Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Celine’yi hatýrda kalan bir yazar yapan nedir diye sorarsanýz, üç nokta ile sonlandýrýlmýþ “bitmemiþ” cümleleri ve argo, günlük konuþma dilini edebiyatýn içine sokabilmesidir diyebiliriz. Zaten kitabýn Y.K yayýnlarý için Türkçe çevirisini yapan Y. Bener’in en zorlandýðý þey, günlük konuþma dilini yazýya geçirmeye hayli uðraþ veren Celine’nin bu uðraþýnýn aynýsýný Türkçe için yapmasý olmuþ. Bu yüzdendir ki Celine’yi Türkçe okumak için bir 70 yýl beklemek gerekmiþ. Celine sözcüklerle oynamayý, bitirmeyerek onlarý sonsuza kadar yaþatmayý, her birinin içine inatçý bir isyankarlýk serpmeyi çok iyi biliyor. Bu yüzden roman kahramaný Bardamu kimi zaman Camus’un Meursault’una benzerlik taþýsa da, Neitsche’yi hiç okumayan Celine’nin hiççiliði çok daha isyankar diyebiliriz. Bu yüzden hiççilik, varoluþçuluk ve isyankarlýk birleþince romanýn arka planýnda iþleyen dram okur için çok daha kabul edilebilir ve “normal” bir hal alýyor. Bir de kitapta tüm özel isimleri dikkatle okumanýz gerekiyor, zira o ismin yanýndaki yýldýzýn iþaret ettiði gibi özel çaðrýþýmlar ve kelime oyunlarý içerir. "Ýþte böyle baþladý" diye romana baþlayan Celine, kahramanýný Birinci Dünya Savaþý'ndan Afrika'daki Fransýz sömürgelerine, oradan Amerika'ya, derken Paris'in varoþlarýna ve gecenin sonuna kadar uzanan ürpertici bir yolculuða çýkarýyor. Bu yolculuk acýmasýz, kanlý, hastalýklý, yoksul, yaralý, ölümlü, insaný bir “et parçasý” yapacak kadar vahþi ve alabildiðine lirik… Kahraman akýntýya kapýlmýþ bir yaprak, “Ben hiçbir þey yapmadým, her þey kendiliðinden oldu,” diyecek kadar samimi. Ama bu akýntýda gitmenin bile bir özgürlük içerdiðini hayatýn anlamýnýn savaþlarda olmadýðýný, eðer gecenin sonu (ölüm) gelecekse bu sona savaþarak paramparça olarak gitmenin hayata bir anlam katmadýðýný hisseden birisi… Celine, olmamasý gerekeni çok iyi gösterdiði için, romaný bitirdiðinizde de neyin olmasý gerektiðini tersinden hissettiren birisi. “Yüksek Avrupa Kültürü”nü savaþ zamanlarýndaki “yüksekliðini” çok iyi sorgular Celine. Sað kalma mücadelesinde, pek çok kiþinin nasýl Hannibal olmaya baþladýðýnýn izleðini sunar. Bunlar belki çok uç tanýmlamalar gelebilir, Bardamu’nun aðzýndan anlatýlan romandaki pek çok fikre (daha doðrusu olaylara karþý tepkiye) katýlmayabilirsiniz. Ancak zaten önemli olan bu deðil; Bardamu size bir dünya görüþü kazandýrmaya çalýþmýyor. Kendisinin bu fikir ve düþüncelere, tavýr ve tutumlara hangi koþullar altýnda yelken açtýðýný dolambaçsýz biçimde ifade ediyor, hissettiriyor. Bu romaný okuduðunuzda hayat bir imge olmaktan biraz daha uzaklaþýyor sanki. Gerçekler, insanlýðýn halleri önünüzde simgesel dilden uzak, bir duvar gibi önünüze dikiliyor. Bardamu’ya bakýyorsunuz, o neler yapmýþ, doðru mu yanlýþ mý yapmýþ; Ben olsam ne yapardým? diyorsunuz. Ýþte Celine turnusol kaðýdý gibi bir roman yazmýþ. Okuduðunuzda kim olduðunuzu biraz daha anlýyorsunuz. Sahi ya, herkesin can çekiþtiði bir ortamda siz ne yapardýnýz? Celine, Gustave Flaubert, Guy de Maupassant, Léon Daude gibi yazarlardan etkilenmiþ. Jean-Paul Sartre, Henry Miller, William S. Burroughs, Kurt Vonnegut, Billy Childish, Irvine Welsh, Charles Bukowski, Philip Roth, Cara Hoffman gibi yazarlarý etkilemiþ. TADIMLIK “Bu dünyada zamanýmýzý birbirimizi öldürerek ya da birbirimize taparak geçiririz. ‘Senden nefret ediyorum. Sana tapýyorum.’ Yol almaya devam ederiz; depoyu doldurur, sonra yeniden doldururuz; kendimizi var kýlmak en büyük zevklerdenmiþçesine, her þey söylenip her þey yapýldýktan sonra bu bizi ölümsüz kýlacakmýþçasýna, azgýnlýkla ve bedelsiz olarak kendi ömrümüz içinde bir sonraki yüzyýlýn iki ayaklýsýna dönüþürüz. Öyle ya da böyle, öpüþmek de kaþýnmak kadar kaçýnýlmazdýr.” Hiç de öyle deðil! Senin ýrk dediðin þey, alt tarafý, açlýktan, vebadan, urlardan ve soðuktan kaçarak, yedi düvelin sillesini yedikten sonra gelip kendini burada bulmuþ, pirelenmiþ, gözü çapaklý, götü donmuþ, bana benzeyen koca bir çulsuzlar yýðýnýndan ibarettir. Denize dayandýklarý için daha öteye gitmeleri zaten imkansýzdý. Fransa budur iþte. Fransýzlar dediðin de budur. Derken epeyce bir yürüdük. Sokaklar geç geç bitmiyordu, taraçalar, istasyonlarýn önü, kiliseler týklým týklým, hepsi de alkýþ kýyamet bize destek veren, çiçek atan siviller ve karýlarýyla doluydu. Ne de çok vatansever varmýþ! Derken vatansever sayýsý gitgide azaldý… Yaðmur yaðdý, yol boyunca alkýþlar da gittikçe azaldý, sonra da tamamen kesildi, tek bir tane bile kalmadý. “Kýsacasý eðlence bitti,” dedim kendi kendime… Özenle hazýrlanmýþ cenaze törenleri sýrasýnda da herkes pek üzgündü elbette, gelgelelim insan yine de konulacak mirasý, yakýn zamanda çýkýlacak tatili, alýmlý ve söylenene bakýlacak olursa ateþli dulu düþünmeden de edemiyordu, hâlâ yaþamýný sürdürmeyi de, inadýna, uzunca bir süre, hatta belki asla gebermemecesine. Kim bilir? Ýþçilerin bu leþ gibi yað kokusuna, genzi yakan ve kulak zarlarýnýza içeriden saldýran bu buhara sonsuza kadar son vermek yerine, onlara mümkün olan tüm hazlarý verme niyetiyle makinelerin üstüne eðildiðini ve art arda civatalarý ayarladýklarýný görmek mide bulandýrýcýydý. Boyun eðmiþ olmalarý bir utanç deðildi. Gürültüye bir savaþa teslim olur gibi teslim olursunuz. Makinenin baþýnda kendinizi kafanýzýn üstünde dingildeyen üç düþünceye býrakýrsýnýz ve bu sonunuz olur. Geridekiler savaþanlarýn mirasýna konuyordu, þan þöhret ve buna kahramanca, acý çekmeden katlanmanýn yollarý çabucak öðrenilmiþti. Cenazeyi izlerken, herkes sizi þapkasýyla göstere göstere selamlar. Hoþ bir þeydir bu. Zaman artýk terbiyeli davranma, saygýdeðer görünme, yüksek sesle gülmeme zamanýdýr, yalnýzca için için sevinebilirsiniz. Buna izin var. Ýçinden olursa her þey serbest. Savaþ zamanýnda, asmakatta dans edileceðine, mahzenlerde dans ediliyordu. Savaþanlar buna daha rahat katlanýyorlardý, bu iþi seviyorlardý. Gelir gelmez istedikleri buydu, kimse de bu tavýrlarý kuþkulu bulmuyordu. Aslýna bakýlýrsa kuþku uyandýran biricik þey kahramanlýktýr. Kendi bedeniyle kahramanlýk? Oldu olacak yem olarak oltanýn ucuna takýlan solucandan da kahramanlýk yapmasýný talep edin, ne de olsa o da bizim gibi pembe, soluk ve gevþek. Bana gelince, artýk halimden þikâyetçi deðildim. Hatta kazanmýþ olduðum askeri madalya, yaralanmam falan filan sayesinde özgürleþmekteydim bile denilebilir. Nekahet dönemindeyken getirmiþlerdi bana madalyayý, hem de hastaneye kadar. Hemen o gün, tiyatroya, madalyamý sivillere göstermeye koþtum, aralarda. Bayaðý etkileyici oldu. Paris'te görülen ilk madalyalardý bunlar. Olay yaratmýþtý! Takdir edilmek ve saygý görmek için, yangýndan mal kaçýrýrcasýna sivillerle iyi dost olmak zorunda kaldým, çünkü savaþ ilerledikçe onlar, geride, gitgide daha adileþiyorlardý. Paris'e döndüðümde bu durumu hemen anladým, bunun yaný sýra, karýlarýnýn iyice kýzýþtýðýný, ihtiyarlarýn çenelerinin düþtüðünü, bir de ellerin saðda solda, onun bunun götünde, ceplerinde dolaþtýðýný anladým. Sözünü ettiðim dönemde herkes Paris'te kendi küçük üniformasýna sahip olmak istiyordu. Üniformasýz kalan bir tek tarafsýzlarla casuslardý, onlar da zaten neredeyse ayný kiþilerdi. Lola'nýn da vardý kendi resmi üniformasý, hem de gerçek, çok sevimli bir üniforma, kýzýl haçlarla süslenmiþti her tarafý, kol aðýzlarý, dalgalý saçlarý üzerine hýnzýrca hep yan yatýrarak yerleþtirdiði minnacýk polis beresi. Otel müdürüne sýr verir gibi söylediðine bakýlýrsa, Fransa'yý kurtarmak için bize yardým etmeye gelmiþti, tabii gücünün yettiði kadar, ama tüm yüreðiyle! Birbirimizi anlamakta hiç güçlük çekmedik, ne var ki tam olarak anladýk da denemez, çünkü yürek gücüyle yapýlan iþler bana bayaðý sevimsiz gelmeye baþlamýþtý. Beden marifetiyle yapýlanlarý yeðliyordum, mesele bundan ibaret. Yürek gücünden olabildiðince uzak kalmakta yarar vardý, bunu bana iyi öðretmiþlerdi, savaþta, hem de nasýl! Bu dersi unutmaya da hiç niyetim yoktu. Lola'nýn yüreði yumuþacýk, zayýf ve coþkuluydu. Vücuduysa pek tatlý, pek muhabbetliydi, haliyle ona olduðu gibi, yani tümüyle sahip olmam gerekmiþti. Aslýnda iyi kýzdý Lola, ancak aramýza savaþ girmiþti, insanlýðýn yarýsýný, muhabbet olsun olmasýn, öbür yarýsýný mezbahaya yollamaya yönelten o rezil müthiþ hýnç. Öyle olunca, bu tür bir saplantý, kaçýnýlmaz olarak iliþkilerde sorun yaratýyordu. Nekahet dönemini olabildiðince uzatmaya kararlý olan ve çarpýþmalarýn ateþli mezarlýðýndaki nöbet sýrama dönmeye hiç niyeti olmayan bendenizin gözünde, katlimizin saçmalýðý, kentte attýðým her adýmda daha da çarpýcý olarak belirginleþiyordu. Her tarafý inanýlmaz boyutta bir hinoðluhinlik sarmýþtý. Ancak bu kapandan kurtulma þansým yok denecek kadar azdý, yýrtabilmek için gerekli iliþkilerin hiçbirine sahip deðildim. Tanýdýklar listemde yalnýzca yoksul insanlar vardý, yani ölümleri kimsenin umurunda olmayan insanlar. Lola'ya gelince, paçayý sýyýrmama yardým etmek için ona güvenilemezdi. Öyle bir hemþireydi ki o, bu tatlý çocuktan daha savaþkan bir yaratýk --belki Ortolan dýþýnda-- düþlemek dahi olanaksýzdý. Daha önceden kahramanlýklarýn çamur bulamacýna batmamýþ olsaydým, onun o sevimli Jeanne d'Arc havasý beni belki heyecanlandýrýr, imana gelmemi saðlardý, ancak, Place Clichy'de askere yazýldýðýmdan beri, her türlü sözel ya da gerçek kahramanlýk bana artýk dehþetengiz ölçüde itici geliyordu. Ýyileþmiþtim, tamamen iyileþmiþtim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mikail Boz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |