Bu kitap çok gerekli bir açığı dolduruyor. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Manken olmayı ise, "Ooo hayır-hayır, bizim sadece seviyeli bir ilişkimiz var ayol" demeyi beceremeyeceğim için, hiç düşünmedim. Bir gün içinde assolist olup da, hep aynı tarz klip çekmeyi ise hiç düşlemedim. Almanya’da doğup büyümüş ve halen de büyümekte olan bir kızım ben. Daha ne kadar büyüyeceğim ise, faili meçhul cinayetlerden de failsiz!.. Bedenim burada, ama aklım var ya her bir şeyler er(mey)en aklım, hep Türkiye’de... Türkiye’mde!.. İlerde mesleğimi elime ya da ayağıma aldığım zaman, memleketime dönmeyi istiyorum. Sadece istemekle kalmayıp, bu isteğim doğrultusunda da çabalıyorum, hem de tüm sınırlarımı zorlayarak. Bu bir hayal değil, kendime koyduğum bir hedeftir. Hedeflerimi, ulaşmak için koyarım. Ve bir gün onlara mutlaka ulaşırım. İstek-hedef-inanç!.. Kim ve/veya ne durabilir bu üçlünün karşısında?.. Bu aralar depresyona ramakları oynayan bir ruh halinde olmama rağmen, "Zaten yaşamanın bir anlamı kalmadı" deyip, kendimi köprülerden de atmıyorum. Çünkü, canım kıymetli!.. Üstelik Almanya’da, şöyle insanın içine sine-sine atlayacağı, boğaz manzaralı doğru düzgün bir köprü de yok!.. İki haftadır artık ben de bir Alman’ım. Evet, Alman vatandaşlığına geçtik, ailece!.. Cenazeme hoş geldiniz!.. Rahmetli benin, dirilen yeni kimlik bilgilerine gelince; Adı :PETRA Baba Adı :HANS Ana Adı :HELGA Tabii ki bu, işin şaka tarafı. Şu vatandaşlık olayı içimi daraltmıyor desem, inanmayın!.. Ama her şeyin iyi tarafını düşünmek gerek, öyle değil mi?.. Haydi başlayalım iyi şeyler düşünmeye; Artık bizde Almanya’da politikaya atılabiliriz, Oley!.. Avrupa ülkelerinde izinsiz çalışabilir hatta ve hatta, iş bile kurabiliriz, Oley!.. Her ülkeye vizesiz girip çıkabiliriz, Oley!.. Alman muhtarlarını seçebiliriz, Oley!.. Alman memuru olabiliriz, Oley!.. vs. vs. vs. Evet, tebrikler, doğum günümüz kutlu olsun!.. Ama asıl sorunum bunlar değil ki!.. Tam tersi, asıl sorunlar bunlarla başlıyor. Sıcak memleketimin sıcak kanlı insanı, Avrupa’yı cennet olarak görüyor ya, inanamıyorum!.. Ne cennet, ne cennet!.. Cennet böyle bir yer ise, ben cehenneme razıyım. Var mısınız, sizin cehenneminizle benim cehennemimi değiştirmeye!.. İşte gördüğünüz gibi, büyük konuşmayı da çok iyi beceririm!.. Sizin cennetiniz olan Almanya’da vergiler arttıkça artıyor. Emeklilik parası düştükçe düşüyor. Doktorlar, Eczaneler parasız hiç bir hasta almamaya başlıyor. Sigortasız hiçbir şey olmuyor. vs. vs. vs... Ama bunlar henüz daha beni etkilemedi. Çünkü ben hala, ailemle yaşıyorum. Beni asıl depresyona iteklemeye çalışan şey; “cennetinizde, işsizliğin artıyor” olması. Allah kısmet ederse -ki lütfen etsin artık, o kadar uğraşıyoruz burada- gelecek yıl okulumu başarıyla bitireceğim. İlk yapacağım şey, salak gibi ortalıklarda zıp-zıp tepinerek, "Oh oh başardım!" demek ve kendimle sonsuz gurur duymak olacak. Yabancı dillere aşırı bir ilgim olmuştur her zaman. Onun için, yabancı dil üzerine okuyorum. Daha önce söylemiştim, isteklerimin benim için ne kadar önemli olduğunu. İngilizce’m iyi, tıpkı Fransızca’m gibi!.. Almanca’m malum!.. Bu yaşta dört dil biliyorum, sanırım bu da bir başarıdır, diyorum kendime. Ailem beni iyi yetiştirdi. Dediklerimden bazılarını iki ettilerse, bu da, ilerde girişeceğim savaşta iki ayak üzerinde sendelemeden durabilmem içindir. Babam işinde, gücündedir. Sabah, öğlen, ikindin, akşam, sahur, mahur demeden çalıştığı için, başarılıdır. Çok çalışmanın başarıyı getirdiğini ondan öğrendim, gizlice!.. Annem ise ailemizin en akıllı insanı olduğu kanısında. Şimdiye kadar da herkesi buna inandırmıştır. Beni mi, beni de çok etkilemiştir tabi ki!.. Kadının dünyası, kitap ve gazete okumaktan ibarettir. Çok okumanın gerekliliğini de ondan öğrendim!.. İşte, bu iki insanın birleşmesi benim gibi bir sonucu ortaya çıkarmış!.. “Benden de ne sonuç olur ama...” dediğim, oluyor bazen. Nasıl demem ki, herkes her şeyi sonuçtan bekliyor. Ben bu kadar sonucu kaldıracak “sonuçta” biri miyim?.. Dediğim gibi, okulumu bitirip, iş hayatına atılmak istiyorum. Hem de çok ama çok istiyorum. Üzerime sorumluluklar almak, kendi paramı kazanıp, son kuruşuna (ya da cent’ine) kadar bitirmek istiyorum!.. Bir iş için, o çok güvendiğim kafamı yormak, her dakika yeni bir şeyler öğrenip kendimi geliştirmek istiyorum. Fakat işte burada, ‘dank’ diye kafamı varlığından hiçbir haberimin olmadığı bir cama vuruyorum. Almanya da, iş başvurularına bir sene önceden başlamak gerekiyor. Bende başvurulara başladım işte!.. Kaç işyerine başvurdum, hatırlamayı bile saymayı unuttum. Hatırımda olan sadece "RED EDİLDİNİZ"..."GEÇ KALDINIZ"..."BİRAZ DAHA SABIR LÜTFEN"..."DOLUYUZ" gibi mektuplar. Bu tür mektupları sadece ben alsam ne ala, bakıyorum da, “sağım solum sobe denecek türden.” Etrafımdaki herkes bu tür mektuplarla kucaklaşmaktan şikayetçi şu sıralar. Sizin cennetinizdeki yani benim cehennemimdeki insanlardan bahsediyorum. Gençler işsiz kalıyor. Arkadaşlarım işsiz kalıyor. Ben işsiz kalıyorum. Komşu çocukları işsiz kalıyor. Sadece tanıdıklarım değil, tanımadıklarım da işsiz kalıyor bu cennette!.. Sonuç; Burada adamı zorla doktor, mühendis yapıyorlar yani!.. Başka seçenek kalmıyor. İnsan bir an önce çalışmak, hayata atılmak istiyor ama seçeneksizlikten tıpış-tıpış üniversiteye gidiyor. Ne acayip bir cennet bu yahu!.. Kimi, okula gitmek için can atıyor, kimi ise, okuldan çıkmak için!.. Bu işte bir yanlışlık ya da tuhaflık olsa gerek, diye düşünüyorum. Simdi ne olacak?.. Hiç bir fikrim yok!.. İşe alınmazsam ya da iş bulamazsam ne olacak? orasını da çözebilmiş değilim!.. Ama, yazdıkça sanki çözülecekmiş gibime geliyor. 19 yaşındayım ve “dünyadan hiç haberim yok!..” Küçüklere sorulan en gereksiz sorular sıralamasında başı çeken, “ne olmak istersin?” klasiğiyle karşılaştığımda, "Doktor" ya da "Öğretmen" diyenlerden asla olmadım. Ama artık, “ne olmak istersin” diye sormuyorlar bile!.. İnsanlar, artık "Acaba bir şey olabilecek misin ki?" şeklinde soru işaretleri oluşturuyorlar yüzlerinde. 19 yaşındayım ve dünyadan hiç bir haberim yok!.. Bu yüzden korkuyorum. Gelecek korkusu var, şu kalbim ile boğazım arasında gemici düğümünden de sıkı!.. “Acaba, gerçekten bir balta bulabilecek miyim?” 19 yaşındayım, 20’ye ramakları oynuyor yaşım!.. Hayalimde ki yaşlardayım. Sizlerin, ‘geçtiği’ için, benim ise ‘gelmediği’ için özlenilen yaşlardayım yani!.. İşin ilginci arkadaşlarımda aynı yaşlarda ve onların da benim gibi, dünyadan hiçbir haberleri yok!.. Aslında hepimizin her şeyden haberi var ama yokmuş gibi yapmak daha kolayı!.. Bir zamanlar da her şeyden habersizdik. Destekten yoksun atıyorduk, "doktor olacağım"..."öğretmen olacağım" diye. O zamanlar hiç, ‘gibime’ gelmeyen, “tutturamayacağız” olayı şimdi ‘gibime’ geliyor. ‘Gibime’ de kızamıyorum ki, “ben dururken sana niye geliyor” diyerek. Çünkü, “gibime” benden daha gerçekçi!.. Bir gün doktor veya öğretmen veya yazar veya ressam veya hepsi ya da hiçbiri olduğumda, her bir şeylere, daha iyi bir gözle bakacağımdan eminim. “Lütfen gözlerimi kapatmayın!..” şeklindeki, son cümle okunur ve yazı biter... Sevgi ve kaygılarımla!.. A.Ç.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aylin Çiftçi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |