Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
Her gün olduğu gibi, Tom karınca gün ağarır ağarmaz uyanmıştı. İşçi karıncalar hemen yuvanın ağzını kontrol ettiler, dikkatsiz bir insan yuvaya basmış ve yuvanın ağzının kapanmasına neden olmuştu. İşçi karıncalar bu duruma hiç kızmadı, şartlar ne olursa olsun karıncaların tek amaçları hayatta kalmayı başarabilmekti. Bu aksiliğe aldırış etmeden çok hızlı bir şekilde yuvanın ağzını açarak, erzak toplayıcısı karıncaların yeryüzünde yiyecek toplamaları için yola koyulmalarını sağladılar. Erzak toplayıcısı karıncalar çok büyük bir hızla yeryüzünde dolaşmaya ve yiyecek bulmaya koyuldular. Karıncalar toplu yaşarlar ve her karınca kendi yetenekleri doğrultunda görev yapar. Tom karınca da erzak toplayıcısı bir karıncaydı. Yiyeceklerin kokusunu çok iyi alırdı. Ogün de yakınlarda bir yerlerde buğday kokusu alıyordu, karıncalar çok hızlı hareket ederler. Tom karıncanın göründüğüyle kaybolduğu birdi sanki. Tom karınca, çarçabuk buğday tanesinin yanında oluverdi ve buğday tanesini büyük bir iştahla yuvasına doğru sürüklemeye başladı. Yol uzun, buğdaysa çok ağırdı. Zaman zaman Tom karınca durup dinlendi. Küçük bir çocuk Tom karıncayı fark etti, eğilip onu yerden aldı. Tom karınca çok şaşkın bir vaziyette küçük çocuğa baktı ve hızla hareket ederek çocuğun elinden kurtuldu. Tom karıncanın işleri vardı, yuvasına akşam olmadan götürebileceği kadar yiyecek taşımalıydı. Fakat çocuk Tom’un peşini bırakmadı, tekrar Tom’u yakalamak istedi ve kaçmasın diye parmaklarının arasında sıkıca tuttu. Zavallı Tom çocuğun parmakları arasında ezilerek öldü. Birden bir rüzgâr başladı ve Tom’un taşıdığı buğday tanesine aldı ve deniz kıyısına çakıl taşlarının arasına bıraktı. Buğday tanesi karıncaların yiyeceği olamamıştı, rüzgârın kolları arasında nereye geldiğinin pek farkında değildi. Şöyle bir çevresine baktığında, aslında bir insan için pek de büyük sayılmayan fakat bir buğday tanesi için pek de büyük olan taşların arasındaydı. “Ben burada ne yaparım ki, keşke bir toprak olsaydı toprakla karışıp burada yeşerir başak olurdum.”dedi, Buğday tanesi. Toprak ana, çakıların arasından buğday tanesinin isteğine cevap verdi. “Madem toprakla karışıp buğday olmak istiyorsun, ben çakılların altındayım, çakılları aşarsan seni bir ana gibi sarıp sarmalar büyütür başak yaparım.” Dedi, toprak ana. Yakınlarda oyun oynayan çocukların sesi geliyordu, çocuklardan birisi buğday tanesinin bulunduğu çakıla basıp geçti, derken bir çocuk bir çocuk daha basıp geçti. Bu iş buğday tanesinin çok işine yaradı ve buğday tanesi çakılların arasından geçip toprak anaya kavuştu. Toprak ana, buğday danesine söz verdiği gibi sarıp sarmalayıp, içine aldı besledi. Buğday tanesi toprakla beslenip kök salmış güçlenmiş, toprağı delip başını yeryüzüne uzatmıştı. Güneşin parlaklı gözlerini kamaştırdı. “Güneş ışınlarını görmeyeli günler oldu, toprağın altında yaşamak ve güneşle yeniden buluşmak çok güzel, merhaba güneş, merhaba yaşam.”dedi, buğday. Güneş yeşeren buğdaya gerekli olan ısıyı ve ışığı verdi. Buğday tanesi yağmurun, toprağın ve güneşin yardımıyla çok kısa zamanda bir insan boyu kadar oldu. Görenler deniz kıyınsındaki buğday başağına hayretle baktı. Kimileri, bu güzelliği resimledi, kimileri dostlarına anlatı. Fakat bir insan gelip düşüncesizce başağı koparıp denize attı. Deniz dalgalarıyla başağın içindeki buğday tanelerini dağıttı. Kimi buğday tanelerini martılar fark edip yedi, kimi buğday taneleri ise balıklara yem oldu. Ne olmuşsa olmuş, tek bir buğday tanesi dalgayla kıyıya vurmuş. Kıyıda ki küçük çocuklar kovalarına doldukları kumları sahilden daha uzaklara taşımış. Kovalardan birinde buğday tanesi de varmış, çocuk kumu kovadan boşaltınca açığa çıkmış, oradan geçen Tom karıncanın arkadaşlarından biri buğday tanesini fark etmiş ve buğday tanesini sağ salim yuvalarına taşımayı başarmış.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülşen ÖZALTAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |