Fýrtýnalar insanýn denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
Kalfa, önündeki hurda kutusundan yuvarlaklýðý bozulmuþ, ezilip büzülmüþ, matlaþmýþ bir yüzük aldý. Eritme potasýna atmak üzereyken durakladý. Olaðanüstü iþçiliðiyle bir sanat harikasý denebilecek yüzüðü iki parmaðýnýn arasýnda bir müddet evirip çevirerek inceledi. “Yazýk yaa! Vallahi yazýk” diye mýrýldandý. Yüzüðü potaya atýp eritmeye içi elvermiyordu. Ustasý durumu fark edince, “Önemli olan hünerdir. Sen kendi eserini iþle delikanlý. O güzellikten de ilham al” dedi. Usta mesleðinde kaþarlanmýþtý tabii. Hurda kutusunda gelen hiçbir parçaya acýmaz, potaya atar, köpükler çýkararak erimesine bakmazdý bile. “Ama usta þu güzelliðe baksana yaa!” dedi kalfa sýzlanarak; “Yazýk deðil mi þimdi buna?” . Usta elindeki iþi býraktý. Hafifçe kalfasýna dönerek “Evlat. Bu sanatta ustalarýn becerileri, her zaman sahip olduklarýndan daha fazla alkýþlanmýþtýr. Çok güzel de olsa eski bir yüzüðü göstererek takdir toplayamazsýn. Nihayetinde o senin eserin deðildir. Belki sadece kadir kýymet bildiðin ve eritmeyip sakladýðýn için kutlarlar seni. Bir de sanatýný ifa ederken nerelerden ilham aldýðýnýn bir göstergesi olur o kadar. Baksana elindeki parçaya. En baþta kullananlar bilmemiþ kýymetini. Hiç acýmadan Altýn’ý çizmiþler” Kuyum imalathanesinden üçyüz metre uzaktaki okulun bahçesinde, banka oturmuþ kitap okuyan kýzýn yüzünde kuyumcu kalfalarýnýnki gibi ciddi bir ifade vardý. Ne zaman yüzünde bir tebessüm belirse elindeki kalem ile satýrlarýn altýný çiziyor, gözleri ayný satýrlarýn üzerinde bir süre daha gidip geliyor, sonra yeniden eski ciddiyetine bürünerek okumaya devam ediyordu. O sýrada bahçe nöbetinde olan resim öðretmeni, bir süredir izlediði kýzýn yanýna yavaþ adýmlarla yaklaþtý. “Altýný çizmeden oku” dedi öðretmen. Kýz sesin geldiði yöne baktý. Yüzüne vuran güneþ nedeniyle gözlerini kýstýðý için çehresinde gülümsemeye benzer bir ifade oluþmuþtu. Öðretmenini görünce, ifadesi kolaylýkla gülümsemeye dönüþtü. “Neden hocam?” . Öðretmen de banka oturdu. Hafifçe kýza doðru dönerek; “Öncelikle kitaba yazýk. Daha defalarca okunmalý deðil mi? Altýný çizmezsen senden sonra okuyanlarý da yönlendirmemiþ olursun. Belki onlar altý çizilmemiþ bir kitabý okuduklarýnda senin bulduklarýndan daha baþka güzel sözler bulacaklardýr; ama bu kitabý okurlarsa ister istemez altý çizili yerlere yoðunlaþacaklardýr” .Kýz hayýflanarak; “Ama altýný çizmezsem unutuyorum hocam” dedi. Öðretmen gülerek; “Hayýr unutmuyorsun” dedi; “Sadece kelimesi kelimesine hatýrlamýyorsun o kadar. Konuyla ilgili konuþman veya yazman gerektiðinde söz olarak deðil ama anlam olarak hepsini hatýrlarsýn aslýnda. Hatýrladýðýný fark etmezsin, o kadar. Yeni sözcükler ve cümle yapýlarýyla yepyeni bir söz olarak çýkar aðzýndan veya kaleminden. Aynen hatýrlamadýðýn için bu yaptýðýn alýntý deðil, tamamen sana ait yeni bir þey olur. Unutma ki insanýn bilinç altý muhteþem bir depodur. O depoda hiçbir þey kaybolmaz. Biçimiyle deðil eriyik olarak saklanýr. Sadece anlam olarak yani. Söylediðin veya yazdýðýn þey, esinlendiðin sözle ayný güzellikte olmayabilir ama sonuçta senindir o söz. Yazmada veya söz söylemede ustalaþtýkça ifadelerine güzellik de katabilirsin zamanla. Önemli olan da bu ustalýðý geliþtirebilmektir. Ýnsan beyni, sayfa sayýsý sýnýrlý bir deftere benzer. Ezber, bir cümlelik yazýnýn fotoðrafýný çekip defterine yapýþtýrman gibidir. Çok yer kaplar. Bilinç altýnda sakladýðýn anlamlar ise sayfanýn kenarýna aldýðýn küçük notlara benzer. Deðerli olan da anlamdýr. Biçim, geriden gelir. Çoðu insan tartýþýrken bol miktarda alýntý yapar. Bu, çoðu zaman ustalarý þahit göstermek veya ne kadar çok okuduðunu ispatlamak amacýyla yapýlýr. Ýki cümlelik bir alýntýnýn bir yerden mi duyulduðunu veya bir ‘özlü sözler derlemesi’nden mi alýndýðýný bilemezsin. Alýntý, sözün geçtiði kitabýn tamamýnýn okunduðunun göstergesi deðildir” “Bencileyin bir garibin söylediðini kim ciddiye alýr?” “Söz doðru ve güzelse herkes ciddiye alýr. Ýfade yeteneðini geliþtirmeye çalýþman daha yararlý olacaktýr. Sadece yazma ve konuþmayla da ilgili deðil bu. Derslerinde bile yararýný görüsün. Beyninin arsasýna depo deðil, fabrika inþa et. Çünkü arsanýn alaný belli ve deponun kapasitesi sýnýrlýdýr. Fabrika ise sürekli hammadde desteðiyle sýnýrsýz üretim yapabilir. Türkiye’deki tüm depolarýn alaný, tüm fabrikalarýn toplam alanýndan kat kat fazladýr. Öyle olmak zorundadýr zaten deðil mi?” “Ýfade yeteneði nasýl geliþir ki?” “En iyi yöntem yazmaktýr. Herhangi bir konuda bir paragraf yaz. Her gün bu yazdýðýný okuyarak beðenmediðin yerleri deðiþtir. En iyiyi bulana kadar… Heykeltýraþlar mermer bir heykel yapmadan önce kilden modelini yaparlar. Mükemmeli yakalayana kadar istedikleri gibi deðiþtirebilmek için. Alýntýlarla süslenmiþ bir anlatým resimdeki kolaj çalýþmasý gibidir Ýyi çalýþýlmýþ özgün bir eser her zaman, ustalarýn eserlerini kesip yapýþtýrarak elde edilmiþ bir kolajdan veya bir röprodüksiyondan daha deðerlidir. Ast olan malzemeyi ve tekniði iyi kullanabilmektir.” “Ama usta yazarlar da alýntý yapýyorlar zaman zaman. Mesela epigraflar var” “Alýntý hiç yapýlmaz demiyorum caným. Hadi altýný çizerek okudun diyelim. Eðer bir kitapta sadece alýntýlarýn altýný çizdiysen o yazar, iyi bir yazar deðil iyi bir okurdur bence. Ama kitap çizikten geçilmiyorsa o zaman yazarýn eli öpülür iþte. Unutma ki özlü sözleri söyleyenler bu sözleri okuduklarý þeyler üzerine düþünerek yaratmýþlardýr. Yani derin anlamlarý olan güzel sözler okumayla deðil, düþünmeyle elde edilir. Okuma, sadece ilham verici olmalýdýr. Fakat anlattýklarýmý yanlýþ anlamamalýsýn. Burada katý bilgiden bahsetmiyorum. Katý bilgi, mesela divan edebiyatýndaki aruz kalýplarýný bilmek ve bir beytin aruz kalýbýný çýkarabilmek gibi insanýn tek baþýna düþünerek elde etmesinin zor veya imkânsýz olduðu þeylerdir. Demin söylediklerim ise tamamen felsefi yapýlarla ilgiliydi. Fikir sahibi olmak ve yeni fikirler üretebilmek yani” Öðretmen, zilin sesiyle ayaða kalktý. Kýza iyi günler dileyerek okul binasýna doðru yürümeye baþladý. Üç adým sonra durup yeniden kýza dönerek “Gerçek kültür bir altýn madenidir; kuyumcu dükkâný deðil…” dedi ve gitti.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Faik Murat Müftüler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |