Düþmekten yükselme doðar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Onun varlýðýnýn tek göstergesi bu, anlam içeriyorum diyen bu anlamsýzlýk yýðýný. Amblemsi, so- yut, karanlýk iþaretler, bu þekilsiz þekiller yýðýný. Üst üste dizilmiþ, atýlmýþ, býrakýlmýþ veya duvarlara asýlmýþ, yapýþtýrýlmýþ, tutunmuþ, tutturulmuþ, daðýnýklýðý toplanmýþ, aslýnda bütün toplanýlmýþlýðý daðýlmýþ, bu anlamsýz anlamlar yýðýný. Tablolara, kitap raflarýna, gardoraplara, aynalara, pencere kenarlýklarýna benzeyen eþyalardan oluþan bir yýðýn, tanýdýk ve gördük eþyalardan bir yýðýn ama hiç görmediðimiz ve tanýmadýðýmýz bir yýðýn. Daðýnýk,anlaþýlmaz ama ayný zamanda derli toplu ve anlaþýlýr þekiller içeren þekilsiz bir yýðýn. Ýçimizdeki bu yýðýn, belleðimiz. Geçmiþ zaman ölmüyor, o sadece saklanmakta içimizdeki kara kutusunda... Hiç organize edilmemiþ bir durum. Her þeklin kendine ait rengini içinde kaybettiði bu karanlýk yýðýn. Seslerin küflendiði, düþüncele- rin nem tuttuðu bu organik maðara, bu dipsiz uçurum, bu sahipsiz þato, bu ölüsüz mezarlýk. Gölgesine gotik bir atmosfer yükleyen bu heyula, adýmlarý aðýr, sessizliði korkutucu, geliþi esra- rengiz, varlýðý çekici, bu sureti tanýdýk ama hiç görmediðimiz yabancý kimse, yabancý yer. Bu bizsiz benlik, bu sonsuz yersizlik. Cesaretine korku yetiþtiremediðimiz bu içsel derinlik. Ýçimizdeki çürümüþlük, iþte bu belleðimiz. Çoðalýyor solucanlar parçalandýkça, çoðalýyor düþüncelerimiz kendi kendine ana topraðýnda. Çok eski þarap sandýklarý, kýrýk masa bacaklarý, daðýlmýþ sandalyeler, paslý kurna baþlýklarý, küf- lü çatal, býçak, kaþýklar ve daha bir sürü kaybolmuþ, kullanýlmaz eþyalar. Sahibini bekleyen bir yýðýn. Anlamsýzlýðýn anlamýnýn saklandýðý kovuk. Tutunulmaz boþluk. Belleðin kara kutusu. Her biri tekbaþýna bir renk taþýrken, birarada sadece siyah olan bir sürü eþya. Yaldýzý dökülmüþ aynalar, sokak levhalarý, kapý kolluklarý, merdiven basamaklarý, mermer top- lar, zarflar, at baþlýklarý, demir gülleler, herbiri birarada yeni bir þekil alan bir sürü eþya artýðý. Herbiri renksiz, sadece siyah. Siyahý bir renk saymýyorum, renk yaþamýn esansýdýr. Bu siyah yýðýn yaþamýyor, yaþamsýz ama ölü de diyemiyorum, ölü deðil ama yaþamýyor. Siyah bir kutunun içinde hepsi. Ýçinde ölü olmayan bir tabut gibi boþ herþey. Siyah bir kutunun içinde bütün bu eþyalar, öylece duruyorlar ve belki de bekliyorlar, bir ölüyü bekliyorlar, içlerine alacaklarý ruhu bekliyorlar. Bellek hali bu, cansýz ama ölü deðil, yaþamsýz deðil, ruhlarý ölmemiþ bir eþya yýðýný bütün yaþanmýþlýk. Kiþinin belleði, hayatýn belleði, insanlýðýn belleði. Hepsi birarada ve bir kara kutuda. Siyah bir yýðýn benim kendi belleðim, ayný baþkalarýnýn kendi belleðini algýladýðý gibi bir yýðýn. Hayat gerçeðinin, geçmiþliðinin algýlanýþ þekli hep ayný. Yaþamýn sýrrýna erme þekli karanlýk. Sarmaþýklarýn yediði, yok ettiði bir sütunun varlýðýna varmak, babillon kulelerinin taþlarýný kum yýðýnlarýnda arayýp bulmaktýr bu karanlýk. Sahipsiz bir yýðýn. Zamanýn mimarlýðýna tanýk olmayý bekliyor, inþasýna baþlanýp gerçek þeklini görmeyi bekleyen kurulmamýþ bir evren bu siyah yýðýn. Külçeleþmiþ haliyle dans etmeyi bekleyen bu katý, soðuk demir kütlesi. Bu kara dað. Bu soyut ülke bir kaþif bekliyor, ne zaman çýkacaðýz yolculuða? Zaman, yitirdiðimizi sandýðýmýz anda karþýmýza çýkan bir orospudur, o herkese bir tarih yazar. O herkesle ayný þekilde yatar, önce belleðini karartýr ve sonra üzerinden yaþamýn esansýný çalar. Bir rengin yoktur artýk tekbaþýna ve katýlýrsýn bu karanlýk yýðýna. Kullanýlmayan bir musluk kadar olur anlamýn. O musluða can veren, yaþam katan, ondan akan suydu zamanýnda ve þimdi su yok diye ölü o musluk. Zaman seni içine alan tabut, zaman çaðýrýyor seni yine, gir içine ve öl. Yaþamak istiyorsan, duyma zamanýn bu çaðrýsýný, yaþam esansýný çaldýrma, eþyalaþma sakýn. Bellek dýþýnda býrak ruhunu, zaman onu içine alamadýkça çýldýracak ölümsüzlüðüne. Kokunu, rengini ve ruhunu bu kara kutuda bulduðun gün öldüðün gündür. Yaþam belleðinin kara kutusunun dýþýnda heryerde...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Murat Kayali, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |