Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn... |
|
||||||||||
|
Bütün çiçekler aslý itibarýyla biraz gül, bütün þehirler de asýllarý itibarýyla biraz Ýstanbuldur aslýnda. Gül çiçeklerin ortak adýdýr. Farsçada gül, çiçek manasýna gelir. Gül deyince ise önce bülbül gelir akýllara. Bir aþýk ile maþukun hikayesidir Gül ile Bülbülün hikayesi. Gül, maðrur bir maþuk, bülbül ise mecnun bir aþýktýr. Bülbül güle gönül verir ama gül kendisi için yanýp tutuþan bülbüle hiç yüz vermez. Buna dayanamayan bülbül güle yakýn olmak için gülün dalýna konmak ister. Konar konmasýna ama gülün dalýndaki dikenler bülbülün gövdesine batar ve bülbülün cýlýz gövdesinden akan kanlar gülün dibine dolar. Bülbülün kaný gülün köklerinden damarlarýna sirayet eder ve o günden sonra gül kýrmýzý açmaya baþlar. Yani güle rengini veren bülbülün aþkýdýr. Gül, kan rengidir; gül ateþ rengidir; gül aþkýn rengidir. Gülü sevmek her yiðidin harcý deðildir. Güldeki dikenler aþýðýn güle olan aþkýndan vazgeçmesi için önüne konulmuþ engellerdir. Her kim dikeni görüp gülün sevdasýndan vazgeçerse o gülün doyumsuz kokusunu hiç duyamaz. Ve her kim de dikenin canýna batmasýna aldýrýþ etmez ve o narin gülü ellerinde tutmaya razý olursa cennetin kokusunu duyar. Ne zamanki bahçeler gülle dolar, o zaman biliriz ki mevsim bahar. Gül, aþýðýnýn rengine boyandýðýndan beri Sevgili’nin adýdýr ayný zamanda. Yedi cihan Sevgilisi miraca yükselince vücudunda oluþan ter damlalarý yere düþmüþ ve düþtüðü yerde güller bitivermiþtir. Onun güzel yüzü güllerin en güzelidir. O öyle bir güldür ki tüm gülleri güldürür. Gül gülünce bahar gelir, goncalar baðrýný parça parça ederek güle tebdil eder ve yýrtýlarak açarlar. Her kim ki gülü bilerek koklarsa, teslim-i ruh eder, iþte o zaman yokluk içinde varlýkla yaþamaya baþlar. Ýþte gül o nedenle cennet bahçesinin çiçeðidir. Gül çiçeklerin sultanýdýr. Týpký Ýstanbul’un da þehirlerin sultaný olmasý gibi. Ýstanbul bir sultan þehirdir. Ýstanbul deyince Kýz Kulesinin yüzü güler; Galata kulesinden bir güvercin kanatlanýr, dalyanlarda aðlar çekilir, Adalar vapuru süzülür Boðazýn derin sularýný yararak ve Kapalýçarþýdan baharat kokusunu taþýyan bir lodos eser. Ýstanbul bir sultan þehirdir, sultanlarýn þehridir, Ýstanbul asýrlardýr özlenendir. Bülbülün kaný gülü kýrmýzýya boyar demiþtik ya, iþte öyle hatýralar boyar Ýstanbul’un gönül aynasýný ve Ýstanbul her daim eteklerini toplamýþ bir saraylýnýn aþký gibi düþer aþýklarýn gönül evlerine. Ýstanbul, sevdanýn adýdýr. Simit ve çayýn tadý bir baþkadýr mesela Çamlýca’da ve her zaman kalabalýktýr Mahmutpaþa. Kimi zaman sevinç düþer yakamozlu sulara, kimi zaman hüzün iner surlarýn ardýna. Bülbül misali bu þehrin aþkýna düþenler gelir yerleþirler taþ yapýlara, bülbülün gülün dalýna konmasý gibi. Kim bilir kaç genç kaç ihtiyar, kaç sevdalý kaç baðrý yaralý; kaç paralý kaç iþsiz; kaç umutlu kaç umudunu yitirmiþ sayýsýz aþýk, bedenlerinden kan damlayarak yaþamaya çalýþýr bu sultan þehirde. Sabah erken, akþam geç olur bu þehirde. Trenlerden inenler vapurlara koþarlar; vapurlardan inenler tramvaya giderler; Anadolu’dan gelenler Rumeli’ye geçerler. Eminönünde bekleyen Sultan kayýðýndaki balýk ekmek kokusu ta Kadýköy’den duyulur; Kadýköy’den kalkan vapurun sireni Adalardaki faytonu hareketlendirir. Akþam inerken þehrin kuytularýna, karanlýk köþelerde büzülüp yatanlar olur köprü altlarýnda. Ama yine de Ýstanbul, gül tadýndadýr. Mânada derin, sevdada güçtür Ýstanbul. Gül ile bülbülün aþký gibidir Ýstanbul’a duyulan sevda. Ne onunla olur, ne de onsuz. Gülün dikenlerinin bülbülün baðrýný delip geçmesi gibi baðrý delik deþik yaþar bu þehrin sevdalýsý bu þehirde. Ama çiçeðin adý gül ise; þehrin adý da Ýstanbul’dur. Nasýl ki bülbül dikene razý gelir ve sevdasýnda diretirse bu þehrin sevdalýsý da Ýstanbul’da öylece diretir ve yedi tepeden Ýstanbul’a þöylece seslenir: “Beni reddetme þefkat eyle ey þehr-i gül, Güle lazým deðil midir bir bülbül?” Ýstanbul gül misali nâz eder bülbüle. Gül çiçeklerin sultanýdýr, Ýstanbul ise þehirlerin. Ne bülbül vazgeçer gülün sevdasýndan, ne de gül yâr olur bülbüle. Her çiçek biraz gül, her þehir biraz Ýstanbuldur. Gül sessiz, Ýstanbul sakin; gül huzurlu, Ýstanbul ise gururlu bir edayla derler ki: Gel gül dedi bülbül güle; gül gülmedi gitti. Gül bülbüle; bülbül güle yâr olmadý gitti.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þebnem Piþkin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |