Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
-Pis serseri! Polise şikayet edenler, bir yerde fazlaca kaldığımda beni linç etmek üzere toplanıp gelenler, bir anlık dalgınlığımdan faydalanarak elimdeki şişeye işemeye kalkışan veletler... Ah, hiçbiri anımsamaz geçmişi! Kolaya küfretmek basittir, bir tür toplumsal günah çıkarma gibi yaparlar bunu: Cidden karşı olarak değil, ruhlarını rahatlatmayı umarak yaparlar. Yasaklanana dek sigara için de aynısını yaptılar. Ve yasaklamayı başardıktan sonra da bu huylarından vazgeçmediler. Dünyayı kasıp kavuran açlık ve yoksulluk, dinmek bilmeyen savaşlar, çocuk ölümleri, mobil telefonlarla gelen kanser, gezegeni kapsayan kuraklık ve benzeri konularda sustular, sustular; ve rahatsızlık son raddeye geldiğinde bunun acısını çıkaracak mecralar aradılar. Önce yardım dernekleri kurdular. Sonra dernek binalarında pinekleyip kumar oynamanın geçici bir rahatlık verdiğini fark ederek amaçlarını unuttular. Elbette bu geçici durum çok kısa sürdü. Sonra sağlık adına çalışmaya başladılar. Ozon tabakası delinirken onlar omega6 içeren margarinlere koştular. Nasıl da coşkulu bir koşuydu bu! Temiz su bulunamadığı için her üç saniyede bir çocuk yaşamını yitirirken onlar gözlerini sigara içenlere diktiler. Sigara düşmanlığı kolay ve zahmetsizdi. Zaten herkes sigaranın zararını bildiği için kimse çıkıp da, "Size ne bundan? Daha önemli sıkıntılarımız var!" deme duyarsızlığını gösteremiyordu. Sonra terör geldi. Yeni Roma İmparatoru egemenliğini ilan ettiğinde bu sayın dostlar televizyonlarını ve bilgisayarlarını ve radyolarını kapattılar. Gazete abonelikleri hiç olmadığı kadar azaldı. Artık süreli yayınlar basılmıyordu. Nadiren basılanlar da savaş ortamında yatırımımızı nereye yönlendirmemiz gerektiğini anlatan ekonomi dergileriydi. (Ne zaman bu dergilerden birini görsem aklıma o eski deyiş gelirdi: Kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş.) İşte tam da o yıllarda Kola yasaklandı. İnsanlar aynı şirketin ürettiği gazozları hala kapışıyorlar ama Kola'nın adını anmaya tahammül bile gösteremiyorlar. Bir çok dernek türedi. Köpük Avcıları ve Gastritle Savaş Derneği şu an aklıma gelenler... Bu dernekleri kimler kurdurdu, gerçek amaçları neydi bilemiyorum; ama görünürdeki amaçların sahte olduğunu düşünmek için yeterince sebebim vardı. Lüks dernek binaları, diğer sosyal tesisler, banka hesapları, pahalı reklam kampanyaları, falan filan... Bunlardan bahsetmekten sıkılmıştım. Kaçtım. Ama kopamadım. Hala bu pis kentte sürünüyorum. İşten atılalı yıllar oldu. Dilenerek bir somun ekmek parası bulduğumda mutlu oluyorum. İnsanlara şiirler okuyorum ve Kola paramı çıkarıyorum. Kaçak Kola bulmak gittikçe zorlaşıyor; ama bunun ticaretini yapan saygın iş adamlarımız yaşamaya devam ettikleri sürece bir şekilde içeceğimi bulacağım. İlk yudumu aldığımda ağzımdan başlayan uyuşmanın tadını çıkaracak ve ekşiyen midem sayesinde tatlı rüyalar alemine sızacağım. İşte böyle. Mutlu sayılırım, anlattığım tuhaf tepkileri saymazsak. Gerçekten tuhaf, çünkü düne kadar bu insanlar da ayıla bayıla Kola içiyorlardı. Sonra, nasıl oldu bilmiyorum ama, -sanırım Asitli Fırtına kitabı çıktıktan sonraydı- birden herkes bu güzelim içeceğe düşman kesildi. Dün "Ya İç Ya Terket!" sloganlarını atanlar bugün Kola düşmanlığında ön safları kimseye kaptırmaz oldular. Daha da tuhafı aynı sloganı hala kullanmaları. Bugün bu sloganı Ayran için kullanıyorlar elbette ve dünü unutmuş gözüküyorlar. Ve kendilerinden olmayan herkesi kötülemek için ortak bir tabirleri var artık: Kolacı. Hala "Soğuk İçiniz" ya da "Hayatın Tadı" tişörtleriyle dolaşıyorlar ve -aynaya bakmaya tenezzül bile etmeden- tartıştıkları insanlara "Kolacı!" diye bağırıyorlar. Umurumda bile değil, ne derlerse desinler! Tüm bu curcunanın orta yerinde, ben, kesekağıdına sarılı şişemden bir yudum daha alabiliyorsam ne mutlu bana. Gerisi hikaye...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Anıl Gökpek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |