Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
Bu soruyu sonran kiþinin zihnine yapacaðýmýz yolculuða hoþ geldiniz. Lütfen kemerlerinizi baðlayýp kendinizi ranzaya asýn! Tabii yolculuðun sonunda varacaðýmýz sonuçlara katlanamayacaksanýz... Entelektüel geliþimi, bilimsel birikimi, felsefi algýlayýþý yeterince (gerçekliði anlayýp kabullenmesini saðlayacak kadar) geliþmemiþ konu mankenimiz -ki bu özelliklerle “manken” oluþu gayet normal- nereden geldiði belli olmayan bir ilhamla düþünmeye baþlýyor: “Herþey nasýl baþladý? Büyük Patlama dedikleri þeyin ardýndan evren doðdu ve geniþlemeye baþladý. Ama onu patlatan neydi? Ve bir evren dolusu þey nereden geldi? Peki ya canlýlýk... Ýlk canlý nasýl doðdu? Bir anneden doðamaz çünkü kendisi ilk... Demek ki tüm bunlarý yapacak kudrete ve bu kudreti (enerjiyi) kontrol edecek bilince sahip bir varlýk var. Bu “tanrý” olmalý!” Nereden baþlayalým? En baþýndan elbette... Ýnsanlýk tarihi boyunca “tanrý” kavramý 4 temel dayanak üzerinde þekillenmiþtir: 1.Yaþadýðýmýz ortam: Canlýlar, coðrafya, iklimlim ve bunlardan doðan tehlike ve avantajlar. 2.Edinilen yaþam tecrübesinin aktarýlmasý ihtiyacý. 3.Toplumsal düzenin saðlanmasý gereði. 4.Bilinmeyenin evcilleþtirilmesi baðlamýnda kiþisel huzur. Buradan olarak: 1.Eðer okyanusun ortasýnda Volkanik bir adada yaþýyorsanýz, o volkana tapmanýz kaçýnýlmazdýr. (Diðer koþullar sabitken) 2.Eðer kitaplarýnýz, geliþmiþ eðitim kurumlarýnýz yoksa; dini kalýplar, hayat tecrübelerinin nesilden nesile aktarýlmasýný saðlar. 3.Ceza ve ödül kavramlarýný en basit þekilde topluma enjekte etmek mi istiyorsunuz? Býrakýn tanrý bunu sizin yerinize yapsýn! 4.Ve son olarak bilimsel bilginizin, entelektüel geliþiminizin ve felsefi algý kapasitenizin ötesindeki sorularýn cevabýný bulaMAmaktan rahatsýzsanýz bu sorularýn muhatabý olarak Tanrý`yý atayýn. Yeni görevinde baþarýlar dilemeyi unutmadan tabii! Kavram olarak “Tanrý” hep bilinmeyenin ardýna saklanmýþtýr günümüze dek. Dolayýsýyla insanlýk olarak; bilimsel, entelektüel ve felsefi geliþimimiz arttýkça, kavram daha da soyutlaþmýþtýr. Bugün artýk “hem her yerde hem hiçbir yerde” (kýsacasý hiçbir yerde) olan bir varlýktýr. Elbette ineðe tapanlar hala vardýr. Ama dünyada en yaygýn 3 dine bakarsanýz, tanrýlarýnýn bu þekilde tanýmlandýðýný görürsünüz. Bu topluluklarýn teknolojik geliþmiþlikleri de az önce söylediklerimi doðrular niteliktedir. Soruyu soran adamýmýza dönelim. Temel varoluþsal konulardaki bilgi yetersizliði onu “cevapsýzlýða” mahkum ediyor. Durumdan hoþlanmadýðý için çözümü “tanrý” dediði bir hayali kahraman yaratmakta buluyor. Böylece cevaplayamadýðý sorular onun ilgi alanýndan çýkýyor. Zira “Böyle þeyleri biz bilemeyiz” açýklamasýna sýðýnabiliyor artýk... Bir baþka deðiþle; bilinmezlik, tanrýyý yaratmýþ ve tanrý da kendini yaratan bu “bilmekten aciz kullarýna” teþekkür etmek için bilinmeyeni kendi problemi haline getirerek bizleri kurtarmýþtýr. Þöyle bir dialogla toparlarsak: - Herþey nasýl mý baþladý? Tanrý “OL!” dedi. - Ama tanrý nasýl baþladý? - Onu ancak tanrý bilir, dolayýsýyla biz bilemememizden sorumlu deðiliz. - Ama termodinamik yasalarýna göre hiçbir þey yoktan varolmaz ve varolan hiçbir þey yok olmaz. - Tanrý bu dediklerini yapabilir. - Nasýl? - Biz bilemeyiz! - Tüm canlýlar, ayný anda tanrý tarafýndan yaratýldýysa neden topraðý kazdýðýmýzda dinozor kemiklerinin yanýnda, bugün yaþayan hayvanlarýnkini bulamýyoruz? Ve neden fosiller, topraðýn alt katmanlarýna gittikçe üst katmandakilerden daha ilkel yapýlara sahip olacak bir sýralamaya sahip? - Ýnancýmýzý sýnamak için! - Aptallýðýmýzý olmasýn? - Nasýl - Ýþte onu da ben bilemem! Gelelim "Tavuk ve Yumurta" ikilemine: Öncelikle canlýlýk ve onun ortaya çýkýþý, evreninki kadar bilinmezliklerle doludur. Yani þu anki bilgi, geliþmiþlik ve algý kapasitemizin sýnýrlarý dolayýmýnda... Ama genel hatlar bellidir: Bundan milyonlarca yýl evvel (bilimsel yöntemlerle yapýlan ölçüm/tahminlere göre) suda ve/veya karada bulunan ve bugün bildiðimiz þekliyle “canlýlýk” için gerekli olan maddeler tesadüfen bir araya gelmiþtir. Bir yýldýrýmýn tetiklemesi ile olabilir örneðin. Bu ilk canlýlar aslýnda “canlý” bile sayýlmayacak kadar ilkeldirler. Aslýnda kendini devam ettirebilen (yaþayan?) bir tür küçük kimyasal reaksiyondurlar. Nasýl ki deney tüpünde devam eden kimyasal reaksiyon uygun koþullar mevcut olduðunda yayýlýyorsa bu ilk canlýlar da yayýldýlar. Ki buna en ilkel þekliyle “çoðalma” denebilir. Sonuçta ilk baþladýklarý yerdekinden farklý ortamlara ulaþtýlar. Ve yayýlmak demek yeni yaþam ortamlarýndaki farklý koþullarýna maruz kalmak demektir. Bu da reaksiyonu çeþitlendirir. Dolayýsýyla evrimin; basitten karmaþýða doðru giden yolculuðu baþlar. Aynen önünüzde duran karmaþýk bilgisayarýn kullandýðý programýn aslýnda 1 ve 0`lardan oluþmasý gibi... Karmaþýk sonuçlar, basit girdilerin çok sayýda tekrarýyla oluþur. Sonucun karmaþýklýðýna bakýp “basitlikten doðmuþ olamaz” diyemezsiniz. Dolayýsýyla evrene baktýðýmýzda “mucizevi bir yaradýlýþ aný” deðil, bir “süreçle” karþýlaþýyoruz. Eðer tavuk suyuna çorba yapýp içine haþlanmýþ tavuk parçalarý atarsam ve üstüne bir de yumurta kýrarsam artýk elde ettiðim þey; ne tavuksuyu, ne tavuk, ne de yumurtadýr. Ýþte hayatýn baþladýðý o ilk çamur birikintisi de böyle bir þeydir. Tavuk ve yumurtaya dönüþüm potansiyeline sahip bir karýþým. Elbette bu dönüþüm için milyonlarca yýl geçmesi gerekmiþtir. Bu noktada inançlý þüphecimiz (hani zihnine yolculuk yaptýðýmýz) son bir hamle yapýyor: “Yahu nasýl olmuþsa olmuþ iþte! Sonuçta evrimin varlýðý tanrýyý yok etmez ki. Tanrý o þekilde olmasýný istemiþtir.” Adamýmýzýn bu son çýrpýnýþý, inandýðý kutsal metinlerle çeliþmesine neden olduðu için aslýnda demirden yapýlmýþ bir imdat simididir. Çünkü kendisi, Adem ve Havva`nýn ensest delisi soyundan geldiðimizi söyleyen bir inancý benimsemiþtir. Örnek olarak yani... Yoksa daha saçmalarý da var. Mesela bir Kýzýlderili kabilesine göre bataklýklarda yetiþen kedi otundan ortaya çýkmýþtýr insanlar. Ne saçma di mi? Halbu ki bataklýk çamurundan çýktýk. SONUÇ: Varoluþa bakýþýnýzý: cehaletinizin, bilememekten doðan korku ve huzursuzluðunuzun, ölüm ve sonsuz yokoluþ gerçeðinden hoþlanmayýþýnýzýn belirlemesine izin verirseniz, bazý felsefi konularda huzur bulabilir, o çok önemli günlük hayatýnýzý anlamlý kýlabilir ve cahilliðinizi iþe yarar(!) kýlabilirsiniz.. Ancak dünya üzerindeki bu sýnýrlý sürenizi, “gerçeði” reddederek yaþamýþ olmayý ister misiniz? Gerçeðin soðuk ve acýmasýz olmasý ve onu bu haliyle kabullenmenin zorluðu karþýsýnda pes mi edeceksiniz? Ýþte bunlar da benim sorularým...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer kýrat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |