..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Simten K. Ataç




12 Nisan 2007
Gönül Desenli Kilim  
“Yıldızları hatırlıyorum , gökyüzündeydiler. Birde tarlada gördüğüm kırmızı çiçeği hatırlıyorum”

Simten K. Ataç


Kısa bir an gördüm televizyonun ekranında şeklini, şemalini. Şimdi unuttum gitti neye benzediğini. Unutamadığım yüreğimde bıraktığı görüntüsüydü. Unutulur gibi de değildi yani!


:BGFI:
Sevgili oğlum ateşini ölçmeye razı etmek için eline verdiğim dereceyi; uydu alıcısının kart yuvasına sokmuştu. Babası söylene söylene çıkartmaya çalışırken Onur’da sırıtarak elinde ki kumanda ile oynuyordu. Gözüm bir an ekrana takıldı, gönlüm de takılı kaldı.

TRT1 de Gezelim Görelim başlamış, Uşak Eşme’ye gelmişler. Öyle sıklıkla seyrettiğim bir program değildir ama o sırada beyaz ekranı; benim karşımda gördüğüm ama kendi dünyasını bile göremeyen bir kilim ustası dolduruyordu. Programı anlatmayacağım sizlere çünkü seyretmedim, adını bile öğrenemediğim o kilim ustası teyzede takılı kaldım ben.

Teyzem göremiyor. 66 Yaşında. 14-15 yaşından beri kilim dokurmuş hem de. Görmüyor, etrafı kapkaranlık ama gönül gözü ile rengarenk ipliklere hayat veriyor, can veriyor , emeğini işleyip gören gözlere sunuyordu. İplik yumaklarına kendince bir şeyler bağlamış. Örneğin : Yeşile çakmak, kırmızıya çorap , maviye bez parçası , sarıya bir şey, kahverengiye başka bir şey…
Renkleri elleriyle görmeyi öğretmiş kendisine. Üstelik desenleri görmese dahi düz değildi yarattıkları. Sunucu Nuray Yılmaz’a anlatıyor; “Ben sayarak renk değiştiriyorum, sayıp sırası geldiğinde diğer iple değiştiriyorum” diye. Tekniğini paylaşıyor bizlerle. “Ben bir mucize yaratıyorum” demek yerine, alçakgönüllülükle “Sayıyorum işte” diyor. Halbuki ne insanlar var, yarım yamalak yaptığını mükemmele erdirmek için “Allah’ın hikmeti” diye gezinip, gerinen. Teyzemde dese “ Sol elim karıncalanınca anlıyorum ki kırmızı, başım dönünce mavi, kulağıma bir nefes üfleyince sarı “bir anda tüm kanalların alt yazılarına şayan olacak ama demiyor , “Sayıyorum” diyor.
“Ama “ diyor, “ Sadece kendi başladığım kilimleri dokuyabiliyorum, eğer başkası başladıysa bilemiyorum nasıl yapacağımı” diyor. Öyle ya, o kağıtlara , bilgisayarlara dökmüyor ki tasarladıklarını. Aklında onun deseni, sayılarında. 3 Mavi, 8 beyaz, 4 kırmızı diye biliyor o yaptığı deseni ve ne bilsin bir başkası ne yaratmaya çalışıyor, görmedikten sonra …

Teyzem görebildiği yaşında gördüklerini sayıyor : “Yıldızları hatırlıyorum , gökyüzündeydiler. Birde tarlada gördüğüm kırmızı çiçeği hatırlıyorum” diyor. Hepsi bu. “Aklımda kalmadı başka bir şey” diye ekliyor. Bir kadın; kilim dokuyor ve hayatta gördüğü iki şey yıldızlar ile kırmızı çiçekler. Düşünüyorum, eğer tek bildiğim onlar olsaydı yüzümde tebessüm açtırabilir miydiler diye. Yok! Olmuyor. Onun adına bile ağlamak istiyorum ben değil ki kendim görmeyeceğim.
Kadraja genç bir adam giriyor, teyzenin boynuna sarılmış.Oğluymuş meğer. Kocaman adam etmiş oğlunu, yüzüne gene gönlünde ki gözlerle bakarak. Biraz utanarak ama yaşamına, yaşadıklarına , farklılıklarına gülerek bakmayı bilenlerin muzip ifadesiyle ekliyor : “Boynuna çan takıp büyüttüm onu ben”, diyor. Okul çağı gelene kadar gözleri görmeyen anne minik bebeğine sahip çıkabilmek için; kokusuna koşarken gönlüne yoldaş ettiği kulağı , belki de emekleyerek kendinden uzaklaşan bebeğinin yerini duysun diye Çan taktığını anlatıyor bir cümle ile. Sanki bir bahsedecek gibi oluyor, yanlış çan seslerine de gitmişliğinden ama susuyor. O suskunluktan anlıyorsun zaten teyzemin hayatından her şeye rağmen vazgeçmediğini.

İşi var, ailesi var. Görmeyen ama üreten gözleri var teyzemin.Şehrin göbeğinde yaşarken her türlü sıkıntıda kendini harap edip, yaşamaktan bunaldığını deklare eden , mecaz bu ya tırnağı kırıldığı için günü berbat geçen bizler geldi aklıma. Yanında olmasa bile 24 saat kamera ile çocuğunu takip eden, cep telefonu şarjı bitince sanki hayat damarlarından birini kopmuş sayan, gören gözleri olduğu halde bırak kilim dokumayı eline bir çift şiş alıp da sevdiğine atkı örmeyi bile denememiş olan , üretebilecek iken tüketen bizler geldi aklıma.

Öpülesi elleri olan o teyze ekrandan gitti ama ruhuma imzasını attı da gitti. “Yaşamalı” dedirtti bana, “göremesen bile görürcesine”.
Simten Konuk / 15 Feb 2007

.Eleştiriler & Yorumlar

:: merhaba
Gönderen: HANDAN KARSLI / ankara/Türk ve Caicos Adaları
21 Nisan 2007
herşeyi önemli olan gönül gözüyle görmek değilmidir zaten




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümü İlanlarda Arıyorum.

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
14 Şubat Öyküsü - 4
Pegasos'un Kanatlarında Yaşamak
14 Şubat Öyküsü - 3
Sevginin Anahtarı
Hamam Sefası
Sen, Ben ve Dolunay
14 Şubat Öyküsü - 1
İstanbul Boğazı'nı özlemek
14 Şubat Öyküsü - 2
Bir Ülkenin Anatomisi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Lanet [Şiir]
Bazı Anlarımdayım [Şiir]
Dönme Dolap [Şiir]
Hoyrat [Şiir]
Tualin Düşü [Şiir]
Şehir&dağ [Şiir]
Günebakan [Şiir]
Hayat Denklemi [Şiir]
Otogar Hikayeleri [Deneme]
Önyargıların Gölgesinde [Deneme]


Simten K. Ataç kimdir?

bence , hayatlarımızın sorumluluğunu elimize aldığımız andan itibaren , suçlayabileceğimiz kimse kalmamış demektir. Sizce?


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.