Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud |
|
||||||||||
|
2008-2009 Krizi ve Neo-Liberal Açmaz ABD’de baþlayan ve dalga dalga Dünya’ya yayýlan,1929 Büyük Bunalýmý’ndan sonra en büyük ikinci mali kriz olan 2008 krizi,serbest piyasa ekonomisine iman etmiþ Anglosakson ülkelerinde bankalarýn ve kredi kurumlarýnýn iflasýna yol açtýðý gibi ekonomik durgunluða da sebep olacak gibi görünmektedir.1970’li yýllardan itibaren alternatifsiz gibi gösterilerek uygulanmaya baþlayan neo-liberal iktisat politikalarýnýn artýk sürdürülemez hale geldiði bu krizle birlikte çok net bir biçimde ortaya çýkmýþtýr. Düzenlenmemiþ piyasaya olan inanç artýk sarsýlmaya baþlamýþtýr. Kapitalist sistemin dýþarýdan bir müdahaleye gerek olmadan kendi kendini düzenleyeceði, Adam Smith’in meþhur tabiriyle “görünmez el” in sistemi regüle edeceði ve böylece her kesimin çýkarýnýn maksimize edileceði tezi iflas etmiþtir. Özellikle, savunulan bu tezin büyük bir imanla uygulanan Anglosakson ülkelerinde yanlýþlanmasý daha da anlamlýdýr. Kýta Avrupasý’nda görece düzenlenmiþ iktisadi yapýnýn, mali krizden daha az etkilenmesi neo-liberal tezin yanlýþlýðýnýn açýk bir ispatý gibi de görülebilir. Devletin aktif olarak mali sisteme müdahale ettiði ve ideolojik önyargýsýz olarak düzenlemeye karþý herhangi bir direncin oluþmadýðý Kýta Avrupasý’nda krizin daha az zararla atlatýlacaðýný öngörmek pek de yanlýþ olmasa gerektir.Bu durumun sebebi,sol/sosyal demokrat partilerin iktidarda olduklarý süre içerisinde vahþi kapitalizmi dizginlemek için uyguladýklarý düzenleyici sosyo-ekonomik politikalarýn gerekliliðine olan inançtan kaynaklanmaktadýr. Bunun yanýnda, devletin ekonomiye müdahalesini ve planlý ekonomiyi sol düþüncenin iktisat politikasý gibi sunmak da yanlýþ/yanýltýcý olacaktýr. Serbest piyasanýn dizginlenmesi, kendi haline býrakýlmamasý önemlidir. Fakat buradan solun iktisat politikasý planlý ekonomidir þeklinde bir çýkarýmda bulunulamaz. Önemli olan bölüþüm mekanizmasýna müdahale etmek, saðlýk ve eðitim gibi en temel hizmetlerden halkýn ücretsiz faydalanmasýný saðlayabilmektir. Sovyet deneyimi göstermiþtir ki, mülkiyetin devlette olmasý, özel mülkiyetin olmamasý da eþit ve özgür bir toplumun gerçekleþmesine olanak vermemiþtir. Mülkiyetin devlette veya bireyde olmasý, son tahlilde çok önemli deðildir. Mülkiyetin toplumsal olmasý, eþit ve adil bir bölüþüm mekanizmasýnýn olmasý galiba en önemli açýlýmdýr. Kapitalizmin krizi nedeniyle gündeme getirilen “Marx haklý mýydý?” þeklindeki popüler soru beraberinde gelen tartýþma ise, gündemden düþmeyen bir diðer konudur. Her ekonomik krizden sonra kapitalizmin sonunun geldiðini iddia etmek pek gerçekçi bir yaklaþým tarzý deðildir. Birinci küreselleþmesini 19.yüzyýlda tamamlayan kapitalizmin, bunalýmlarla, krizlerle birlikte var olduðu bilinmektedir. Bu krizlerin sistemin kendini yenilemesini saðladýðý, belirli bir durgunluk döneminden sonra tekrar hâkimiyetini tahkim ettiði açýktýr. Marx, kapitalizmin sonunu yine kapitalizmin kendi bünyesinden kaynaklanan iç dinamiklerin hazýrlayacaðýný savunmuþtu. Fakat tabii ki bu sürecin kendiliðinden deðil, politik praksisle gerçekleþeceðini iddia etmiþti. Ardaki fark budur. Kapitalizmin, barbar, yýkýcý ve insancýl olmadýðý tezi de halen geçerliliðini korumaktadýr. Günümüz koþullarýnda önemli olanýn ise, insan merkezli bir iktisatýn mümkün olup olmadýðý yönünde bir soru ve tartýþma olmalýdýr. ABD’de banka kurtarma operasyonlarýný, sisteme müdahale olarak algýlayan ve bunu son tahlilde sosyalist bir model olduðunu savunan Cumhuriyetçilerin tepkiselliði de anlaþýlýr gibi deðildir. Halen, zihniyetlerine soðuk savaþ dönemi Dünya Görüþü’nün hakim olduðu bu ülkenin insanlarýnýn meseleye bakýþ açýsý oldukça þaþýrtýcýdýr. Büyük bir bunalýma sürüklendiði halde, müdahaleyi sosyalist bir uygulama olarak görerek reddetmeyi düþünen ve ilk paketi de reddeden bu zihniyet oldukça sorunludur. Siyasal sistemin sorgulanmadýðý ve birbirinden çok da farklý görüþleri olmayan iki ayrý partinin, neredeyse dönüþümlü olarak iktidara geldiði ABD’de vahþi kapitalizm bütün yýkýmýyla egemenliðini sürdürmektedir. Saðlýk ve eðitim gibi iki temel sistemin piyasa koþullarýna teslim edildiði bir ülkede, parasý olanýn her türlü imkana sahip olduðu, yoksul kesimin ise asgari yaþam koþullarýna bile sahip olamadýðý artýk gözden kaçmayan bir gerçektir. Bütün bunlara raðmen, daha iyi yaþam koþullarýnýn varlýðýný sürekli olarak dile getiren ve sistemin açýklarýný somut biçimde gösteren entellektüelere ve siyasetçilere karþý kayýtsýzlýk anlaþýlýr gibi deðildir. Türkiye’de ise geçmiþte uygulanan ve günümüzde de dönem dönem baþvurulan iktisat politikasýnýn Anglosakson ülkelerinden ziyade, Kýta Avrupasý ülkelerinin politikalarýna benzediði savunulabilir.1933’ten itibaren uygulanan planlý ekonomik sistem1950’lerde daha esnek bir hale getirilse bile 1960’dan sonra tekrar tahkim edilmiþ ve 1980’lere kadar hâkim iktisat politikasý olma niteliðini devam ettirmiþtir.1980’lerde baþlayan neo-liberal politikalar,1994 ve 2001 krizleriyle birlikte sürdürülemez hale gelmiþ ve 2001 müdahalesiyle kýsmen toparlanma yoluna girmiþtir. Fakat mevcut siyasal iktidarýn bütün güven telkinlerine raðmen, iktisadi ve sosyal yapýnýn bu krizden büyük bir hasarla çýkacaðý tahmin edilmektedir. Bankalar iflas etmese bile, zaten zor yaþam koþullarýnda hayatýný idame etmeye çalýþan yoksul kesimlerin hayatlarýnýn daha da zorlaþacaðý açýktýr. Özellikle saðlýk sisteminin kerte kerte paralý hale getirilme planlarýnýn uygulamaya geçtiði günümüzde emekçi kesimin meseleye daha bütüncül yaklaþmasý ve kararlý bir biçimde tepkisini sürdürmesi gerekmektedir. Güçlü bir sol toplumsal tabanýn olmadýðý Türkiye’de, mevcut siyasal iktidara alternatif olacak bir oluþum gözükmemektedir. Bu sebepledir ki, iktidara karþý seçenek olacak oluþum, ancak krizin derinleþmesiyle ortaya çýkacak gibidir. Böyle bir durum olsa bile, iktidara sol/sosyal demokrat bir hareketin gelme ihtimalini aktif siyasal katýlým ve emekçi kesimlerin karalý mücadelesi belirleyecektir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |