..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İyileşme > KÜFRAN




29 Aralık 2009
Hebavebagillerden sancılanmalar - Üç  
KÜFRAN
ben seni hep en çelimsiz en güçsüz yanlarından öptüm/ ondandır beni seven tarafın hep sakat hep çaresiz kaldı/ve ondandır ben hep tek başıma aşk yaşadım.


:BEEE:
Hebavebagillerdensancılanmalar-üç



İnsan nasıl böyle severdi insanoğlunun sevme meramı ya da sevinci hangi kavime dairdi. Ne zaman başladı aşk ilk kiminle başladı. Aşk varken aldatmada var mıydı? Bu Âdem ile Havva’nın ilk dünyaya gelişinden öğrenilecekti elbet. Yasak meyveyi tattı Adem ve cennetten kovuldu. Bu yasak meyve acaba cinsellik miydi? Yoksa asıl bu kadar abarttığımız cinselliğin önemli oluşu ta Adem ile Havva ya mı dayanıyordu? Bundan dolayı mı herkes buna bu kadar karşıydı? Ama önemli olan haltı ilk annemiz ve babamız tatmıştı. Tanrıda bunun bir daha vuku bulmaması için ve insanları dünyadan da def etmemek için evlenmeden cinsel ilişkiyi yasakladı. İnsanlarda bu diyarlardan da kovulma korkusuyla hiçbir bilgisi olmadan ve daha yerlere ayetler dolu gibi yağmadan cinselliği yasakladı. Tehtit her zaman yerindeydi. Onların hiç görmediği ve en küçüğünden büyüğüne kadar korktukları cehennemdi. Şimdi evlenmeden bir çocuk edinseydi ne olacaktı. Diye düşünürken kapı çalındı. Hızlıca kapıyı açmaya koyuldu. Kapıyı açtı ve karşısında Veba’yı gördü. O kadar özlemişti ki bir an ne yapacağını şaşırdı. İçeri bile davet edemedi. Vebanın her zaman ki tavrı yerindeydi. Hiç sesini etmeden her zamanki yerine geçti ve oturdu.

Veba- Çok uzun bir yoldan geldim. Kaç gündür bir oda da kilitliydim çıkamadım dışarı bir haber de bırakamadım. Belki sen beni yine günah işleyen bir adam niyetine koydun ama ben beynimin beni zincirlemesinden dolayı çıkamadım. Sanki her şey silinmişti beynimde. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Nerden geldim o odaya nasıl orda kaldım ve kim kapıyı kilitledi bilmiyorum. Aklımı oyalayacak hiçbir şey yapamıyordum. Ne yazı ne şiir ne kitap okumayı yazmayı bile unutmuşum sanki. Adımı bile hatırlamıyorum. Dışarı nasıl çıktım onun da farkında değilim ve biliyor musun? Senin evini de unuttum çok kapı çaldım. İnsanları korkuttum sanırsam. Çünkü kapıda bir insan değil bir Veba gördüler. Bazıları cin kovar gibi kovdular beni. Neyse ki evini bulabildim.

Heba- İsmimi de unuttun mu Heba?

Veba- Hayır tek unutamadığım sendin. O üstüne bin ayet indirdiğim adındı tek hatırladığım. Seni nasıl unutabilirim ki Heba beklide şu dünya da tek sana haksızlık ettim. Heba nasıl heba edilir bunu ben tek yaptım. Herkesten sakınsam da seni kendimden sakınmadıktan sonra bütün kötülükler gelip seni buldu biliyorum. Dudaklarım kurudu tespih taneleriyle ismini sayıklamaktan. Biraz su ver o vahandan. Dudaklarıma biraz tuzunu değdir. Tuzun bile bir sudur kuruyan çöllerime.

Veba öylece konuşurken Heba bir an daldı. Sakallarına baktı uzamıştı baya. Gerçi Veba kesmezdi sakallarını ama çokta uzamasına izin vermezdi. Üstü başı dağınıktı. Dudakları uçuklamıştı ve kurumuştu çorak topraklar gibi. Bir an dudaklarına yapıştırmak istedi dudaklarını. Heyecanlıydı daha atlatamamıştı üzerinden kaybolma korkusunu. Nefes nefese konuşuyordu. Her zamanki gibi ellerini ovuşturarak ve sıkarak çok zordaymışçasına.

Veba- Neden beni aramadın Hepa. (dalmıştı bir anda ona sorulduğunun farkına vardı). Neden neden Heba, beni bulmalısın hep dedim sana kaybetmemelisin. Unutursan ben hatırlayamam seni. Çok korktum bir daha seni görememekten yüzünün her coğrafyasını tadamamaktan. Gezinememekten teninde, seyahate duramamaktan çok korktum. Beni bırakma Heba beni adın gibi etme, şu kirlenmemiş aşkımızı da.

Veba- Sana bir soru sormuştum geçen geldiğimde. Düşündün mü?

Heba- Evet düşündüm (uzun bir süre sustu ve Veba’nın yüzüne istekli ama tedirgin bir yüz ifadesiyle bakmaya başladı).

Veba- Neden susuyorsun ve dalıyorsun yüz ifadeni okuyabiliyorum. İsteklisin ama seni korkutan bir şey var. Korkunun ne olduğunu çok iyi biliyorum Heba bunu defalarca insanlara yaşattım. Bütün şu yeryüzünde her dilde her tende ne anlama nasıl ifade edildiğine tanık oldum. Senin korkunun da temelini biliyorum aslında. Toplumdan korkuyorsun. Şu birkaç kişinin bir araya gelip kendilerine gerçek dediği şeyden. Orda yalan var orda kandırılmış benlikler ve kelimeler var. Kaç yıldır bunu sana kanıtlayamadım. Kirlenmiş her dil kendine bir ceza atfeder ve şiddete maruz kalmak kaçınılmazdır. Şu cümlenin geçerliliğini günümüz insanlarındaki savaşta görüyoruz. Bir birlerini katletmekten başka bir gerçekleri olmayan şu korktuğun toplumdan.

Veba- Sen Heba’sın adın bu, heba edilenler her zaman temiz olanlardır. ‘’İnsanlara sen iyisin demek onlardan istifade etme adına bir eylemdir, insanlara kötüsün demek kendinden istifade edilmesi için açık bir davettir.’’ Bu sözümü hatırlarsan anlarsın neyin ne olduğunu. Şu saflığın, kir bulaşmamış şu tenin. Neden kendini kandırıyorsun. Neden şu kalbimize düşmüş dördüncü cemreyi görmezden geliyorsun.

Heba- Her şey sözcükler kadar basit değil Veba. Kirden bahsediyorsun. Hiç empati kurmadan yaklaşıyorsun. Korku insana özgüdür. Yaşanılması gereken bir duygudur. Sen hiçbir duygumu yaşatma izni tanımıyorsun.

Sözünü keserek Heba’nın

Veba- Yeter anladım Heba istemiyorsun ve bunun temellendirmesini yapıyorsun yüzüme. Yeter istemem tamam bir istekte bulundum. Bu isteğin üzerine kitap yazman gerekmiyordu. Bundan gayrı görüşmemizin de bir anlamı yok. Ne diyordu şair: ben seni hep en çelimsiz en güçsüz yanlarından öptüm/ ondandır beni seven tarafın hep sakat hep çaresiz kaldı/ve ondandır ben hep tek başıma aşk yaşadım.

Kapıya yönelerek ayrılık şarkısıyla beraber dışarı attı kendini



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İyileşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hebavebagillerden sancılanmalar...
Hebavebagillerdensan cılanlanmalar-iki…

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gölgemin Nüshalarını Çoğaltıyorum‏
Benlerden Birini Vurdum: Katilim
Protez Başlıklar
İd"lerin Yarin ve Etlerin Sesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Praetor Apoletleri [Şiir]
Gündüz Sevişir Gece [Şiir]
Neşter [Şiir]
Noktasız [Şiir]
Tol ve Dol [Şiir]
Var ve Yok Oluşumuz... [Deneme]


KÜFRAN kimdir?

yazı yazıyorum sadece içimi rahatlatmak için

Etkilendiği Yazarlar:
sefa kaplan, ismet özel, sezai karakoç, küçük iskender, bukowsky, yılmaz odabaşı, hicri izgören


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © KÜFRAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.