“Hayal gücü, ne ilahi bir armaðandýr “ der Goethe.
« Hayallerinizin peþinden yürüyün, o sizi gerçeðe götürecektir » diye baðladýðým « Rüya… » baþlýklý yazýmý, tekrar çözerek, « Bir hayal... » baþlýðý altýnda devam ettirip somutlaþtýrmaya ve ortak hayallerimizin buluþtuðu o ince noktayý yazý ile resmetmeye kalkýþýyorum.
Zor iþ.
Bu resmi, siz deðerli okuyucularýmýn hayal gücüne güvenerek çizmeye kalkýþtýðýmý itiraf ediyorum.
Sizin yaratýcý ve sýnýrlarý zorlayýcý o sihirli gücünüzdür, bu resmin tablolaþmasýný, çerçeveletip yaþadýðýmýz mekânlarýn duvarlarýna asýlmasýný saðlayacak olan.
Süs olsun diye deðil elbette.
Ýçimize çektiðimiz her nefesi, attýðýmýz her adýmý, tuttuðumuz her iþi ve sarf ettiðimiz her sözü hayalimizin gerçekleþmesine kanalize etmek için bunu yapacaðýz.
Önce “Bir Türkiye Hayali”
« Dörtnala gelip uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kýsrak baþý gibi uzanan bu memleket bizim… » diyen Nazým usta çizmiþ zaten o resmin siluetini.
Biz, en ince fýrçalarýmýzý titizlikle kullanarak, karanlýk siluete yansýtacaðýmýz loþ bir ýþýk aydýnlýðýnda, üzeri tozlarla kaplanmýþ motifleri ve renkleri zedelemeden, ortaya çýkarmakla iþe baþlayabiliriz.
Binlerce yýllýk yaþanmýþlýðýn, ilkelliðin, uygarlýðýn, medeniyetin ve çaðdaþlýðýn derin izler býraktýðý ve iç içe geçtiði bu coðrafya mirasýmýza, sosyal bir yenileme yapmakla devam edebiliriz yolumuza.
“ Ýpek bir halýya benzeyen...” bu topraklarda yetiþmiþ, Hacý Bektaþ Veli, Mevlana, Yunus Emre, Þeyh Bedrettin ve daha nice düþünürlerimizin portreleri çýkacak karþýmýza, bize ve tüm insanlýða gülümseyerek.
Pirsultan Abdal, Karacaoðlan, Dadaloðlu, Köroðlu, Aþýk Veysel, Nazým Hikmet, Mahzuni ve daha nice ozanlarýmýzýn nefesleri, türküleri klasikleþecek sýnýr ötelerinde bile.
Göreceksiniz, herbiriniz mutlaka kendinize ait nice deðerler bulacaksýnýz bu muhteþem tablodan.
Daha da zenginleþtirmek ve en gizli sýrlarý bile nakþeden nice yetenek ve emek, seferber olacak sorumluluk ve titizlik içinde bu tablonun daha berrak ortaya çýkmasýna.
Ayný tabloda harika motifler karþýmýza çýkacak.
Tüm diller, gelenekler, inançlar, felsefeler, sanat eserleri önündeki yasak ve inkar perdeleri sýyrýlacak, cap-canlý, tap-taze çýkacaklar karþýmýza, o içten ve doðal tebessümleriyle.
Zenginlik yeniden fýþkýracak o zaman Veysel’in kara topraðýndan.
Sýzarsa kabýmýzdan, içimize de dýþýmýza da bu zenginlikler sýzacak.
Hiç biri diðeriyle yarýþmayacak.
Sonra da, o muhteþem tabloyu asacaðýz beynimizin, bedenimizin, benliðimizin yýkýlmaz duvarlarýna.
Bebeklerimiz daha doðarken genlerinde bu kültürle doðacaklar.
Çocuklarýmýz farklý olana sevgiyle, ilgiyle yaklaþacaklar.
Korkmayacaklar.
Çoðunlukta olanlar azýnlýkta olanlarýn deðerli olduðunu bilerek üzerine titreyecekler.
Kötülüklerden ve çoðunluðun o doðal ezici gücünden, sayýsal çoklar sayýsal azlarý kendileri koruyacaklar.
Kral da Aþk, kanun da Aþk olacak... !
Daha sonra ise, sýra gelecek hep beraber “ Bir Dünya Hayali…” kurmaya.
Hayallerimizin peþinden yürümeye devam edeceðiz, o bizi alýp yeni bir gerçeðe daha götürecek.
Biz hem önde giden, hem önde gideni takip eden olacaðýz.
Yeni bir dünya düzeninin adýný iþte böyle koyacaðýz.
Bu þimdilik sadece “Bir Türkiye Hayali”
Ortak hayalimiz.
Sadece,
Bir hayal... !

Durak Arslan
Strasbourg, 13 Kasým 2010