Kitabının bir kopyasını gönderdiğin için sağol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceğim. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
- Evet.... Şu anda yanımızda bir kardeşimiz var. Selamınaleyküm! Adın ne bakalım senin? - Aleykümüselam! Adım MÜCAHİDDİN MECZUBOĞLU... - Kaç yaşındasın? - Dokuz. Elhamdülillah... - Söyle bakalım mücahiddin, akşam yatarken dua ediyor musun? - Evet. Hem de kendi duamı... - Öyle mi? Afferim sana! Bir çocuğun kendi tertemiz kalbi ile yazdığı dua çok daha hayırlıdır. Okur musun duanı? Diğ-ger kardeşlerin de faidelensin, emsal teşkil etsin. - Tabi. Bismillahirrahmanirrahim... ALLAHIM; Bizi bu geçici dünya hayatında koru. İnananların acı çekmesini durdur! Gevurların bombalarının kendi başlarında patlamasını diliyorum senden... ALLAHIM: Bu hayat geçici ve öteki hayata hazırlanırken yardımını esirgeme! Bu dünya kıyamet sırasında yokolurken, ruhlarımızı cennete güven içinde kabul et! Yalvarırım... AMİN! *** Sunucunun gözleri dolarken, evlerinde TV başındaki gönül gözü açık insanlar da, buğulanmış gözlerle erkandaki çocuk hakkında iyi şeyler söylüyorlardı. Bildiğiniz gibi televizyon yayınları, uydular ve büyük çanak antenler (vericiler) vasıtasıyla yapılır. Bu yayınlar, dünyada; ister global yayıncılık, ister kamu yayıncılığı, isterse bölgesel yayın şeklinde adlandırılsın aslında hepsi "EVRENSEL YAYINCILIK" kategorisine girer. Çünkü tüm bu yayınlar aynı zamanda uzaya da gönderilir. Daha soğrusu sızar. Kullanılan teknoloji ve onu kullanış biçimimizin bir sonucudur bu durum... Uzaya kaçan bu radyo dalgaları - ki adı "radyo dalgası" olsa da aslında TV yayınları da bu sınıfa dahildir- ışık hızında ve rastgele rotalarda seyahat ederler. Dünyadaki ilk radyo yayını ve Hitler'in canlı yayınlanan 1936 Berlin Olimpiyatları açılış konuşması şu anda olağanüstü mesafeler katetmiştir. Aslen bizler de S.E.T.İ. (Searching for Extra Terrestrial İntelligence) programı ve Arecibo radyo teleskobu gibi teleskoplarla, uzaydan bize ulaşabilecek zeki canlı medeniyeti kaynaklı radyo sinyallerini arıyoruz. Ve böyle bir arayışta olanların sadece biz olmayabileceğimiz ihtimali de oldukça yüksek... UYARI: Birazdan okuyacağınız konuşmalar, bilinmeyen bir uzaylı dilinden Türkçe'ye çevrilmiştir. Yazar, doğacak çeviri hatalarından sorumlu tutulamaz. Uzak bir gezegendeki radyo sinyali araştırma merkezinde… - Efendim! Yeni bir sinyal yakaladık. Sanırım yine başardık. Muhtemelen bir konuşma... - Ne!? - Evet efendim! Bize en uzak radyo tarama istasyonundan, Avcı Ana Kolundan, geldi bu veriler... - Hmmm... Peki kaynağı espit edebildik mi? Yakın mı? - Gezegenimize uzak ama radyo tarama istasyonuna yakın. Eskiden olsaydı, mesafe nedeniyle, sinyal bize ulaştığında kaynak gezegen veya medeniyet çoktan yokolmuş olabilirdi. Ama bu yeni sistem sayesinde yakaladığımız sinyaller Galaksinin dört bir yanındaki istasyonlardan ana merkezimize neredeyse saniyeler içinde ulaşıyor. Yani bu yeni mesaj gerçekten de YENİ! - Tamam anladık... Harcadığımız paraya değdi. Şimdi sakin ol! Demek bir konuşma yakaladık. Çözebildiniz mi? - Verileri D.İ.L.D.O.'ya (1) yükledik.Yakında çözecektir. - Bu bilgi, tam gizlilik protokolü ile korunacak, unutma! Kimse bilmemeli... Geçen sefereki hatayı tekrarlamayacağız. Hatırlıyorsun değil mi? Son iletişim kurduğumuz medeniyete olanları... - Haklısınız, elbette efendim. ÇÖPOLYALILAR'ı unutmak mümkün mü? Bizle iletişime geçtiklerine pişman etmiştik onları. Çöpleri kutsal sayıyorlardı ve varlıkları duyulunca, diğer medeniyetler zavallı gezegeni çöp kovasına çevirmişlerdi. Bi de utanmadan "Biz dinlerine saygı olarak, hediye ve adak babında gönderdik o çöpleri!" diye dalga geçmişlerdi. - Evet ama bu sadece hikâyenin bir kısmı... Sonunu bilen azdır. Tek suçları, enerji ihtiyaçlarını çöpten kaynaklanan METAN kullanarak sağlamalarıydı. Bu nedenle çöpe kutsal bir anlam vermişlerdi. Sonunda diğer gezegenlerin yolladıklarıyla birlikte öyle çok çöp ve metan gazı birikti ki Liderleri SOYGAZ her türden ateş yakma faaliyetini yasakladı, global bir havaya uçmayı engellemek için. Ama bu kararı meclisten büyük tartışmalar ardından ve büyük zorluklarla geçirdikten sonra kutlamak için METEUS marka PURO'sunu yakınca tüm gezegen inflak etti. O puroyu ona ben hediye etmiştim. - Oh... Öyle mi oldu? Üzüldüm. Ama yokoluşlarının nedeni "meteor çarpması" olarak açıklanmıştı halka... - Onu, ödeneğimiz kesilmesin diye biz uydurduk. Medeniyetlerle iletişime geçmenin tehlikeli olduğunu ve yapmamamız gerektiğini söyleyen mualiflere malzeme veremezdik. Bu tüm projenin sonu olurdu. Neyse... İşimize dönelim. Mesajın deşifre işlemi nasıl gidiyor? - Genel bir arşiv taraması başlattık efendim. Eski teknoloji ile kaydettiğimiz ve kaynağı, eski mi yeni mi olduğu bilinmeyen sinyaller arasında, bu gezegenden başka ses-görüntü kaydı var mı kontrol ediliyor. Ayrıca bizzat gezegen ile ilgili neler bildiğimiz konusunda çalışılıyor. Böylece bu bilgiler sayesinde çeviriyi daha hızlı ve sağlıklı yapabileceğiz. G.O.O.G.L.E.'a(2) girdik, G.O.L.G.İ.(3) aygıtını kullandık ve birkaç kişiyi G.U.L.A.G merkezine(4) gönderdik bilgi için... - Gulag'a mı yolladınız? Ne yaptılar ki? - Nasıl efendim? Anlamadım... - Pardon! Bir an aklım karıştı. Gulag'ın kötü bir anlamı varmış gibi bir hisse kapıldım.... Tamam, siz devam edin. Ben Araştırma Konseyi Başkanı'na olup biten hakkında rapor vereceğim. Gelişmelerden haberdar edin. - Emredersiniz! - "Emre" mi derim? - Efendim? - Yok... Yok bişey... Bir saat sonra Konsey Başkanı'nın odasının kapısı çalar... - Gir! - Başkanım, çeviri işlemi tamamlandı. - Güzeel... İyi iş başardınız. Bakalım yeni komşularımız bize ne demiş. Beş dakika içinde herkesi büyük toplantı salonunda görmek istiyorum. Tabii projede çalışan herkesi... Bu nadir ana tanık olsunlar ve onca zamanın, emeğin, paranın boşa gitmediğini görsünler. Ayarlamaları yapın. Gizlilik için gereken önlemleri de alın. Bu bilgi en azından bir süre gizli kalacak. Salonda, projeyle direkt bir bağlantısı olmayan ve neler olduğunu zaten bilmeyen kimse olmasın. Büyük toplantı odasında... - Bu önemli anda, bu önemli açıklamaya yapmamı isteyen Başkan 784632'ye (5) teşekkür ederek başlamak istiyorum. Tüm tepkilere karşın bu projeye ve bize desteğini esirgemediğiniz için size minnettarız. - Sadede gel! - Peki başkanım... Bugün erken saatlerde merkeze ulaşan sinyallerin deşifresi tamamlandı. Mesajın geldiği gezegen hakkındaki az miktarda bilginin derlenmesi, eski mesajların dikkatlice araştırırlması ve gelmiş geçmiş en başarılı dil analiz makinedi D.İ.L.D.O sayesinde elimizde bu görüntüler ve ona eşlik eden konuşmanın çevirisi var. Görüntü yaklaşın 45 saniye sürüyor. Bir metre boyundaki "insan" denen yaratığın söz konusu mesajı okumasını gösteriyor. Peki bu noktaya nasıl geldik? Biraz da bundan bahsedelim. Çeviri, işin en zorlu kısmıydı. Küçük bazı hatalar olabilir. Çünkü sözkonusu gezegende nedense birden fazla, belki onlarca farklı dil kullanılıyor ve bu diller ortak bazı kelimeler sahip. Kimisi anlamca da ortakken bazıları sadece yazım olarak benziyor. Uyguladığımız yöntem hakkında bilgi vermek gerekirse; Öncelikle yarattığımız sinyal veri tabanındaki araştırma sonunda dilleri hakkında bazı örneklere rastladık. Bunlar yıllar evvel gönderilmiş başka ve çogunlukla konuşmadan ibaret mesajlardı. Bunların muhtemelen kendi içlerindeki haberleşme olduğunu düşünüyoruz. Sonuçta mantık ve dilbilgisel açıdan en muhtemel kelimeleri yine sentaks açısından en uygun biçimde birleştirdik. Ortaya çıkan metin ise şaşırtıcıydı. Bir "merhaba" dan ziyade bir elveda, bir vasiyet, bir yardım çığlığı karışımı idi. İsterseniz görüntüleri ve sesi başlatalım. Ben, arada gereken açıklamaları yapacağım. *** Alloha! [Bunun bir tür "merhaba" olduğunu tespit ettik. Küçük farklar ile neredeyse tüm dillerde var] Gezegenimiz bizi koruyamıyor. [Gezegenlerine "dünya" diyorlar ama biz daha iyi anlaşılsın diye çeviride "gezegen" kavramını kullandık] GEVUR bombalarıyla patlatın, kendimiz istiyoruz sizden... [Bu kısmı oldukça zordu. Özellikle "gevur" un ne olduğunu anlayamadık. Sonra bunun bir kısaltma olabileceği aklımıza geldi. GE-VUR yani "Gezegen Vurucu" Bombalar...] Alloha! [İkinci kez neden merhaba dediğini pek anlamadık. Kültürel bir şey olsa gerek] Hayattan vazgeçtik ve ötenaziye hazırız yardımınızı esirgemeyin! [Esas isteklerini burada açıklıyorlar en basit şekilde] Bu gezegenin kızarmasıyla ruhlarımızın elbette yokolacağını kabul ediyoruz ve size güveniyoruz. Yalvarırız... [Görülüyor ki ya bizden haberdarlar ve mesajı bilerek bize gönderdiler ya da mesajı her kim alırsa alsın aynı şeyi anlaması için kesin konuşmuşlar] ACİL! *** - Böylece mesajın sonuna geldik. Belli ki bu gezegendeki zeki yaşam sahibi canlılar çok kötü durumda ve yaşamaktan vazgeçmişler. Bizden "global ötenazi" konusunda yardım talebediyorlar. Sorunları ne tam olarak bilmiyoruz. Belki durdurulamaz bir salgın hastalık... Belki de 3 yıl önce Donneria gezegenindeki gibi kendi güneşleri tarafından kızartılmaya başlamışlardır ve uzay gemisi teknolojileri gezegeni terketmeye yetmiyordur. Muhtemelen asla öğrenemeyeceğiz. Onlar için yapabileceğimiz tek şey isteklerini yerine getirip acılarını dindirmek. Şurası açık ki bunu kendileri yapamıyorlar. İnançları ya da yetersiz teknolojileri veya zamanlarının olmaması olabilir nedeni... Eğer yardım taleplerini kabul edersek onlara yakın, müttefik gezegenlerden yardım alabiliriz. Eminim bizim için (tabi zavallı "insanlar" için de) birkaç füze gönderebilirler. Biz yapamayız çünkü çok uzağız. Yolladığımız füzeler oraya varana dek binlerce yıl geçer. Ama hızlı iletişim kaabiliyetimiz sayesinde bunu, onların yakınındaki bir dost gezegene yaptırabiliriz. Birkaç dakika önce yani açıklamaya başlamadan önce yaptığımız küçük bir araştırma ile "Dünya" denen gezegenin yakınında, bizi reddetmeyecek ve gezegen yok edecek kadar güçlü silahlara sahip TRİGERER (6) adındaki medeniyeti belirledik. Yani geriye yapılacak tek şey kaldı. Son kararı birlikte vermeliyiz sanırım. Sayın başkan 784632'de proje ile ilgili önemli kararları demokratik yöntemlerle almamızı destekleyecektir sanırım. Sayın başkan? - Tabi... Açıkçası şu an çok şaşkınım ve şok olmuş durumdayım. O zavallılara, insanlara yardım etmeliyiz sanırım... Ama projede çalışanların çoğunluğu ne diyor onu da görelim... Evet millet, sizce ne yapmalıyız? *** Bir hafta sonra TRİGERER gezegeni ile yapılan bir iletişim kaydı... - Sayın başkan 784632! İstediğiniz gibi füzeler hazırlandı. Göndermemizi istediğinizden emin misiniz? - Evet. Böyle bir yardım çığlığını duymazlıktan gelemeyiz. - O halde... 5... 4... 3... 2... 1… Sonuç; Çinlilerin bir sözü vardır: "Ne dilediğine dikkat et, gerçek olabilir!" Bu, Evren'de dikkat edilmesi gereken şeylere güzel bir örnektir. Aynen çeviri yaparken, radyo sinyali gönderirken ve DUA ederken dikkat edilmesi gerektiği gibi... Dipnotlar: (1) D.İ.L.D.O: Dijital İntegralik Lisan Deşifre Otomatörü (2) G.O.O.G.L.E: Galaktik Ortaklık Organizasyonu Gezegen Liste ve Envanteri (3) G.O.L.G.İ aygıtı: Gelişmiş Organizmalar ve Listelenmiş Gezegenler İndeksi (4) G.U.L.A.G Merkezi: Galaksi Ulusları Literatürü ve Araştırılmış Gezegenler Merkezi (5) 784632: Sözkonusu medeniyette, isim yerine kullanılan bir tür vatandaşlık numarası... Not: Allah ve Alloha sözlerinin birbirine nasıl karışabileceğini görmek için bkz. http://www.seslisozluk.com/?word=alloha&go_search=Search
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ömer kırat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |