"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
Tek taraflı masumiyet...Koca devin geniş omzunda asılı kalmış gibi, gecenin demine küpelenen şu oda lambaları. Tek taraflı masumiyet sızıp gidiyorsun, gidiyor musun?? Tek taraflı masumiyetti hissettiğim; tek tarafım şimdi: Hani o koca devin avuçları kadar sertleşen, geceyi örten şu koca duvarlarım. Tek tarafım şimdi çarpıp gidiyorsun.Gidiyor musun??Lambalardı yanan ve yolumu kesen duvarlardı onlarca, dört duvar... Sen giderken bir tekini bile yakamadım; yığıldı koca evim.Gidiyor musun??.Kapıyı, kilidi, adını alıp gidiyor musun??. Tek tarafım şimdi; yarısı eksik, yarısı yok..Bir teki..Noktası.Yok. Karşı kıyıya vuran balık ağları ve o ağlarda dövünen ıslak pulları balıkların.Solmuş ve belli ki kokmuş çoktan.Gidiyor musun??. Tek taraflı ve tek taraflı gidişlerin anlamsızlığı içinde koca evime yaslanıyorum.Hani şu koca devin şarkısını hala duyar gibi.Mırıldanıyor, yaslanıyorum... O yollarda kır çiçekleri toplar gibi, adını bugün sever gibi, bir yerlerde çocuktuk gibi: Gidiyor musun??. Epeyce düşünüyorum bunları; korkacağımı bile bile.Kararırken adımlayamayacağımı bile bile... Lambalar; düştü her bir önüme. Önümde duran tek taraflı masumiyet gibi üşüdü onlarca defa lambalar, hani az önce bahsettiğim o devin geniş omuzlarından sarkar gibi. Epeyce hatırlıyorum seni.Unutuyorum sonra hatırlamayı da; aklımda hep aynı yarım soru: Tek tarafım şimdi; gidiyor musun??Anımsıyorum evet, unutacağımı bile bile; hatırlyıorum yine. Çok ağlarca balık, ağlarsa bir de tek taraflı masumiyetim.Sana beslediğim onlarca anım.Sana inandığım onlarca sesim, benim nefesim.Gidiyor musun??. Hangi kapıydı çalınan da, benim arkasında olmayacağım?? Hangi tarafındı hani o kapıları açmadığın??.Gidiyor musun?? ve çalamadığım hangi sözlerindi, yanında olamadığım sonra ve hangi adındı duymadığım,.Rengini, sebebini, evimi de elbette tek taraflı yarımı ve yaralarımı hissederek gidiyor musun?? Rüzgarın serseri ceketi iliklenmiş odama ki; duvarlarım esiyor.Saçlarım; onlar da esiyor ve sen esiyorsun, rengin esiyor.Gidiyor musun?? Sayıklıyor muyum şimdi geçenleri, susuyor muyum cümleleri yine.Düşüyor mu suratım.Topluyor musun sen yine her şeyimi.Gidiyorsun şimdi, yarım kalan şu koca devin diyarından. O bahçelerde oynardık sanki.Belli ki o bahçelere düşen hep ben olmuşum, toplanan dutlar gibi hep olmuşum ve sen bir de ağaçlarında asılı kalan, hep sen.Hani şu koca devin koca çapından sarkan düğmeler gibi.iliklermiydik tüm o yemişleri.Düşen, yarayan,acıyan ve kuruyan sonra; hep ben.Şimdi koca devin koca mazisi nasılda kabullenir; yaşadık her birini.Oysa gidiyor musun?Oysa bilmediğim onca duvarın arasından sönüp yanan o izler gibi ve izleri şehirlerin; hani sana bahsettiğim şu ateş böcekleri belkide yakamoz ya da parıltısı şehrin, titreyen resmi.Neresine gizlendi adın hangi evin hangi an.ın.Oysa gidiyor musun??Ağaçlardan sarkıp eve dönmemiz artık hiç gerekmezken, tamda şimdi, gidiyor musun??. O dutlardan toplardık defalarca ve dönen lambalara yanardık.Asılı kalırdık demirlerde, asılı kalırdı gülüşlerimiz.Soğuksa, hani şu devin adımladığı onlarca hikaye gibi.Asılı kalırdı gözlerim.Oysa gidiyor musun??Tek tarafım şimdi..Eksik noktası..Sonsuzluğa kayan tüm o harflerin okunuşu gibi, tüm o ayraçlar,işaretler;bu harfler her biri gözlerinden kayan yani tüm parmak uçlarım, okuduklarından kalbine dokunuşlarım.Sana değen belleğim ve belleği çocukluğumun, çocukluğunun elbette..O parklardan geçen ve üstüme esen yinede esen..Eve dönüş saatine gerek kalmamışken hemen yani, tamda şimdi; gidiyor musun.??Tamda şimdi, henüz eve gitmemiz ve artık eve gitmemiz gerekmezken; gidiyor musun??Öyle ki bebeği aranmazken annelerimizin sokaklarda, bebeğimi alıp nereye gidiyorsun; oysa sen gidiyor musun?? Dönerek sayardık isimlerimizi.Üçten sonra kaçardın sen, ben yine düşerdim ve düştüğümde toplardın o dutları; hani şu devin kanayan ağzından damlayan sözler gibi ve sana kanardım.Ben yine.Oysa gidiyor musun?? Ufuktan bakardık hayretimize.Öylesi telaşlı damlalardan geliyorum bugün.Gidiyor musun??. Hani öylesi damlalardan görüyorum bulanık hallerini.Senin bulanık halin: Ardından kapıyı kapatamayacak kadar esiyorum şimdi ve saçlarım, onlarda esiyor! Bildiğim tüm devlerin adımları gibi.Ezilen tüm o dutlar gibi.Diyarımdan giden kahramanlar gibi.Renkli pastel ya da sulu göz yaşlarım gibi renkli ya da renksiz o parklar gibi hani kahramanların yaptığı gibi akşam vakti gibi ya da sabah rengi; güne batarken çocukluğum, sen gidiyor musun??
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © iLkEsU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |