Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaokul öğrencilerine “zorunlu olarak” seyrettirildiği için film iyi gişe hasılatı yapmış olmalı. “Çanakkale Aslanları” çok ilginç bir filmdir. Öncelikle ortada doğru dürüst bir senaryo yoktur. Sonra film renklidir renkli olmasına da, banyosu doğru dürüst yapılmadığından bazı sahneleri yeşil-beyazdır. Ayrıca binlerce Mehmetçiğin figüranlık yaptığı filmde, Gelibolu’ya çıkartma yapan düşman askerlerinin ve onları durdurmaya çalışan Türk askerlerinin elinde M1 tüfekleri vardır. Çanakkale savaşlarının 1915 yılında yapıldığını, Amerikan malı M1 tüfeklerinin ise ilk örneklerinin ABD Ordusunda 1936 yılından itibaren kullanılmaya başlandığını hatırlatalım. Aradan yıllar geçti, uzun süre hatırlayan ve hatırlatan olmadı Çanakkale Savaşlarını. Derken 12 Eylül’ün getirdiği “huzur ve güven ortamı”ndan sonra PKK Terörü başladı. Önce salağın biri “Türk-Kürt Kardeştir, Ayrım Yapan Kalleştir(!)” sloganını ortaya attı. O zamanlar Kürtlerin “Dağ Türkleri(!)” olduğu iddia edilirdi. Sonra başka bir zavallı o uydurma mezar taşlarını diktirdi. Hani üzerinde “Şırnak’tan Şeyhmuz Balta” veya “Diyarbakır’dan Abuzer Kadayıf” yazan uydurma mezar taşlarını... Halbuki Genelkurmay Başkanlığının yayınladığı Balkan, 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşında verdiğimiz şehitleri gösteren kitapta kimlerin bu vatan için şehit düştüğü açıkça görülmekteydi. Hesapça dağdaki Kürt eşkıyayı kafaya alıp düze indireceklerdi. Eşkıya yaklaşık 5000 askeri, polisi ve kamu görevlisini şehit ederek cevap verdi bu safça girişime... Sonra “Dinler Arası Diyalog” diye Papazı ile Hahamı ile kolkola gezen hacı baba tayfası el attı Çanakkale işine. Sakallı amcaları, çarşaflı bacıları otobüslere doldurup turlar düzenlediler. Hatta Almanya’dan bile getirdikleri bu saf yurttaşlara, “Çanakkale Savaşını askerler değil, evliyalar ile enbiyalar kazandı(!)” diye masal anlatmaya kalktılar. Bunun üzerine laikliğin yılmaz bekçileri ayaklandı. Bizi 1. Dünya Savaşına gereksiz yere sokup Çanakkale ve diğer cephelerde milyonlarca vatan evladını kırdıran İttihatçıların devamı olan partide yuvalanmış herifler de el attılar Çanakkale Ticaretine. İşin ilginç yanı Çanakkale Savaşını sahiplenen bu heriflerin çoğunun dedeleri, 1915’de Türk Ordusunda değil, Yunan Ordusunun “amele taburunda” askerlik yapıyordu. Neyse bu konuyu fazla deşip herifleri başımıza sıçratmayalım.... Daha sonra rezillik son aşamasına vardı. Türk Ordusunda geri hizmette görevliyken tifüsten ölmüş, iki Rum, bir Ermeni ve bir de Yahudi asker bulup azınlıkları da ortak etmeye kalktılar Çanakkale Zaferine. Oysa “18 Mart Çanakkale Zaferi” öncelikle küçük rütbeli Türk ve Alman subaylarının eseridir. Savaşın sonraki aşaması ise 1. Dünya Savaşında “Batı Cephesinde” sıkça görülen gereksiz insan kıyımından başka bir şey değildir... Tabii bu benim fikrim.... Çanakkale Savaşında babamın üç amcası ve dayısı şehit düştüğü için bu kadar ukalalık etmeye hakkım olsun artık. Ama siz Çanakkale Tacirleri, şehitleri rahat bırakınız!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Can Macit, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |