Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Ne zaman seni düşünsem; yanık mektup kokusu siner ellerime. Uzağıma düşmüş bir sevda yankılanır tenimde, gökyüzü tunç, yeryüzü mermer vursam kendimi kahırlara, ses vermez taş duvar olur dilin… kanayan ta şuramda. Ne zaman seni düşünsem; güneşli günlerin hasreti gibi ılık bir buğu çöreklenir gözlerime, kırkikindi yağmurlarıyla başlar hüzün hasadı… Tutup bir şiire yatırasım gelir yüreğimi uzun susarak eylül sabahlarında, demlensin diye sevdanın renginde, kokusunda, kederinde… Ne zaman seni düşünsem; bir kız çocuğunun direnciyle, tutsak edilmiş hayatların öyküsüne katarım ellerimi, biraz ben olurum-biraz sen… Yağmalanmış bir türkünün ortasında bir şehre tutunur, yeniden yazarım bütün şiirlerin vuslatsız sonlarını… Ne zaman seni düşünsem; susan bir türkü olur gözlerim, geceyi ağır ışıltısıyla ikiye bölen hançer gibi keskin izler bırakır hüznüm göğün titrek mavisinde. Çocukluğumun sokaklarından tozlu bir anı düşer aklıma, dile gelmemiş bir sevdanın, yürekle bakması gibi bakarız birbirimize, dokunamayız… Ne zaman seni düşünsem; boğazıma düğümlenen bir düş olur adın, yutkunamam… “eski bir gemi gibi bakarım sulara” sapsarı bir gülüş olur her dalga, kendi ayazlarımda üşürüm… Bir gün gelseydin bana; bildiğim herşeyi unutur, gerekçesine seni yazardım ömrümün… -II- * Uzun kış gecelerinde üstünde kestane patlattığımız eski sobanın etrafında bir kedi yavrusu oynar ip yumağıyla. Okuduğum romanın kahramanları birer birer odama girer. Arsız bir sarmaşık tırmanır pencereme. Radyoda başlamadan caz saati, odalardan gün çekilirken kuytulara, son akşam çayları yudumlanır. Mahallenin çocukları top oynar sokakta gürültüyle… Uzaklarda bir türkü söylenir; “allı turnam bizim ile varırsan…” Ben yine, seni düşünürken yakalanırım, ansızın bastıran yaz yağmurlarına… * Ne zaman seni düşünsem; usuldan bir şiir başlar gökyüzünden, dökülür ağır ağır saçlarıma. Tepeden tırnağa mısraya batarım, tepeden tırnağa aşka. Yokluğun; ağır-aksak adımlarıyla yelkovanların, bitmeyen bir yürüyüş olur akşamlarımda… Yokluğun; şarap rengi akşamlar olur ufuklarımda… Kendimi, dipsiz uçurumlara- yüreğine atarım. Kanatırım. Ne zaman seni düşünsem; bahçemde kızıl güllerden bir yangın olur hayalin. O uzak duruşun, o belli belirsiz acı gülümseme dudaklarında, gözlerinde o hain pırıltı… Bir bir dökülüp avuçlarıma kanayan bir ırmak olur göğsümün yatağında. Ne çıkar başka gönüllerin sultanıysan…. İnandığım herşey yerle yeksân, bildiğim herşey koca bir yalan. Dilim, süslü sözcüklerin kofluğunda tutuk bir şiirdir kendini haykıramayan. Vakitsiz göç yollarına düşen o beyaz kuşlar, birer yaralı kanattır, güz rengi gözlerimde acıyı damıtan… Ne zaman seni düşünsem; ellerinin karanfil kokusu siner yazdığım mektuplara. Koskoca bir şehir gülümser. İçimde kırlangıç fırtınası, sokağımda baştan sona keder… Nafile… Tenimde eskiyor vurgun yemiş bir aşkın hatırası. Yorgunum Susuyorum… Gelseydin bana bir tek gün; bildiğim herşeyi unutur, gerekçesine seni yazardım ömrümün…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülcihan Atalay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |