Sevmek bir baþkasýnýn yaþamýný yaþamaktýr. -Balzac |
|
||||||||||
|
Uzun süredir görüþmediði bir çocukluk arkadaþýyla karþýlaþýr rahmetli. Sarmaþ dolaþ olurlar, baþlarlar hal hatýr sormaya: -Söyle bakalým Ahmet, nelerle meþgulsün, neler yapýyorsun? Ahmet, Kars’ýmýzýn o güzel renklerinin birinden; bir Yerli. -Valla, ne edim Murat. Tüccar oldum, tosun mosun alýp satýrim. Boþ zamanlarýmda spora gedirim, güreþ müreþ de dutirim. Ya sen ne edirsin? -Valla Ahmet, bildiðin gibi iþte. Ben de hâlâ saz çalýp türkü ohurim... - Desene daha bir baltaya sap olamamýþsýn... *** Geçenlerde eski bir arkadaþýmla karþýlaþtým. Hal hatýr soruþtuk karþýlýklý. Nelerle meþgulsün diye sorunca; üstad Çobanoðlu rahmet istemiþ olmalý ki yukarýdaki anekdot aklýma geldi. Anlattýktan sonra, kendime uyarlama bölümüne geçtim: -Valla, emeklilikten sonra internet sitelerinde köþe yazarlýðý falan edirim. Þiir miir de yazýrim. Artýk aklan ne gelirse karalayýp gedirim iþte... -Desene hâlâ bir baltaya sap olamamýþsýn... Gülüþtük... *** Þehir Kulübünün köþesinde sýmýþka satardý Kurban Emi... Vali Konaðýnýn önünden ta Göl Yeri’ne kadar sallanýp giden Karadað caddesiyle Ýstiklâlî Millî caddenin kesiþtiði noktanýn bir köþesinde Rus yapýsý tek katlý taþ binada Þehir Kulübü, karþý köþede gene Rus yapýsý çok katlý taþ binada Kars Belediyesi, diðer köþede ise betonarme binada Orduevi vardý... Kars Alparslan Lisesi’nin önünden baþlayarak o zamanki Yeni Mahalle’nin sonuna kadar uzanan Ýnönü caddesini yürümeye baþladýðýnýzda; solda sonradan yapýlan devlet hastanesi ve stadyum, saðda Gazi Ýlkokulu, aygýr deposu ve eski mal meydaný vardý. Biraz daha ileri devam edip Çaylak dedikleri yere gelmeden solda sýralanan sokaklarýn birinde, bir oda bir aralýktan ibaret toprak damlý evinde; yaþlý karýsýyla bir Köroðlu bir Ayvaz yaþýyordu Kurban Emi... Hiç çocuklarý olmamýþtý... Ufacýk boyundan dolayý bazý komþularý ona “Bala Gurban” diyorlardý. Bit pazarýndan aldýðý müstamel ceketi dizlerine kadar uzanýrdý. Baþýnda koyu renkli bir þapka, kýrýþmýþ alnýný kapatýrken nerdeyse gözlerine kadar inerdi. Yoksulluðun ve kuru soðuðun kavruk kavruk kavurduðu kapkara yüzünü, yaþlandýkça büyüyen kocaman burnu kapatýr gibiydi. Pörtlek gözleri biz çocuklara korkutucu gibi gelse de; hafif sakalý ve bembeyaz býyýklarýyla tebessüm ederdi çoðunluðu oluþturan biz çocuk müþterilerine... Kar, kýþ, tipi, boran, yaðmur, çamur demeden her sabah erkenden kalkar yola koyulurdu Kurban Emi... Bir kolunda içi sýmýþka (Bildiðimiz ay çekirdeði, günebakan. Rusça’daki “semeçki”den, Kars ve havalisinde olmuþ “sýmýþka”.) dolu yöresel aðýzla külek ya da cýngýr da denilen metal kovasý, diðer kolunda altýna teneke kapatýlmýþ bir kalbur kasnaðýna benzer yuvarlak tezgâhý ve küçücük bir tabure... Ben okul yoluna koyulduðumda her sabah, zaman zaman Kurban Emi’ye de rastlýyorum okul güzergâhýnda; kaldýrýmýn bir kenarýna iliþtirdiði taburesinin üstüne oturmuþ soluklanýyor. Birazdan yola devam edecek... *** Çocuk yaþta babasýný kaybeden Maksim Gorkiy, bu kayýptan dolayý annesiyle birlikte Astrahan’dan Nijniy Novgorod’a göç etmek zorunda kalýr. Bendeniz, “Çocukluðum” adlý romanýnda Nijniy Novgorod’u ve Nijniy Novgorodlu yýllarýný ustaca anlatan bir Maksim Gorkiy olamayacaðýma göre, çocukluðumun Kars’ýný ve Karslý yýllarýmý da bir Maksim Gorkiy ustalýðýnda nakþedemem elbette. Artýk, dilimin döndüðünce, edebî gücümün elverdiðince tasvire çalýþýyorum... Karslý aðzýyla: Allah ne vermiþse... *** Ýstiklâlî Millî Cadde’nin bir köþebaþýnda açardý tezgâhýný Kurban Emi... Þehir Kulübünün olduðu köþede... Ýçeride þehrin varlýklý iþ adamlarý, makam ve mevki sâhibi bürokratlarý, politikacýlarý, isim yapmýþ hekimlerý, avukatlarý... Ýskambil oyunlarý çevriliyor, rakýlar, viskiler eþliðinde þehrin ve ülkenin âli meseleleri konuþuluyor. Her seferinde bugün de olduðu gibi devlet ve millet kurtarýlýyor... Dýþarýda kuru ayazýn kapkara kestiði yüzü ve donmaya yüz tutmuþ kara kuru elleriyle tezgâhýný açmaya çalýþan Kurban Emi... Küçük taburenin üstüne yerleþtirdiði altý tenekeyle kapatýlmýþ kalbur kasnaðýna benzer tezgâhýna metal kovadan boþalttýðý sýmýþkalar... Eski gazete kâðýtlarýndan titreyen elleriyle bükerek hazýrladýðý küçük külahlar... Sýmýþkanýn içinde gene tenekeden yapýlmýþ kulplu küçük bir bardak ve o bardaðýn silme dolusu sýmýþka: 25 kuruþ... Kýþ günü kim sokak ortasýnda sýmýþka çýtlayacak! Yakýndaki Orduevi sinemasýnda sýmýþka çýtlamak yasak. Yeltekin sinemasý belki açýlmamýþ daha o yýllarda. Þehir sinemasýnýn en ön koltuklarýnýn bileti biz veletlere 75 kuruþ. Sürüyle gidiyoruz sinemaya; köþebaþýnda Kurban Emi’den 50 kuruþa 2 teneke bardak da sýmýþka alýyoruz. Her seferinde aðzýndan belli belirsiz ayný sözcükler dökülüyor: Bereket versin... *** Beyoðlu’ndaki Ýstiklâl Caddesi Ýstanbul için ne ise, Ýstiklâlî Millî Cadde de Kars için o idi. Diyebiliriz ki kültürün, sanatýn merkeziydi. Zamanýn tek eðlencesi sayýlabilecek sinemalarýn bu cadde üzerinde olmasý da caddenin önemini artýrýyordu. Biz çocuklarýn, ikinci elden Texas, Tommiks gibi kitaplarý alýp sattýðýmýz ana mekândý bir kere... Bizim caddemizdi yahu! (Adýný ne halt etmeye deðiþtirdiniz o caddenin? Atatürk’ün adýný verecek baþka cadde mi yoktu sanki? “Kuva-i Milliye” ve “Ya istiklâl ya ölüm” gibi, Kurtuluþ Savaþý’nýn ölümsüzleþmiþ deyimlerinden oluþan bu ad, kimi ne diye gocundurdu?) Þehir Kulübünden aþaðý doðru inildiðinde, solda saðlýk ocaðý ve Dr. Cengiz Askeran’ýn Þifa eczanesi, aþaðýlara doðru da Yeltekin ve Þehir sinemalarý vardý. Saðda ise Ekinci Gazetesi ve matbaasý... Camdan dizgileri hazýrlayan ustayý ve baský makinesinin çalýþmasýný izler, büyüdüðümde o gazetede yazmayý hayâl ederdim. Ekinci Gazetesi hâlâ yaþýyor mudur acep? Eðer yaþýyorsa; sýrf çocukluk arzumu gerçekleþtirmek için bir makalemi yayýnlarlar mý ya Râb? (Varlýðýný sürdürdüðünü görmekten büyük mutluluk duyduðum Hüryurt Gaztesi de, eðer hafýzam bana ihanet etmiyorsa: Karadað Caddesi üzerindeki emniyet müdürlüðüne bitiþik binanýn köþesindeydi...) Daha aþaðýlara doðru inildiðinde sýra sýra dükkânlardan aklýmda kalanlar: Bir fotoðraf stüdyosu, kýrtasiye malzemleriyle gazete ve dergileri satan bir kitapçý dükkâný, baþka yerlerde çay 10 kuruþ iken, Filiz çayýndan demli çayý 25 kuruþa satan Filiz Çay Evi, Hamza Beþmart’ýn dükkâný (sonralarý galiba Akay Beþmart o dükkâný avukatlýk bürosu olarak kullanýyordu)... Fotoðraf stüdyosunun adý yanlýþ hatýrlamýyorsam FOTOSPOR idi. Herküle özenen kuzenimle birlikte orada belden yukarýmýz çýplak, incecik bedenimiz ve kýldan kollarýmýzla þiþinerek herkül pozu vermiþtik! Hevesle çektirilen fotoðraf çýktýðýnda; çýtkýrýldým hâlimizi görünce hem üzülmüþ hem de maskaralýðýmýza bol bol gülmüþtük!.. Kitapçýnýn önünde dizi dizi gazete ve dergiler: Cumhuriyet, Tercüman, Hürriyet ve diðerleri 25 kuruþ. Haftalýk Akbaba mizah dergisi 75 kuruþ. Bir de el büyüklüðündeki boyutuyla Ustura mizah dergisi var, Aziz Nesin hazýrlýyor ve haftada bir Günaydýn Gazetesi’nin ekinde veriliyor... Gene bir de o zamanlara özgü haftalýk Fotoroman dergileri var bol bol. Beherinin hedayesi 50 kuruþ... Her hafta alacaksýnýz ki bilmem hangi aktörle hangi aktrisin oynadýklarý fotoromanýn bir sonraki bölümünü okuyasýnýz. Almazsanýz dizinin bir bölümünü kaçýrmýþ gibi olursunuz... Týpký bitmek tükenmek bilmeyen þimdiki diziler gibi... O dükkânlarýn sýrasýnda bir de özel sipariþ üzerine kundura diken bir kundura ustasý vardý. Cennetmekân dedem, hep o ustaya sipariþ verir, hep oradan özel dikimli kunduralar giyerdi... Cadde üzerinde ve þehrin hemen her yerinde tüccar terziler vardý. Konfeksiyonculuk, hazýr giyim nedir bilmezdik... Hemen herkes, elbiselerini o terzilere sipariþ eder, bir ya da iki defa da provaya giderdi... Biraz daha aþaðý inildiðinde, eðer hafýzam beni yanýltmýyorsa sol köþede Ziraat Bankasý þubesi, daha aþaðýlara gidince de gene sol tarafta Bal Hotel vardý. O günkü þartlarda Kars’ýn modern þartlara haiz en lüks oteliydi Bal Hotel. Deri koltuklarla, düzgün perdelerle, halýlarla tefriþ edilmiþ geniþ bir lobisi vardý. Geçen bir sitede “Hâlâ duruyor mu?” diye sordum. Bir hemþehrim: “Maliye el koydu ve lojman yaptýlar” diye cevap yazmýþ. Üzüldüm tabiî... Ha bir de unutmadan: Kars’taki orta hallisinden en kýytýrýðýna kadar bütün otellerin isminde “palas” geçerdi o tarihlerde. Saray yani... Bir kýsmý, bit pire kaynayan saraylar... *** Çað deðiþiyor, Daha doðrusu çað, þehirleri, kasabalarý, köyleri, insanlarý ve insanlarýn yaþam biçimlerini, geleneklerini, göreneklerini deðiþtiriyor... Þimdi özlemle yâd ettiðimiz Kars da deðiþmiþtir tabiî... Klasik Rus mimarisinin hemen her ögesini barýndýran o güzelim taþ binalarýyla, yollarýna parke taþlarý, kaldýrýmlarýna kiremit rengi karolar döþenmiþ o geniþ caddeleriyle övündüðümüz Kars da deðiþmiþ, çaða ve betona ayak uydurmuþtur mutlaka... Gitsek görsek hayâl kýrýklýðý, gitmesek yürekteki hasret ateþi... *** Cadde-i Kebiri dolaþýp geriye doðru yokuþu týrmandýðýnýzda; köþede kocaman þapkasýnýn yarýsýný örttüðü o pörtlek gözlerin, Kurban Emi’nin gözlerinin size “gel gel” ediyor olduðunu hissediyorsunuz. “Gel gel” diyor, “gel de iki bardak sýmýþka daha al ki, akþam eve bir somun ekmek götürebileyim!”... Sinemadan sonra cebinizde kalan son 25 ya da 50 kuruþu Kurban Emi’inin tezgâhýna koyarak bir ya da iki bardak sýmýþka daha alýyorsunuz. Yaþýnýz 12 ya da 13, bilemediniz en çok 14... O yaþýnýza raðmen durumu kavrayabiliyorsunuz: Maksat “çiðit çýrtdamak” deðil; Kurban Emi akþam eve bir somun götürsün... Cahit Kýlýç Ýstanbul, 11 Nisan 2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |