..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Mikail Boz




26 Temmuz 2009
Marksizm ve Ekonomik Ýndirgemecilik  
Mikail Boz
Marx ekonomik indirgemeci miydi? Onun tarih anlayýþý ekonomiye, iliþkilere ve özne olarak insanýn rolüne nasýl bakýyor?


:DHBH:
2008 yýlýnda baþlayan ve tüm dünyada etkili olan ekonomik krizle birlikte önemli bir tarihsel þahsiyetin de ismi daha sýk duyulur oldu. Bu þahsiyetin kendisi ruhani varlýklara pek inanmasa ve onlarý gerçekliðe karþý bir yabancýlaþmanýn bir sonucu olarak görse de, kendisi için, “Marx'ýn hayaleti Avrupa'nýn üzerinde dolaþýyor,” tabiri pek yerinde görünüyor. Onun ismini kriz dönemlerinde daha sýk duymamýzýn sebebi ise bir asýrdan daha uzun bir süre önce yapýtlarýnda kapitalizmin krizlerinin kronik ve antogonistik (uzlaþmaz) bir çeliþki olduðunu söylemesiydi. Ancak her ne kadar Karl Marx kriz dönemlerinde kendini unutmak ve unutturmak isteyenlere karþý anýmsatýcýlarla ruhlarýna sokulsa da, o ve onun fikirleri kitaplardan, eðitimden çýkarýlmaya çalýþýlýyor, unutturulmaya; kýsacasý “yabancýlaþtýrýlmaya” çalýþýlýyor. Zira felsefe yapýtlarý olsun, ekonomi yapýtlarý olsun Marx'ýn adýnýn geçtiði hemen her yerin sonunda, onu görmezden gelmenin bir nedeni olarak onun sistemine iliþkin “Ekonomik indirgemecilik” eleþtirisi dile getirilir. Her þeyin ekonomiyle açýklamaya çalýþmanýn pek bir yanlýþ olduðu, bu yüzden de Marx’ýn fikirlerinin modern dünyada yerinin olmadýðý söylenip durulur. Öyle ya tarihin sonu gelmiþ, son iþçi yerin altýna, son iþsiz de uzaya gönderilmiþ ve tüm çeliþkiler çözülmüþtür. Bunun yanýnda Marx’ta büyülü biçimde her þeyi açýklýða kavuþturmasýný bekleyen hayalperestler de vardýr. Bilimsel araþtýrmaya inanan, deneyle, gözlemle, ortada nesnel bir durumlar olduðu sürece kendine söz hakký tanýyan ve spekülatif ve ütopik düþüncelerden kaçýnan Marx’tan böyle aslýnda absürt bir þey beklemiþ olurlar. Ancak tüm bu eleþtiriler deðil de sadece ona karþý yapýlan bu genel indirgemeci eleþtirilerinin sadece felsefe yönünde küçük bir kýsmýna deðineceðim.

Öncelikle ekonomik indirgemecilik nedir diye sorarsak buna þöyle bir yanýt verebiliriz: Ýnsanlarýn toplumsal yaþamýnýn tüm yönlerini onlarýn birbirleriyle kurduðu ekonomik iliþkilerle açýklama çabasýdýr diyebiliriz. Buna göre üretim araçlarý ve onlarýn malikliði yegane belirleyici nokta, teknoloji ve sýnýflar arasý çatýþma da yegane gerilim noktasý oluverir. Buradan da salt altyapýnýn belirleyici olduðu, üst yapýnýn altyapýnýn basit bir görüngüsü, ona baðlý bir uzantýsý olduðu ortaya çýkar. Yine bu eleþtiriye göre üstyapý altyapýya hiçbir müdahalede bulunamaz.

Örneðin Felsefeye Giriþ adlý kitabýnda Prof. Dr. Ahmet Arslan (1) ve Felsefe Tarihi (2) adlý yapýtýnda Macit Gökberk yaptýklarý özetlerde Marx'ýn her þeyi ekonomiyle açýklamaya çalýþtýðýný söylemiþlerdir. Þu cümle ünlüdür, “Marx'a göre tarihte belirleyici olan ve aðýrlýk taþýyan konular ekonomik olaylardýr.”

Belki öncelikle genel olarak felsefi literatür ile Marksist literatürdeki “ekonomik” kavramýný irdeleyerek baþlamalýyýz. Aslýnda Marks’ýn yapýtlarýnda “ekonomik iliþkiler” kavramýný pek sýklýkla görmeyiz. Onun yerinde daha yerinde bir kavram olan “maddi üretim yapýsý ve iliþkileri” kavram dizisi kullanýlýr. Zira “ekonomik” kavramý içten içe ticaret iliþkilerine de bir imada bulunur. Bir deðiþ dokuþ iliþkisini her daim yanýnda barýndýrýr. Buna karþýn maddi üretim yapýsý veya iliþkisi dediðimizde ise her hangi bir tacaret iliþkisinden çok daha öncesine, insanýn yaþamak için besin elde etme çabalarýnýn tümü ve bu sýrada tarihsel olarak kullandýðý çakmak taþlarýndan, oklara kadar tüm eylem ve üretim aletleri de açýkça kavramýn içerisinde bulunur. Ýþte Marx insan iliþkilerinin temeli olarak bu maddi üretim yapýsý-biçimi-iliþkisini görmüþtü. Bu da materyalist öðretiye sýký sýký baðlýdýr, çünkü materyalist öðreti insaný yaþadýðý yerden baðýmsýz olarak deðil, öncelikle oradan etkilenen ve giderek yaþadýðý çevreyi de etkileyen bir eylem öznesi olarak ele alýr. Zira MArx da buna vurgu yapmayý daha ilk gençlik yapýtlarýnda ihmal etmez. “Ýnsanlarýn koþullarýn ve eðitimin ürünü olduklarý, dolayýsýyla deðiþik insanlarýn baþka koþullarýn ve farklý eðitimin ürünü olduklarý biçimindeki materyalist öðreti, koþullarýn insanlarýn kendileri tarafýndan deðiþtirildiðini ve eðiticinin kendisinin de eðitilmesi gerektiðini unutur,”(3) der. Yani insanýn iliþkiye girdiði maddi doða, üretim yapýsý ve iliþkileri tartýþýlmaz temeldir ama bu temel insanýn ona müdahalesini dýþlamaz.

Yine örneðin Engels'in Anti Dühring'deki þu cevabýný nasýl okumalýyýz? “Bununla birlikte bölüþüm, üretim ve deðiþimin salt edilgen bir sonucu da deðildir; o da ötekiler üzerinde etkili olur.”(4) Burada bölüþüm üstyapýya iliþkin de bir öðedir. Zira bölüþüm iliþkileri tüm üstyapýsal kültürel iliþkilerin de belirleyicisidir. Bölüþüm farklý sýnýflarý, onlarýn toplam gelirden farklý paydalar almalarýný, bununla baðlantýlý olarak da farklý tür harcamalar, kültürel ve sosyal iliþkiler geliþtirmelerini ve bu iliþkilerden de güç olanaklarýný büyütmelerini belirler. Ama ayný zamanda bölüþüm olarak “ekonomik” de bir öðedir. Burayý da aklýmýzýn bir köþesine yazmýþ bulunalým, zira bu karþýlýklý ve iç içe geçmiþ iliþkinin güzel bir örneði.

Marksizm genel olarak ekonomik iliþkileri (yani maddi üretim iliþkilerini) temel bir sebep sayar. Bundan da insanýn doðayla kurduðu iliþkilerin zorunlu olarak bir üretim iliþkisi olduðu gerçeðini kasteder. Buna kýsa bir antropoloji tarihi okumasý bile, insanýn sosyalleþmesinde ve sosyal bir varlýk olmasýnda ortak avlanma ve ortak savunma gereksiniminden doðan bir avcýlýk ve basit taþ iþçiliðinden gelen bir hareketin sebep olduðunu gösterir. Bunun yanýnda sosyal iliþkiler kurmanýn getirdiði pek çok avantaj da vardýr. Ama dikkat edelim burada üretim iliþkileri “yegane sebep” deðildir. Sebepler çorbasýnda belirleyici olandýr.

Engels de buna bir mektubunda deðinmiþtir. “Politik, hukuksal, felsefi, dinsel, yazýnsal, sanatsal, vb. geliþme ekonomik geliþmeye dayanýr. Ama bütün bunlar, birbirlerini olduðu gibi, ekonomik temeli de etkiler. Bu demek deðildir ki ekonomik durum nedendir, yalnýzca o etkendir, bundan baþka her þey ancak edilgen sonuçtur. Tersine, her zaman son kertede aðýrlýðýný koyan ekonomik zorunluluk temeli üzerinde bir etkileþim vardýr.”(5)

Yine bu alýntýdan “neden” ile “etken” arasýnda da bir ayrým yapýlýr. Zira tüm sistemik ve diyalektik yaklaþýmlar sistemin çalýþtýðý süreçlerde asla nedenlerden, her þeyin ondan türediði tözlerden bahsetmez. Bahsettiði karþýlýklý iliþkilerin sürüp gittiði bir iliþkidir ve bu iliþkideki araçlar sistem üzerinde çeþitli aðýrlýklarda etkide bulunurlar.

Buna göre tüm tarihsel yaklaþýmlar da insanýn üretme ve üretmenin türediði yaþama istencinden geliþir. Bu üretme de yaþamak için nelere ihtiyaç duyduðunuz ve bu ihtiyaç duyduðunuz þeyleri nasýl ve hangi teknolojik gereçlerle elde edeceðinize sýký sýký baðlýdýr. Yine bu yoldan bu üretimi kaç kiþi yaptýðýnýz ve elde ettiðiniz ürünün tüm bireylere yetip yetmediði, onlarýn ihtiyacýndan bir fazlalýlýðý ifade eden bir artýk üretimi (6) meydana getirip getirmediðine bakarýz. Bu artýk üretimin de niteliði ve miktarý, onun toplum tarafýndan bölüþülme biçimi zorunlu olarak farklý bir toplumsal sistem çýkaracaktýr. Örneðin “Asla çalmayacaksýn” (7) prensibi bu artýk, fazladan üretim olmadan gerçek bir kural olamazdý. Zira tüm üretim, o toplumun üyelerinin ancak karýn tokluðuna yaþadýðý bir düzeyde ise çalýnacak da bir þey bulunamazdý. Ýþte fazladan bir üretim kendine özgü hukuksal iliþkiyi de türetir. Yine “Çalmayacaksýn” kuralýna karþý gelene yapýlacak bir yaptýrým da bizi politik bir tavýra götürür. Yani tüm üstyapýsal iliþkileri doðurur.

Þimdi buraya kadar ulaþtýðýmýz sonuç genel olarak üretim iliþkilerinin temel etkenlerden birisi olarak üstyapýsal iliþkileri de belirlediðidir. Þimdiyse þunu sormamýz gerekir: üstyapýsal iliþkiler de tüm üretim iliþkilerini belirlemez mi?

Aslýnda bu soruya salt “karþýlýklý etkileþim” olarak sýnýrladýðýmýz diyalektik tarafýndan baktýðýmýz takdirde bile vereceðimiz yanýt koca bir evettir. Zira biliriz ki ekonomik ve teknolojik geliþim bile tüm dünya coðrafyasýnýn her yerinde ayný deðildir. Bir yandan modern tarýmcýlýk yaparken öte yanda rahatlýkla karasaban tarýmcýlýðýný görürüz. Ancak bir devletin bu karasaban tarýmcýlýðýný verimsiz görüp tarýmsal desteklemeleri kesip, artýk rekabet gücünden yoksun oradaki köylüleri kentlere göçe zorlamasý, üstyapýnýn (burada devletin), altyapýya müdahalesidir. Yoksul köylülerin kentlere göçü sonucu artan iþsizlik sorunu, genel ücretlerin düþmesine bu karlarýn artmasýna, artan karlarla yeni yatýrýmlar yapan sermayedarlarýn yeni istihdam yaratmalarý ve artan iþgücü talepleri de devletin köyden kente göç politikasýný güçlendirir. Böylece genel ücretlerin “asgari miktarda” olmasý için sürekli bir iþsizler ordusu ve artan köyden kente göç kapitalizmin vazgeçilmez bir istenci haline gelir. Hatta insanlýðýn tüm “uygarlýk” diye ifade ettiðimiz tarihi de üstyapýnýn altyapýya müdahale ettiði sayýsýz örnekle doludur.

Yine Marksizmin devrimci yaný da ele geçirilmiþ politik devlet gücünün diðer üstyapý ve altyapýsal iliþkilere müdahale etmesi gereðinden türer. Marksist devrimcilik artýk sürekli krizler doðuran üretim iliþkilerine ve üretim biçimine üstyapýnýn belirleyici olduðu bir müdahale yapmasýdýr. Buna göre tüm devlet yapýsý, üretim araçlarýnýn malikliði, toplumsal ve sýnýfsal iliþkiler belirli hedefler doðrultusundan deðiþmeye tabi tutulur. Yani altyapýnýn yegane belirleyen olduðu “ekonomik indirgemecilik” eleþtirisi aslýnda Marksizmin kendi doðasýna ve pratiðine de aykýrý bir durum olmaktadýr. Peki bu indirgemecilik eleþtirileri neden yapýlmaktadýr diye sorabiliriz.

Genel olarak Marsizme yapýlan bu indirgemecilik eleþtirisi kanýmca birkaç sebebe sahip.

1.     Ekonomik olsun sosyal konularda olsun Marx'a ve Marksizme dair bir þey yazan akademisyenlerin pek çoðunun Marx'ýn bir kitabýný alýp da birinci elden onun yazdýðý biçimiyle bir okuma yapmamýþ olmalarýdýr. Zira öyle olmasa Marx'ýn ve Engels'in yapýtlarýnda bu indirgemeciliðe ne kadar karþý çýkýldýðýný, hatta en basit ifadesiyle karþýlýklý bir iliþkiye iþaret eden diyalektiðin kendisine bile böyle tek yanlý bir yaklaþýmýnýn aykýrý olduðunu görürlerdi.
2.     Bu eleþtiriyi yapan yazarlarýn pek çoðunun “yegane sebep”, “temel sebep”, “etken” ve “neden” gibi kavramlarý çok iyi ayýrt edemedikleri yönündedir. Bundan daha kötüsü de artýk modern bilim de bile “tek sebep, tek sonuca karþýlýk, çok sebep, çok sonuç” pratiðinin açýk ifadesi olan karþýlýklý diyalektik iliþkiler konusunda ve bu ilkeye Marksistlerin ne kadar vurgu yaptýðýný anlayamamalarýdýr.
3.     Son olarak da bilinçli ya da bilinçsiz olarak konulara nesnel olmayý engelleyecek bir ideolojik yaklaþýmdýr. Mevcut yapý ve eðitimde mümkün olduðunca ismini duymak istemedikleri marksizmi unutmaya ve unutturmaya, önce onu mümkün olduðunca basitleþtirip, sonra da çok basit diye eleþtiri yaðmuruna tutmalarý da bunun göstergesidir. Hatta bu tutuculuðun da sebebi kendisinin koca devrimlerden türediði modern dünyanýn yeni devrimlerden “hayalet” görmüþ gibi kaçmasýdýr.


Dipnotlar:
(1)     Felsefeye Giriþ, Ahmet Arslan, Vadi Yayýnlarý, 1994, Sayfa 74.
(2)     Felsefe Tarihi, Macit Gökberk, Remzi Kitabevi, Sayfa 400 ve sonrasý.
(3)     Karl Marx, Feuerbach Üzerine Tezler, Sol Yayýnevi, 3. tez
(4)     Frederich Engels, Anti Dühring, Ekonomi Politik bölümü, Sayfa 225
(5)     Frederich Engels, Toplu Yapýtlar, ENGELS'TEN BRESLAU'DAKÝ W. BORGIUS'A Mektup.
(6)     Artýk üretim tabiri bir topluluðun yaptýðý üretimden, o topluluðun ürettiði üründen daha azýna ihtiyaç duymasýna ifade eder. Yine bu artýk üretim de temel mal deðiþ dokuþundan baþlayan ticari iliþkilerin de baþlamasýna sebep olmuþtur. Zira ilk ticari iliþkiler de örneðin hububat artýk üretimiyle, balýk artýk üretimi olan iki kabile arasýndaki ticari mal deðiþ dokuþundan ileri gelmiþtir.
(7)     Eski Ahit kitabýndan Musa'ya bildirilen 10 Emir'den bir tanesi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tarihi Anlamak (1)
Ýletiþim Evreni
Tarihi Anlamak (2)

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hayvan ve Ýnsanlardaki Bilinç

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Seni Düþünmek [Þiir]
Yüzyýllýk Yalnýzlýk [Þiir]
Kan (At) Lý Geceler [Þiir]
Hedef [Þiir]
Mahpus [Þiir]
Yeþil Canavar [Öykü]
Utanç [Öykü]
Günün Sonuna Yolculuk [Öykü]
Dalgakýran [Öykü]
Ölüm Döþeðinde Puslu Aþka Keþfi (2) [Öykü]


Mikail Boz kimdir?

Mikail BOZ

Etkilendiði Yazarlar:
N. Gogol, F. Kafka, J. M. Coetzee, L. F. Celine, M. Proust, A. Camus


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mikail Boz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.