..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > Elif Demiröz




13 Haziran 2005
İstanbul Demek, Sen Demek...  
Aşkı verdi 7 tepeli koca şehir bana...

Elif Demiröz


İstanbul gülüşünde, İstanbul gözlerinde, İstanbul bizi biz eden ne varsa tam içinde!


:CHGI:
Arnavutköy sahilinde yürüyorduk. Saçları rüzgarla dans ediyordu. Bir sürü insan gelip geçiyordu kıyı boyunca uzanan sahil yolundan. Denize bakan banklardan birine oturduk. Gözlerini denize dikti, baktı.

“Aşığım İstanbul’a” dedi…

Eğilip gözlerimi gözlerine diktim :
“Ya bana?” dedim, cevap vermedi sadece alımlı gülümseyişiyle gülümsedi…

Aramızda adeta bir oyun haline gelmiş gibiydi bu. Öyle görünse de benim için bir oyundan çok, can sıkan bir soru işareti, bir kaygı gibiydi.

O gece de Üsküdar’da yürüyor, Kız Kulesi’nin neon lambalarına bakıyorduk. Küçük tekneler geçiyordu birbiri ardınca. İki köprünün kolları sonsuza uzanıyor gibiydi. Bir anlık sessizlik oldu aramızda. Baktım, iri kahve, güzel gözleri takılıp kalmıştı kız kulesinin muhteşem güzelliğine. Nefesini tutmuş görünüyordu.

“Aşığım İstanbul’a” dedi. (her zamanki gibi)
“Ya bana?” dedim bıkkınlıkla ve kocaman bir soru işaretiyle aklımda. Artık bağırarak ağlamak istiyordum. Oysa tebessüm etti. (her zamanki gibi.)

Sohbet etmekten yorgun düştüğümüzde oturduk Kanlıca tepelerinde bir sokağın kaldırımına. Çıktığımız yokuş nefes nefese bırakmıştı bizi. Yanakları al al hala bir şeyler anlatıyordu, gülüyorduk çocuklar gibi. Ve her görüşmemizde biraz daha ben oluyordu içimde ona dair bir şeyler. Zeka pırıltılarının oynaştığı güzel gözleri çok şey anlatıyordu aslında. Heyecanla kurduğu bir cümle yarıda kaldı. İstanbul tam ayaklarımızın altındaydı. Gözleri daldı.

“Aşığım İstanbul’a” dedi…
“Ya bana?”dedim nefes nefese. Oysa gülümsedi yine bembeyaz dişleriyle. O an fark ettim nicedir kıskanır olduğumu yedi tepeli koca şehri.

……..

Bir koca yıl geçti, sahne değişmedi. İstanbul’a aşık güzel gözlü erkek ve şehri ondan deli gibi kıskanan genç bir kız. Bu bir yılda belki yüzlerce diyalog aynı şekilde sonlandı.
“Aşığım İstanbul’aé
“Ya bana?”
“…” Tebessüm.


…......

Sonbahar kendi rüzgarıyla döktüğü yapraklarını yine kendi rüzgarıyla süpürüyordu. Vapurda serin esen rüzgardan dolayı sokulmuştum biraz daha sıcaklığına. Bir Cuma günü öğleden sonra, bir altın gibi parlıyordu güneş denizin mavisi üzerinde. Güneşe inat sonbahar, yerle bir ediyordu ağaçların güzelim yapraklarını. Kadıköy’den Eminönü’ne ilerliyordu vapur denizde salınarak. Alçak sesle bir şarkı mırıldanıyordum. Sevdiğini kaybetmekten korkan bir bestecinin şarkısını… Güzel iri kahve gözlerinde huzurlu tebessümüyle beni dinliyordu. Elleri saçlarımda ceketini üzerime sardı. Sıcaklığı içime işlerken şarkıma devam ettim. Topkapı göründü dümen kırılınca alabildiğine asil. Şarkımı artık dinlemediğinin farkına vardım. Topkapı’dan Beşiktaş’a uzanan koca bir hatta dalıp gitmişti güzel kahve gözler, benim gözlerime dalmak yerine. Öyle aşık, öyle hayran bir dalıp gitmek. Ve benim gözlerimde, öfkenin buğulandırdığı perdeler.

“Aşığım İstanbul’a” dedi…

Hiç cevap vermedim. Nasıl sustuğumu kendim bile anlayamaksızın sustum işte! Oysa tebessüm etti her zamanki alışkanlığıyla… Ve bir an yanıt vermediğimi fark etti, gülümsemesi asil yüzünde durdu. Güzel kahve gözler hayretle gözlerime döndü,
“Merak etmiyor musun ya sana?” dedi… Yine cevap vermedim. Öyle bakmaya devam ettim.
“Öğrenmek istemiyor musun?” dedi. Yanıt vermedim, yine gülümsedi.
“İstanbul demek sen demek güzeller güzel” dedi. (O an elimde bir tuvalim olsa bir de yağlı boyalarım, öyle bir resim çizerdim ki…) “Bu yedi tepeli koca şehir bana seni verdi, aşkı verdi. Sen kendini kıskandın durdun nicedir. İstanbul demek sen demek güzeller güzeli…”

……….

Vapur ağır ağır iskeleye yanaştı. Simitçilerin sesi, sokak çocuklarının seslerine karıştı. Güzeş kahve gözler gözlerimle barıştı, aklımda altı kelimeli bir şarkı takıldı kaldı, ‘İstanbul demek, sen demek güzeller güzeli…’



.Eleştiriler & Yorumlar

:: Fethi zor, fatihi tek...
Gönderen: Ahmet Turkmen / Ankara/Türkiye
20 Şubat 2007
"İstanbul demek, sen demek"... bu kadar net özetlenir bir cümlede yıllarca anlatılamayacak sözler...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İstanbul kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küskündüm Gözlerine İstanbul'un...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sana İthafen...
Bütün Sokaklar Sana Doğru*
Yarım Kalmalı
Geldi...
Buluta Karışan Mektup - 1
Yazı Yazanların Kaderidir Yalnızlık
Buluta Karışan Bir Mektup Daha...
Kangren Gecelerimin Umududur Sevmek
Ben Sevdim Seni...
Aynalara Bakmaya Utanacaksın...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Pencerenin Arkasından Bakmak... [Şiir]
Ay Terk Etmezdi Geceyi [Şiir]
Mor Bir Aleve Dönüyordu Düşler [Şiir]
Evrim [Şiir]
Yelkovan, Akrep ve Kelebek [Şiir]
Geceden Bir Şiir [Şiir]
Hüzzam Bir Aldatmanın Nihavend Vedası [Öykü]


Elif Demiröz kimdir?

Uyku tutmayan bir gece, yıldızlarla dertleşirken fark ettim yazmaya ne kadar özlemli olduğumu. . . Ve o gün bugündür, en yakın arkadaşlarım oldular gökyüzünün rengarenk, ışıltılı incileri. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi Ersöz, Edip Cansever


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Elif Demiröz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.