..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Çocuk > Sinan Yıldırım




28 Aralık 2010
Masal Zamanından Sonra Şimdi Uyku Zamanı  
Sinan Yıldırım
Karanlıklar ülkesinde yaşayanlar bu birden çıkan ayı görünce korkuya kapılmışlar. Çünkü efsaneye göre bir gün karabulutların arasından bir ay çıkacak ve bu ayın çıkışı ile karanlıklar ülkesine karanlık getiren karakulenin üstündeki kızıl alev sönecek ve karanlıklar ülkesi güneşle buluşacak ve karanlıkta yaşamaya alışmış olan herkes güneşi görünce görme yeteneklerini kaybedecekler ve asla bir daha kötülük yapamayacakladı.


:AIHA:
Sinem her gün hiç kaçırmadan televizyonda seyrettiği çizgi filmdeki oyuncaklar ülkesinin prensesini karanlıklar ülkesinin kötü adamlarının kaçırdığını izleyince çok üzülmüş, çünkü eğer oyuncaklar ülkesinin prensesi geri dönmez ve prensesin sihirli değneği yerine konmazsa oyuncak ülkesi yok olacak ve dünyadaki bütün oyuncaklarda oyuncaklar ülkesinin yok olması ile yok olacaktı. Periler prensesi kurtarmak için yola çıkmışlar fakat karanlıklar ülkesinin prensi hepsini tuzağa düşürüp yakalamıştı ve çizgi film orada bitmişti. Bir sonraki bölüm yarındı ama prensesin kurtulması için hiçbir yol yoktu sanki. Bebeğine sıkı sıkı sarılıp yok olacağını düşünerek akşama kadar yanından ayırmamıştı. Gece olup yatma vakti geldiğinde annesi yatağına yatırıp iyi geceler dileyip yanaklarından kocaman öpmüş ve ışığı kapatıp kapıyı örtmüştü ki Sinem bebeğine yine sıkı sıkı sarılmış ve keşke bizimde periler gibi sihirli güçlerimiz olsaydı değimli canım demişti fısıldayarak bebeğine. Bizim de sihirli güçlerimiz olsaydı oyuncaklar ülkesinin prensesini kurtarabilir ve sihirli asayı yerine koyup oyuncaklar ülkesinin yok olmasına engel olurduk değip bebeğine sıkı sıkı sarılarak gözlerini kapatıp uykuya dalar ve uykuya dalması ile başka bir yerde gözlerini açar. Etraf karanlıktır ve sadece bir tek ışık vardır oda bebeğinin elindeki sihirli değneğinden çıkmaktaydı. Bebeğinin ayrıca kanatlarıda çıkmış havada uçuyordu ve Sinem’e;
-     Korkma sakın dileğin kabul oldu, sana şimdi sihirli güçleri olan bir değnek vereceğim ve prensesi ve perileri kurtaracağız dediğinde sinemin bütün korkusu geçmiş karanlıklar ülkesinin bütün karanlığına rağmen Sinem’in içindeki saf ve temiz duygular karanlık ülkesinin üstünde birden ülkeyi aydınlatan bir ay çıkmış kara bulutların içinden.
Karanlıklar ülkesinde yaşayanlar bu birden çıkan ayı görünce korkuya kapılmışlar. Çünkü efsaneye göre bir gün karabulutların arasından bir ay çıkacak ve bu ayın çıkışı ile karanlıklar ülkesine karanlık getiren karakulenin üstündeki kızıl alev sönecek ve karanlıklar ülkesi güneşle buluşacak ve karanlıkta yaşamaya alışmış olan herkes güneşi görünce görme yeteneklerini kaybedecekler ve asla bir daha kötülük yapamayacakladı.

Bunun üzerine bütün saray hareketlendi, prens bütün askerlerini ve bütün karanlık canavarlarını karakuleyi korumak ve ateşin sönmesine engel olmak için gönderdi. Kendide oyuncaklar ülkesinin prensesinin tutulduğu zindana gidip, prensesi alıp karakulenin en tepesine kızıl ateşin yandığı yere götürür ve oraya zincirler ellerinden ve ayaklarından. Karanlık ülkenin uçan bütün canavarlarını çağırıp bu yeni geleni bulup kendisine getirmeleri için emir verirken oyuncaklar ülkesinin prensesi kaderinden kaçamazsın karaprens bu senin sonun olacak diyordu sesinin çıktığı kadar bağırarak.

Sinem ve bebeği bu arada sihirli güçleri ile uçarak karanlıklar ülkesinin şatosuna doğru ilerliyorlardı ve bir yandan sinem bebeğine ilk önce preileri kurtarmak gerektiğini söylüyordu. Eğer önce perileri kurtarırsak daha çok oluruz ve daha çabuk karanlıklar ülkesinin kötü ve acımasız askerlerini yener prensesi kurtarırız ve sihirli asasını alıp oyuncaklar ülkesine döneriz derken bebeği perilerin tutulduğu zindanın çok iyi korunduğunu içeri girmek için ne yapacaklarını sordu Sinem’e. Sinem fazla düşünmeden ben biliyorum, zindana giden su kanalından gireceğiz içeri ve içeri girdiğimizde ışıt topu yapıp bütün askerlerin görmesini engelleyip perileri kurtaracağız sen merak etme benim güzel bebeğim. Sinem dediği gibi saraya gelen su kanalına girip kendilerini görünmez yapmışlar ve ilerleyip sarayın zindanına ulaşmışlar. Perilerin olduğu zindan daha önce hiç görmediği karanlık canavarlarla doluydu. Hepsinin korkun güçleri varmış gibi ölüm soğuyu sarmıştı sanki zindanı ama korkmadan ışık topu demiş ve sihirli değneğini sallamıştı. Ortaya çıkan ışıktan bütün canavarlar oradan kaçıp karanlığa sığınmışlardı biri hariç. O çok güçlü bir karanlık canavardı onu daha öncede görmüştü perileri yakalayan canavardı bu. Onun gözleri yoktu ve ışığı görmediği için kaçmamıştı ama kocaman kulakları vardı bu canavarın, Sinem bebeğine ve oradaki sihirli kafeslerde tutulan perilere kulaklarınızı kapatın değip sihirli değneğini sallayıp gök gürültüsü demişti bile çıkan gürültü o kadar kuvvetliydiki Sinem bile annesinin Sıçaklığını aramıştı yanında fakat yapması gereken bir görevi vardı ve korkunun yeri yoktu bu karanlıklar ülkesinde. Bütün oyuncaklar için değip bir daha gök gürültüsü dedi sihirli değneğini sallayıp ve bunun üzerine canavar birden yere kapanım elleri ile kulaklarını kaparken tirtir titremeye başlamıştı, bunun üzerine sihirli değneğini kullanarak Sinem ve bebeği bütün perilerin tutuldukları hüçrelerinin kilitlerini açmışlar ve perileri kurtarmışlardı. Bütün periler siz prensesi kurtarmak için gidin ben ve bebeğim prensesin sihirli asasını alacağız demesiyle periler sinemden gördükleri gibi ışık topları kullanarak karanlık canavarları ve askerleri etkisiz hale getirerek kraliçenin yanına doğru ilerlemeye başlamışlardı.

Sinem bebeğine sihirli asanın hiçbir sihrin yapılamadığı kara odada saklandığını oraya girdiklerinde sihirlerinin işe yaramayacağı bunu nasıl başaraçaklarını sormuştu ki bebeği de Sinemin sözlerine ekledi. Birde karanlık odada kimsenin bilmediği bir canavar olduğunu ve o odaya giren hiç kimsenin canlı çıkmadığını söyleyince Sinem korkma bunuda başaracağız oyuncakların yok olmasına asla izin vermeyeceğim diyerek kendinden emin bir şekilde hızlanarak ve karşısına çıkan karanlık askerleri aydınlatarak ilerlemiş ve karanlık odaya ulaşmıştı.

Karanlık odanın hiçbir girişi yoktu ve girişi olmayan bir odanın çıkışıda olamazdı önce sihirli değneği ile duvarda bir delik açmayı denedi ama duvarda bir çatlak bile oluşmamıştı hatta ufacık bir çizik bile yoktu. Bunu üzerine bir ara duraksadı bebeği ne yapacağız der gibi gözlerinin içine bakarken Sinem birden sihirli değneğini sallayıp karanlık ülkenin bütün köstebekleri size emrediyorum karanlık odanın altına bir tünel kazın demişti ve demesiyle her yerden köstebekler gelip karanlık odanın altına kazarak giriyorlardı ve odanın altından acılan tünel yarı yerine kadar kazılınca Sinem ve bebeğide tünele girip odanın tam oratasına gelmişti ve yukarı baktıklarında sihirli asanın ışığı sanki görünüyordu toprağın altından ve yine sihirli değneğini sallayıp sadece sihirli asanın geçebileceği kadar bir delik açılmasını söyledi ve karanlık odanın sihrinin altında var olmadığını anlayarak sihirli asa eline düşüvermişti tam tünelden çıkmışlardıki perilerden birisi gelmiş Sinem’e periler savaşı kaybetmek üzere demişti bunun üzerine Sinem ve bebeği gelen periyle birlikte havalanmış ve karakulenin yanına doğru bütün hızlarıyla uçmaya başlamışlardı ve karakulenin yanına vardıklarında kaybetmek üzere olan perilere sihirli değnekleri ile yardım etmeye başlamışlardı ama ne yapsalar ne etseler yok ettikleri her karanlık asker ve her karanlık canavar iki tane olup geri geliyorlarmış onlar saldırdıkça karakulenin üstündeki kızıl ateş biraz daha alevleniyormuş. Yağmur yağdırmış, yıldırımlar çarptırmış, fırtınalar çıkartıp dört bir yana dağıtmış Sinem ama bir türlü karakuleye erişememişler ve tam bütün ümitleri tükenmişken kurtardığı oyuncaklar ülkesinin asasına gözü takılmış ve oyuncaklar ülkesinin oniki perisinin elindeki sihirli değneklerine. Bakmış ve bir daha bakmış bütün perilere sihirli değneklerini kendisine vermesini istemiş yapacak bir şey olmadığından bütün periler sorgusuz Sinem’e sihirli değneklerini vermişler. Sinem Sihirli asanın üstündeki boşluklara oniki sihirli değneği yerleştirince asanın sanki birer parçasıymış gibi hepsi yerlerine oturmuş ve bir bütün olmuşlar asayla. Bunun üzerine Sinem oyuncaklar ülkesinin asasını havaya kaldırıp kara bulutlar dağılsın güneş hiç batmamak üzere tekrar doğsun bu topraklarda değince asadan çıkan ışık bütün karanlıklar ülkesini kaplamış ve karabulutlar yok olup güneş bütün heybeti ile masmavi gök yüzünde parıldamaya başlamamış. Bütün karanlık canavarlar ve karanlık askerler zindanlara doğru kaçmaya başlamış karakulenin üstündeki kızıl alev sönmüş karaprens gün ışığından korunmak için pelerininin altına sığınmış gücünü kızıl alevden aldığı için bütün güçlerini kaybedmiş bir şekilde oyuncaklar ülkesinin prensesinden aman dilemeye başlamıştı. Periler hemen prenseslerini kurtarmışlar Sinemi’de alıp her şeyin başladığı karanlıklar ülkesine geldikleri sihirli geçidin yanına vardıklarında oyuncaklar ülkesinin prensesi Sinem’e dönüp bundan sonra bebeğin ve sen istediğiniz zaman oyuncaklar ülkesine gelebilirsiniz değip sihirli bir saç tokası vermiş ve oyuncaklar ülkesine gelmek için bu tokayı bebeğinin saçlarına taktıktan sonra üç defa sihirli sözcükleri tekrarla “ masal zamanından sonra şimdi uyku zamanı ” demiş ve periler ve sinem sihirli geçitten geçmek için girmişler ve Sinem annesinin sesini duymaya başlamış, annesi hadi kızım sabah oldu kahvaltıya kalk hadi benim küçük uykucu kızım diyormuş. Sinem yüzünde ki eşsiz gülümsemesiyle yavaş yavaş gözlerini açmış annesini karşısında görmüş ve avcunun içinde sıkı sıkı tuttuğu şeyin gerçek olup olmadığını kontrol etmek için annesinin odasından çıkıp gitmesi için tamam anne uyandım işte demiş ve annesi odasının kapısana doğru ilerledikce oda elini battaniyesinin altından yukarı doğru çıkartıyormuş ve annesi kapıdan çıktığı anda elini çıkartmış ve açmıştı ve gözlerine inanamıyordu gerçektende elinde bir saç tokası vardı hemen bebeğine sarılıp öpmeye başlamıştı sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı, çünkü bir rüya değildi gördükleri, gerçekti kendi gibi, elinde tuttuğu toka gibi, kucağında olan bebeği gibi ve hemen tokayı bebeğinin saçına takıp “masal zamanından sonra şimdi uyku zamanı ”, “masal zamanından sonra şimdi uyku zamanı ”, “masal zamanından sonra şimdi uyku zamanı ” demiş.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çocuk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Öpeyimde Geçsin yada Gülümse
Ben Geldim Anne
Rüyalar Aleminde Düşler Perisiyle Birlikte
Bir Gün Kaybolursam Anne

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Benim Öyküm
İki Rengin Hikayesi
Seyfi'nin Maceraları 1 (Yetiş Dayı)
Haticenin Kuzuları
Değmezdi Akacak Bir Damla Yaştaki Yas"a
Hoş Bulduk Hayat
Üç Kadın ve Ahmet
Ben Buldum Hoca
Fizik Ötesi Servisler
Kardan Adam Yaptırmayan Anneleri Protesto Ediyorum

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Deli Elbisesi [Şiir]
Seninle Bir Ömür [Şiir]
Alışırsın Unutursun Hatırlarsın [Şiir]
İstanbul Olalım Sevgilim [Şiir]
Yaralarım Var Benim [Şiir]
Senli Benli Biz Olsak [Şiir]
Ateş Olur Yakarım [Şiir]
Nisanda Yağan Aşk [Şiir]
Aşk Sensin Derken Söylenen S E N [Şiir]
Sende Gel Benimle [Şiir]


Sinan Yıldırım kimdir?

Duymak istediklerinizi okuyunca mutlu olmazsınız. Peki hiç duymadıklarınıza ne dersiniz.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sinan Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.