Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus |
|
||||||||||
|
Her adım çok önemlidir, ancak ilk adım daha da önemlidir. Ílk adımınızı atarken diğer adımlarınızın da kaderini belirlersiniz. Ílk adım, ilk soru, ilk yanıt, ilk bakış, ilk söz ve ilk çözüm önerileriniz… herşey değildir ancak çok ama çok önemlidir. Sizler de, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı taşıyan her insan gibi « benim ülkemde sorun var » diyerek, kendi inancınıza, felsefenize, etnisitenize veya sosyal statünüze göre sorunu adlandırarak başlıyorsunuz ve derin analiz, somut tesbit ve ilginç çözüm önerilerine ulaşıyorsunuz. Sık sık ve değişik dillerde sıralanan sorunlar listesinde, sizin de sorun olarak gördüğünüz bir görüş böylece yerini alıveriyor elbette; « Türkiye’de demokrasi sorunu var » diyorsunuz… « Türkiye’de laiklik sorunu var » diyorsunuz… « Türkiye’de türban sorunu var » diyorsunuz… « Türkiye’de Kürt sorunu var » diyorsunuz… « Türkiye’de Alevilik sorunu var » diyorsunuz… « Türkiye’de ekonomi sorunu var » diyorsunuz… « Türkiye’de ………. sorunu var » demeyi ya unutuyor, ya çekiniyor, ya da kaçınıyorsunuz. Oysa varlığından hepinizin emin olduğunuz yukardaki « sonuçlara » kaynaklık eden temel « sorunun » adını koyarak ilk doğru adımı atabilirsiniz. Binlerce yıl insanlığa medeniyet beşiği olmuş Anadolu’yu, karartan, bu coğrafyayı üzerinde yaşayan büyük çoğunluğa zindan eden temel sorun’un bugünkü adını koyarak, çözümlerde anlaşarak, aydınlığa kavuşturabilirsiniz. Yukarda sıralanan sorunlar birer « sorun » değildir. Hatta bu yaklaşım üzerinde fazla düşünülmeden sarfedilen, temel ve gerçek sorunun ömrünü uzatmaya hizmet eden bir söylemler zinciridir. Türkiye’de demokrasi sorunu yoktur… Türkiye’de laîklik sorunu yoktur... Türkiye’de türban sorunu yoktur... Türkiye’de Kürt sorunu yoktur... Türkiye’de Alevilik sorunu yoktur... Türkiye’de ekonomi sorunu yoktur... Türkiye’de Devlet sorunu vardır. Çağdaş normlara uymayan devlet yapısıyla yönetilmeye çalışılan bir ülkede, yukarıda sıralanan ve hatta sayfalara sığmayacak sonuçların yaşanması son derece doğaldır. Devletin Anadoluya diktiği elbisenin, Kumaşı Türklük, ipliği Íslamlık olduğundan, ne nakışı, ne bedeni, ne de renkleri bu topraklara ve topluma uymuyor. En usta terzilerde işin başına geçse, bir tarafını diktikçe, öbür tarafları sökülüyor. Bu durum, kumaşa da-ipliğe de, dikene de-giydirilmek istenene de büyük bir zulüm. Tanık olduklarınız, okuduklarınız, duyup şahit olduklarınız ; mevcut devlet yapısı ve işleyişinin artık iyice çatırdadığını gösteriyor, değişimin kaçınılmaz olduğunun alarmını çalıyor. Değişim kaçınılmaz, nasıl olsa değişecek diye seyirci mi olacaksınız ? yoksa bu değişimde kendinize bir yer mi kapacaksınız ? ya da değişimin yönü ve niteliğinde etkileyici mi olacaksınız ? « Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa » sorusunu takip edecek nihayi soru « Nasıl bir dünya istiyoruz » dan önce, « Nasıl bir Türkiye istiyoruz » ancak, sorulacak acil ve anahtar soru « Nasıl bir Devlet » iledir. Bu soruya doğru cevap sizde ! Durak Arslan Strasbourg, 26.07.2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |