Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Bir yazarın sahip olduğu tek şeydir, kelimeler... An gelir, kelimelerin anlatmaya yetmediği hisler yaşar insan. Kim bilir , belki de yaşanan o hisse dair bir kelime o güne kadar insanlık tarihinde türetilmemiştir bile. Olsun der yazar kişi, kelimelere güvenir, uzun cümleler kurar, sayfalar dolusu yazılar yazar. Yalnızlığı anlatırken yıldızları yardımına çağırır, aşkı anlatırken Mecnun’u, tutkuyu anlatırken mor’u, aşkta kırmızıyı, sonsuzlukta ise maviyi... Anlatır anlatmasına ama anlatmak yetmez, anlaşılmak da ister. Kelimeleri özenle seçer, duygularını kelimelerin içine gömer, kimi zaman bir romanın baş karakteri olur çıkar okuyucunun karşısına tüp çıplaklığıyla, kimi zamansa satır aralarından göz kırpar okuyanlarına. Yazmıştır yazmasına ama sıra yazdıklarının anlaşılmasındadır.Gün gelir kalabalıklarca okunur yazdıkları. İnsanlar okurlar yazılanları...Yazar sessizce bekler. Kimi okuyucu kalabalığı bulur yıldızlarda, kimi zavallı bir deliyi Mecnun’da...Oysa yıldızlar kalabalık değil yalnızdırlar yazarca. Mecnun ise gerçek bir sevdalıdır, deli değil. Kelime tektir, ama ona yüklenen anlam pek, hem de pek çok. Mor, tutkudur ama kırmızının koyusudur da aynı zamanda. Mecnun’un hem bir aşık hem de aşktan aklı yitik bir deli olması gibi. Anlaşılmak için kelimelerin yetmediğini anlar yazar kişi. Kelimeler okuyanlara bir ayna tutmaktadır yalnızca. Yazarken yazarın yüzüne tutulan bu ayna artık okuyucuların yüzüne tutulmaktadır. Yazar yazmayı bitirmiştir, artık kelimeler okuyanlara aittir. Kelimelere olan inancı sarsılır yazanın...Anlaşılmak için yazmanın yetmediğini görür. Ve yazar yazmayı bırakır. ...konuşmaya başlar. Konuşmak daha etkilidir diye düşünür, ne de olsa sözlerle birlikte gözler de devreye girmiştir bu defa. Sözün bittiği yerde gözler anlatır gerçekleri insanlara. Kelimelerde herkes farklı anlamlar bulmuştur, ama gözlerin dilinden herkes anlar. Kindar bir göze kimse vefakar demez, aşkla bakan göz ile sevdadan uzak göz kimsece bir sayılmaz. Konuşmaya başlar böylece, kelimeler azdır ama gözlerine yüklemiştir tüm manayı. Yalnızlığını yıldızlara çevirdiği bakışlarıyla anlatır. Tutkusunu, özgürlüğünü, aşkını renklerle ifade eder. Aşkını hiç söylemez, gönlünü gözlerine taşımıştır. Gözlerine bakan herkes ondaki aşkı görecektir zaten... Ama olmaz işte... Yine anlaşılmaz, yine anlaşılmaz. Çünkü bu defa da kimse anlamak için gözlerine bakmayı denememiştir. Sözleri duymayan kulaklara şimdi ise görmeyi bilmeyen gözler eklenmştir. Ne kelimeler çaredir artık, ne kitaplar dolusu anlam taşıyan gözler... Kimsenin kimseyi anlamaya çalışmaya ne isteği vardır, ne de zamanı. Kimse gerçekten görmek maksadıyla bakmamaktadır. Gözlerine bakılmaz konuşan kişinin. Bakışları yere eğilir. Ve yazar susar.... ............. Şimdi derviş sohbetlerinin neden sessizlik içinde geçtiğini çok daha iyi anlıyorum. Tüm mana sessizliğin içinde çünkü. Derin bir sessizlik en tiz çığlıklardan daha keskin olabilir. Birinden intikam almanın en iyi yolu sessiz kalmaktır. Amacım intikam almak değil.. Ama artık daha az konuşuyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şebnem Pişkin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |