk duruyor o kara ayrılık. Ve hala gittiğine inana


:CFBF:
Gidişinin üzerinden kaç mevsim geçti, inan hatırlamıyorum. Kendimi yokluğunda kaybedeli bir ömür olmuş gibi oysa. Ne baharın kokusu, ne yazın güneşi ne de kışın ayazı anlam bulamamış yokluğunda. Sen yokken yüreğim hep ekvator iklimlerindeymiş. Ne kuzey, ne güney... Tüm dünyanın ortasında koskacaman bir yoklukmuşum.

Sensizken hiçliğimi unutabilmek için kaç iklime vurdum kendimi bir bilsen. Nasılda yaktı tenimi bilmediğim yerler, tanımadığım insanlar. Hiçliğimi unutabilmek için, hiç acımadan kendime, kurtlar sofrasının ortasına öylece bırakıverdim kendimi. Alkol kokusuna ve yalanlara bulanmış gecelerde sırf seni unutabilmek için kendimi oradan oraya vurdum. İçtikçe kayboldum... Yokluğunu silmeye çalıştıkça hayattan daha çok silindim. Sen gittikten sonra hayatın kara deliklerinde kayboldum. Kendimi mahvettim... Ama seni unutamadım...

Şimdi o beni yok eden sahte hayatlardan da çektim elimi ayağımı. Sen giderken, kalbimi kaybetmiştim; o gecelere de, ruhumu, onurumu, gururumu ben kurban ettim. Şimdi varlığım koskocaman bir hiçlik. Hayatın karşısında o kadar çaresiz ve yüzsüzüm ki; yaşama sarılamayacak kadar utanıyorum artık.

İçtiğim her kadehte beni bu acımasız hayatın ortasında yapayalnız bıraktığın için sana lanet edesim geliyor. Ama kıyamıyorum... Senin tüm acımasızlığına, tüm vurdumduymazlığına karşın ben hala sana kıyamıyorum. Sonra sarhoşluğu kendime zırh edinip o gözüyaşlı telefonları ediyorum sana. Sana yalan söylüyorum her bir harfimde... “Bitti” derken “ne olur beni bırakma” diye çılgınca bağırıyor içimdeki sessiz çığlıklarım. Sen duymuyorsun. Sen gelmiyorsun. Sen artık beni sevmiyorsun. Ağlıyorum...

Aradan onca mevsim geçmesine rağmen hala yakıştıramıyorum ayrılığı sevdamıza. Bana o sımsıkı sarılmalarının, “seni seviyorum” demelerinin, birlikte döktüğümüz gözyaşlarının yanında ne kadar soğuk duruyor o kara ayrılık. Ve hala gittiğine inanamıyorum, kalbime kabullendiremiyorum. Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizginin üzerinde bana hala döneceğin günün hayalini kuruyorum. Ama biliyorum gelmeyecek ve beni sonsuzluğa hapsedeceksin...

Bana gönderdiğin mesajları hala silmedim biliyor musun... Yokluğunun acısı dayanılamaz hale geldiğinde sanki onları bana o an göndermişsin gibi kendimi kandırıp, büyük bir sevinçle onlara sığınıyorum. “İçli köftem” , “Canım”, “Günaydın göbeksiz” , “Okyanusa gidiyorum bastıbacağım, seni çok seviyorum” “Günaydın mutlu bebek”...

Kimi geceler acımasızca seni yargılıyorum. Sevdiğim adam olduğunu unutup, seni adınla soy adınla yargılıyorum. Suç dosyan o kadar kabarıyor ki, sana verilecek cezayı bulmakta zorlanıyorum. Ve seni sonsuza kadar beni sevmekle cezalandırıyorum. Ama sen gözlerimin önünde hayatın içine karışıp gidiyorsun. Cezanı çekmelisin diye bağırıyorum arkandan, dönüp bakmıyorsun. Haklısın aslında. Ben kimim ki seni cezalandırıyorum. Alt tarafı seni çok seven bir kadın, alt tarafı hayatını baştan aşağı sen yapan bir kadın. Zavallı bir aşk sürgünü...

Neden seni unutamıyorum biliyor musun? Yaşadığımız şeyleri hafife alamadığım için. “Seni seviyorum” derken gözlerindeki o anlamı unutamadığım ve yalanlayamadığım için. Hala yaptığım her harekette, attığım her adımda acaba bana kızar mı bunu yaptığım için diye çekinerek yaşıyorum. Hiç gitmemişsin gibi... Hala beni seviyormuşsun gibi... Oysa çok uzun zamandır ne yaptığını, nerelere gittiğini, kimlere gülümsediğini bile bilmiyorum. Her gece acaba beni mi düşünüyor yoksa çoktan beni silip hayata mı karıştı diye kendimi yiyip bitiriyorum. Benim olmadığım yerlerde başkalarıyla sohbet ettiğini, kahkahalar attığını düşündükçe kahroluyorum. Saçının bir telini bile kimseye veremezken kim bilir hangi gözlerde kendini tüketiyorsun. Bana sarıldığın gibi sarılıyor musun acaba birilerine? Bensiz gülebiliyor musun? Neden ya... Neden! Ben bu kadar acı çekerken neden...

Şimdi gidişinle alkışlıyor beni hayat. Tüm yüzler bana sırıtıyor. Hayat benle dalga geçse de umurumda değil. Tüm haksızlıklara, tüm yitirmişliklere, tüm gözyaşlarına inat hala SENİ SEVİYORUM...

Dün gece de bunu söylemek için aramıştım. “ Seni hala seviyorum acımasız sevgilim”.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: tarifi mümkün olmayacak kadar harika...
Gönderen: tûba adsız / new york/ABD
6 Eylül 2007
inanın nasıl anlatacağımı bilemıorm... sanki kalbime dokunmuşsunuz da parmaklarınıza bulaşan kanı kağıdınıza akıtmışsınız... -farknda diilsiniz belki ama...- beni, yüreğimi anlattığınz için sonsuz teşekkrler...

:: "dayanılmaz"....
Gönderen: yeşim kırlı / İzmir/Türkiye
15 Ekim 2005
Aşk'ı her anlamda "dayanılmaz" yapan da bu galiba... "O" ardına bakmadan çekip giderken içinden taşan naraların dilinde düğümlenip kalması, belki de bu yüzden körden çok sağır aşıklar, kendi sesine "dayanamadıklarından"... yazılarını ilk kez okuyorum, belli oldu okumaya da devam edecegim, kaleme dökülmüş hislerine sağlık...sevgilerle... yeşim kırlı

:: Çaresizlik ..
Gönderen: ÖRSAN BAYDAR / İSTANBUL/Türkiye
26 Eylül 2004
Neden sevgiliyle yüzyüze olmadığımızda onu sevdiğimizi söylerde onunla ses sese göz gözeyken gizleriz bunu..Sevgili ebru iyi ki de gizliyoruz sevdiğimizi sevdiğimizden..Yoksa dokunkalı aşkları kimler yazacak ki..Sevgiler.örsan..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



ebru kimdir?

okundukça anlaşılacak olmak çok onur verici. . .

Etkilendiği Yazarlar:
hayat


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ebru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.