Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Bu kitabýmýzýn çeþitli yerlerinde ve þimdi okuyacaðýnýz bölümde Osmanlý Türkçe’si tabirini çoklukla kullanýyoruz.Türk’lerin tüm dünyaya, kültür, medeniyet, edebiyat yönlerinden üstünlük saðladýðý en güçlü dönem Osmanlý dönemi olmuþtur.Bu sebeple,Türkçe’den dünyaya kelime yayýlýmý en çok bu dönemde olmuþtur.Dünya üzerinde geniþ bir alana yayýlan Osmanlý, idaresine aldýðý ve çeþitli sebeplerle iliþkiye girdiði milletlerin dillerinden de tabii olarak, kelimeler almýþtýr.Bu sayede Osmanlý Türkçe’si dediðimiz, Türkçe’nin yeni bir lehçesi oluþmuþtur. Osmanlý gibi medeniyet sahibi ve tüm dünya üzerinde egemen bir devletin dünya dillerinden unsurlar almasý gayet doðaldýr.Ancak Osmanlý aldýðý yeni kelimeleri adeta Türkçeleþtirmiþ, bu kelimeleri Türk’ün malý yapmasýný bilmiþtir.Bu yeni alýnan kelimeler Osmanlý Türkçe’sinde iyice yerleþtikten sonradýr ki, tekrar Osmanlý’nýn egemen olduðu diðer toplumlara yayýlmýþtýr.Osmanlý’nýn diðer dillerden kelime alýmý aþaðýlýk duygusundan kaynaklanmamýþtýr.Zira padiþahýnýn bir fermanýyla Fransa’daki iðrenç bir baloyu durdurabilen ve padiþahlarý fermanlarýnda Fransa’dan, Fransa vilayeti diye bahseden bir devlet, elbette Fransa’ya aþýrý hayranlýðýndan dolayý bu dilden kelimeler almamýþtýr.Tabii ki çöküþün yaklaþtýðý Tanzimat dönemi bahsimizden hariçtir.Osmanlý Yunanca’dan veya diðer dillerden kelimeler alýrken,bu milletlerin medeniyetlerinden etkilenip de bu kelimeleri almýþ deðildir.Zira Osmanlý’nýn reayasý bir azýnlýk konumunda olan Yunan milleti sönük bir vaziyetteydi ve o zaten kendisi Osmanlý’nýn sunduðu medeniyetin gönüllü bir peyki durumuna gelmiþti.Yunanca’daki Türkçe kelimeler ve Yunan’larýn adetlerindeki Müslüman Türk izleri bunun canlý birer þahididirler.Demek ki Osmanlý ta Tanzimat dönemine kadar, zaten kendisi asli bir medeniyet kaynaðý olduðu ve kendine her yönden yettiði için, hiçbir medeniyete hayran olmamýþtýr.Bu sebeple de Osmanlý Türkçe’sine bu dönemde yabancý kelimelerin girme sebepleriyle, günümüzde dilimize yabancý kelimelerin girme sebepleri bir deðildir.Günümüz Türkiye’si kültürel, medeni, siyasi ve ekonomik yönlerden batý toplumlarýndan geride olduðu için, insanlarýmýz bu toplumlara özenmektedir.Bunun sonucunda da dilimizden, adetlerimize kadar tamamen batý peyki bir duruma gelmiþ bulunmaktayýz.Her yönümüzle batýyý taklit etme modasýnýn dilimizde de yansýmalarý görünmektedir.Bu bir milletin kayboluþudur adeta.Bu kayboluþtan kurtulmanýn yegane çaresi, kendi kültürümüzü, medeniyetimizi,adetlerimizi ve dilimizi yeniden tüm kuvvetli yönleriyle birlikte öðrenmek,bu öðrendiklerimizi de hayata geçirmektir.Biz eðer kendi medeniyetimizi kurarsak, o zaman insanýmýz haliyle ne batýya ne doðuya özenmeyecektir.O kendisi gibi olacaktýr.Bunun için de en baþta dilimizin güzelliklerini öðrenmemiz ve onun üstünlüðüne önce kendimizin inanmasý gerekir.Milletimiz eðer dilinin diðer dillerden üstün olduðunu, güzel olduðunu tam manasýyla anlarsa ve buna inanýrsa, dilini yabancý dillerin istilasýndan seve seve kurtarmak için gönüllü olacaktýr.Þimdi Türkçe’mizin dünyanýn en köklü dillerinden olan Arap dilini nasýl etkilediðine þahit olacaðýz.Türk’lerin Arap dilini etkilemeleri bu birkaç kelime alýþ veriþiyle sýnýrlý deðildir tabii ki..Arap dilini Arap milletinden çok kullanan, onu felsefi, edebi terimlerle zenginleþtiren Türk’ler olmuþtur.Farabi gibi Türk felsefeciler Arap dilinin Felsefe dili olabilmesi için ellerinden gelen gayreti göstermiþler,Yunanca felsefi terimlerine karþýlýk gelebilecek ve Arapça’da daha önce hiç kullanýlmayan yeni yeni kelimeler, terimler üretmiþlerdir.Osmanlý Edebiyatçýlarýnýn Arapça’dan alarak kullandýklarý öyle vezinler vardýr ki,bu kullanýmlar Araplar arasýnda sonradan yayýlmýþtýr.Örneðin; Hilal-i Ahmer kelime grubu köken olarak Arapça’dýr.Ancak bu kelime grubu daha önce Araplar tarafýndan bu þekilde hiç kullanýlmamýþtýr.Bu terkibi yapýp, kullanýma koyan millet Türk’ler olmuþtur.Bu Hilal-i Ahmerin Türkçe karþýlýðý Kýzýlay’dýr. “Hilal-i Ahmer” terimi “Kýzýl Haç” terimine karþýlýk olarak oluþturulmuþtur.Bütün Müslümanlarý temsil etmesi açýsýndan da Arapça kelimeler kullanýlmýþtýr.Meselemizi açýklamak için bir baþka örnek daha verelim.Arapça’da eskiden Varlýk kelimesini karþýlayacak bir kavram yoktu.Çünkü böyle bir kullanýma da ihtiyaç yoktu. Daha sonra Yunan felsefe metinleriyle karþýlaþan ve bu metinleri Arapça’ya çevirmeye gayret gösteren çoðunluðunu da ünlü bazý Türk’lerin oluþturduðu felsefeciler, bu gibi kavramlarý karþýlamak için yeni kelimeler türetme yoluna gittiler.Yunanca “esse” (varlýk) kelimesine karþýlýk gelmesi için vecede kökünden gelen Mevcud, çoðulu olarak da Mevcudat kelimesi kullanýldý.Yine ayný mantýkla “Cosmos” kelimesini karþýlamak için “Kane” kökünden gelen “Kainat” kelimesi geliþtirildi. “Khronos” (hareket) kelimesi için “hareke” kökünden gelen “Hareket” kelimesi oluþturuldu.Yine Ýbn-i Sina karþýlaþtýðý “Analiyse” kelimesine karþýlýk bulmakta gecikmedi ve “Tahlil” kelimesini buldu.O tartýþma manasýna gelen “Dispute” kelimesinin karþýlýðý olarak da “Cedel” kelimesini yerleþtirmiþti.Daha önce Arap dilinde bir karþýlýðý olmayan “Logic” kelimesini karþýlamak üzere “Nataka” kökünden gelen “Mantýk” kelimesini, ünlü Türk filozoflar geliþtirdi.Tabii ki bu Türk filozoflarýn Arap milletinin dilini zengin etmek gibi bir kaygýlarý yoktu.Onlarýn kaygýsý Ýslam dünyasýnýn ilim dili olan Arapça’yý tüm felsefi terimleri karþýlamaya yeterli bir dil haline getirmekti.Bu Türk bilginler Arap diline bu terimleri kazandýrýrken kendi dillerinden de istifade ediyor olmalýydýlar.Çünkü Türkçe’de bu gibi terimlere karþýlýk oluþturmak hiç de zor deðildi.Mantýklý bir yapýsý olan Türkçe, yapým ekleri sayesinde yepyeni anlamlarý, kavramlarý karþýlayabilecek bir güce sahipti.Hatta bu dil kendi dini kavramlarýný bile kendisi üretebilecek derinlikteydi.Uçmak,tamu gibi öteler alemlerini karþýlayan kavramlar bile Türkçe’nin kendisinde mevcuttu.Allah kavramý Türkçe olan “Tengri” kelimesiyle ifade ediliyordu.Uygur Budist metinlerini incelediðimizde de görürüz ki,Türkler dillerinin zenginliðinden dolayý kendi dinsel kavramlarýný da çoðunlukla kendileri türetmiþlerdi.Elbette din konusunda bu denli kavram üretebilen bir dil, felsefe konusunda adeta kanatlanýrdý.Ýþte Müslüman Türk alimleri Arap dilini geliþtirirken kendi dillerinin bu zenginliðinden de istifade etmiþ olmalýydýlar.Demek ki, Türkçe’nin Arapça’yý etkilemesi sadece bu dile giren Türkçe kelimelerle açýklanacak basitlikte deðildir.Türk’lerin ve Türkçe’nin Arapça’ya daha köklü tesirleri olmuþtur diyebiliriz.Bunlarý söylerken Arap dilini küçümsediðimizi de kimse düþünmesin.Arapça kendi üstünlüðünü ve evrensel bir vahiy dili olabileceðini zaten Allah’ýn kendisini seçmesiyle ispatlamýþtýr.Arap dilinin baþka dillerden etkilendiðini söylemek,ne günahtýr, ne de Kuran’ý küçültme anlamýný taþýr.Kuran-ý Kerim’de Allah kendisi bizzat Arapça’dan farklý kelimeleri kullanarak da konuþmuþtur.Örneðin,kalem kelimesi Yunanca kökenli bir kelime olup, Kuran’da geçmiþtir.Bu Kuran’ý asla küçültmez.Aslýnda “Kalem” kelimesinin bu kitaba alýnmasý “kalemi” yücelten ve ilahi hakikatleri akýllarýyla bulan Filozoflara, ilahi bir takdiri de ifade eder.Dinleri ne olursa olsun.Demek ki,Arap dili de baþka dillerden etkilenebilir ve o Türkçe gibi dillerden etkilenmiþtir de..Ancak Arapça’yý Ýslam alemindeki konumundan alaþaðý edebilecek bir güç de söz konusu deðildir.O yine dualarýmýzda,ezanlarýmýzda kendini bize duyuran, güzel ve geniþ bir anlam derinliðine sahip güçlü bir dil olarak kalacaktýr.Türkçe’nin de o dilin bu üstün yönleriyle yarýþmak gibi bir kaygýsý da yoktur zaten.Sadece þu gerçeði söylemek istiyoruz.Türkçe pek çok dili etkilediði gibi felsefi Arapça’dan tutun halk Arapça’sýna varana kadar bu dile etkilerde bulunmuþtur.Haliyle Türkçe de güçlü bir dini dil olan Arapça’dan pek çok kelime alarak etkilenmiþtir.Osmanlý Türkçe’si yabancý dillerden gelen kelimeleri bir köprü vazifesi yaparak,Arapça’ya geçirmiþtir.Yine bizzat öz Türkçe pek çok kelime de Arapça’ya geçmiþtir.Þu andaki Arapça sözlükleri, Türkçe kelimeler yönünden sansürlenmiþ olduðundan bizim için yeterli araþtýrma kaynaðý olmamaktadýrlar.Bu çalýþma elimizdeki dar imkanlar kullanýlarak hazýrlanmýþ bir çalýþmadýr.Bazý Türkçe kelimeler Arapça’da deðiþik þekilde telaffuz edilmektedir.Bu kelimeleri parantez içinde gösterdik.Eðer bir kelime diðer dillerden dilimize geçmiþ bir kelimeyse onu da göstermeyi uygun bulduk.Genelde Arapça’ya Osmanlý döneminde pek çok kelimemiz geçtiði için Osmanlý Türkçe’si tabirini kullandýk.Eðer Arapça’ya geçen kelimenin baþka dillerden dilimize girdiðine dair bir delil bulamamýþsak ve onun öz Türkçe bir kelime olduðunu düþündüðümüzden , o kelime için Türkçe tabirini kullandýk.Umarým bu naçiz çalýþmamýzýn, Türk Dilbilim’inin geliþmesine ufak da olsa bir katkýsý olur.Þimdi sizleri Türkçe’den Arapça’ya geçen bazý kelimelerle baþ baþa býrakýyoruz. Abajur-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Abanoz-Yunanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Afyon-Yunanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Aðda-Türkçe>Arapça(Muakkad-kökü akda) Ahtapot-Yunanca(Octopus)>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Akasya-Yunanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Akbaba-Türkçe>Arapça(Ukab) Pehlivan-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Cambaz-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Kýrmýzý-Türkçe>Arapça(Kýrmýzun) Alay-Türkçe>Arapça Albüm-Latince>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Ambar-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Amiral-Osmanlý’lar Arapça’dan geliþtirdi>Arapça’ya geçti Ampul-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Ambule) Ardýç-Türkçe>Arapça(Arar) Arþiv-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Arþif) Artezyen-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Artuvazi) Asfalt-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Atlas-Yunanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Bustani(bahçývan)-Farsça Bostan kelimesinden>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Bahþiþ-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Baht-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Balya>Almanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bale) Barut-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Bez-Türkçe>Arapça(Bezzun) Bezelye-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bazila) Bezirgan-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bezzaz) Biftek-Fransýzca>Türkçe>Arapça Bilardo-Ýtalyanca>Türkçe>Arapça Bilye-Ýtalyanca>Türkçe>Arapça Bodrum-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(bedrum) Bostan-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Serseri-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Sarsar) Buket-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Baketun) Bulgur-Türkçe>Arapça(Burgul) Burgu-Türkçe>Arapça Burmak-Türkçe>Arapça(Bermen) Bülbül-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Ceket-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Cumhuriyet-Arapça’dan Osmanlý’da ilk kullanýldý>Arapça Çanta-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Þanta) Çavdar-Türkçe>Arapça(cavdar) Çavuþ-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Caviþ) Çek-Türkçe>Arapça(Þik) Polat-Türkçe>Arapça(Fulaz) Çengel-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(þengel) Dut-Türkçe>Arapça(Tut) Çini-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Sýni) Çuha-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Cuhun) Çuval-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Cuvalýk-Türkçe’deki –lýk eki de –ýk þeklinde geçmiþ) Dama-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Damacana-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Davul-Türkçe>Arapça(Tubul) Dem-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Derviþ-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Divan-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Domates-Ýngilizce>Türkçe>Arapça(Tamatýmun) Düzine-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Efendi-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Menekþe-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Benefse) Kestane-Türkçe>Arapça(kestena) Onbaþý-Türkçe>Arapça(Evþaviþ) Eylül-Ýbranice>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Fanus-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Fare-Türkçe>Arapça Fayton-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Fýrça-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Furþa) Fýrýn-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Furnun) Fýstýk-Türkçe>Arapça(Fustuk) Fýndýk-Türkçe>Arapça(bunduk) Firuze-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Fiþ-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Fiþe) Fiþek-Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Fiþke) Fitil-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Garaj-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Karacun) Gargara-Türkçe>Arapça General-Türkçe>Arapça(Ceneral) Gergedan-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Hançer-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Hancer) Han-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Konaklanan yer) Ýbrik-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Ýbriþim-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Ýbreysem) Kaftan-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Kaktüs-Yunanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Kalbur-Türkçe>Arapça(Gýrbalun) Kandil-Latince>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Kanepe-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Karanfil-Yunanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Karton-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Kauçuk-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(kavuþtuk) Kehribar-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Kehriman) Kelepçe-Farsça>Türkçe>Arapça(Kelebþun) Keman-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Kereviz-Farsça>Türkçe>Arapça(Kerefsun) Korsan-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Kursan) Köfte-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Küfte) Körük-Türkçe>Arapça(Kirun) Köse-Türkçe>Arapça(Kevsec,kusec) Kumru-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Kumriyyun) Kunduz-Türkçe>Arapça(Kundus) Küme-Türkçe>Arapça(Kümetün) Küspe-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Küsbetün) Lades-Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Elyedes) Lale-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bu dilde Lale Gul demek bu da Gülden gelir) Lavanta-Ýtalyanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Tas-Türkçe>Arapça(Tastü) Leylak-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Leylek) Leylek-Türkçe>Arapça(Laklak) Loca-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Lucun) Madalyon-Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Medelyun) Makarna-Ýtalyanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Mekrunetün) Mandalina-Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Menderin veYusuf Efendi) Manolya-Türkçe>Arapça(Manulya) Mareþal-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Türkler geliþtirmiþtir) Margarin-Yunanca>Türkçe>Arapça Marmelat-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Maydanoz-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bakdunes) Mekik-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Mekuk) Mermer-Türkçe>Arapça Midye-Türkçe>Arapça Milyarder-Fransýzca>Türkçe>Arapça Milyoner-Fransýzca>Türkçe>Arapça Mobilya-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Mumya-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Musiki-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Cevher-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Cevher) Naftalin>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Nankör-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Nakirun) Þiþe-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Neft-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Ney-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Niþadýr-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Nisan-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Niþasta-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Neþaun) Okyanus-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Ortanca-Türkçe>Arapça(Urtansiyye) Ödemek-Türkçe>Arapça(Edde) Paket-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bakit) Palamut-Türkçe>Arapça(Ballutun) Pancar-Türkçe>Arapça (Bencer) Pantolon-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Pabuç-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Papatya-Türkçe>Arapça(Babunacun) Paþa-Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Baþa) Patates-Ýngilizce>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Batates) Patlýcan-Türkçe>Arapça(Badýncan) Pedal-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bedal) Peksimet-Türkçe>Arapça(Baksimat) Pelerin-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Perçin-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Berþam) Pergel-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Berkel) Pervane-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Bervane) Portakal-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Burtukalun) Pudra-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Reçine-Ýtalyanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Ratinecun) Sac-Türkçe>Arapça Salça-Ýtalyanca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Samur-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Sarnýç-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Sýhrýc) Satranç-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Þetranc) Sele-Türkçe>Arapça Servi(Aðaç)-Farsça>Türkçe>Arapça(Servun) Sigara-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Sicara) Siðil-Türkçe>Arapça(Sü’lül) Sinema-Fransýzca>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Sini-Türkçe>Arapça(Sýnýyye) Þah-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Þalgam-Türkçe>Arapça(Þalcam) Þamdan-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Þamadan) Þamfýstýðý-Türkçe>Arapça(Fustuka) Þalvar-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Servalun) Tabur-Türkçe>Arapça Tabure-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Þaklaban-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Þaklabatun-Takla) Tarçýn-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Darsýnýyyun) Taze-Türkçe>Arapça(Tazecun) Tebeþir-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Tabaþir) Tencere-Türkçe>Arapça(Tancara) Teneke-Türkçe>Arapça Topuz-Türkçe>Arapça(Dubbusun) Kese-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Kisun) Tuðra-Türkçe>Arapça Uskumru-Türkçe>Arapça Üstübeç-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Ýsfideç) Üstüpü-Osmanlý Türkçe’si>Arapça(Ustubbetun) Vaþak-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça Vernik-Osmanlý Türkçe’si>Arapça (Verniþ) Vida-Bu kelime bizde yabancý ama Arapça’da Türkçe-Burgu Kiraz-Türkçe>Arapça(Kerezun) Viþne-Türkçe>Arapça(Viþnetün) Yaka-Türkçe>Arapça Yasemin-Osmanlý Türkçe’si>Arapça Yaþmak-Arapça’da Türkçe Bürgü kelimesinden gelen Burguun kelimesi kullanýlýr.Bu Bürgü kelimesi de bizden çok uzaklardaki Afganlar gibi kavimlerce de baþörtüsü anlamýnda kullanýlýr. Hardal-Türkçe>Arapça(Hartal) Süsen(Zambak)-Türkçe>Arapça(Sevsen) Zerzevat-Farsça>Osmanlý Türkçe’si>Arapça
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |