Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Kemal Düz e.posta: kemaldz@hotmail.com “Dere kenarında babam duzak gurdular İkelime vura vura sual da sordular” Aybastı Türküsü Sözlükler ‘değirmen’i; “öğüten araç veya alet, içinde öğütme işi yapılan yer” olarak tanımlar. Değirmen ( tegirmen); gök anlamına gelen; tengri, tegri, tegir kelimeleriyle aynı kökten gelir. Değirmenler tahılı ezerek ‘un’ veya ‘yarma’ haline getirir. Un elde etmek için tahılın elle öğütülmesi, uzun ve yorucu bir iştir. Tek bir öğün yemek için yeterli un’un hazırlanması, yarım günü bulur. Daha büyük ve daha ağır değirmen taşlarıyla çalışan değirmenler, tahılı daha iyi öğütebilir. Ancak çok daha fazla enerji ister. Elle veya hayvan enerjisiyle çalışan değirmenler yanında cazip bir seçenektir. Kurmak masraflıdır, sonra ise giderleri az olur. Kuraklık dönemleri dışında su serbestçe akar. Değirmenler buğday, mısır öğütmek ve zeytinlerin yağını çıkarmak için kullanılırdı. Su değirmeninin bulunuşu üzerinden, iki bin yıldan fazla zaman geçti. İnsanlığın sahip olduğu ilk teknolojilerden birisidir. Çok sayıda değirmen türü vardır. Türklerde değirmen kültürü, M.Ö. ikinci yüzyıla, Büyük Hun Devleti'ne kadar inmektedir. M.Ö. birinci yüzyılda Anadolu’da geliştirilmiştir. Tarihte ilk su değirmenin, MÖ 65’te Karadeniz’de kullanıldığı tarihi belgelerde yazılıdır. M.S. ikinci yüzyılda Avrasya’da ilk su değirmenleri kullanılmaya başlamıştır. İnsanoğlu önce ateşi buldu, yiyecekleri pişirmeyi öğrendi; baktı ki, ateş çabuk kayboluyor, onu muhafaza ve kontrol etmek için; fırını icat etti. Irmak ve göllerin uygun yerlerine su değirmenleri ve fırınlar kuruldu. Sonra fırınlar yerleşim yerlerine taşındı. İlk zaman ki teknoloji devam etti. İlk değirmenler ilkeldi; yatay olarak yerleştirilmişlerdi ve dişli kutusu olmadığı için değirmen taşı çarkla aynı hızda dönüyor ve çalışabilmesi için suyun çok hızlı akması gerekiyordu. Su çarkları, M.Ö. 150 -100 yıllarında icat edilmişti. M.S. 5. Yüzyıl da, suyun bir havuzda tutulabilmesi sayesinde değirmenin çok daha uzun süre çalışabildiği, suyla dönen bir çarkla birlikte dişli kutusu kullanılmaktaydı. İnsanlık tarihinde büyük ilerleme, su gücünün ilk defa kullanılmasıyla başlamıştır. Derinin tabaklanması, kağıt yapılması, kumaş dokunması ve boyanması gibi bir çok alanda faydalanılmıştır. M.S. 10. yüzyılda Avrupa’da su değirmenleri kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle 13. yüzyıl da teknoloji, büyük ölçüde su enerjisine bağlıydı. Tek sorun, kuraklık dönemleriydi. 15OO – 1750 dönemi su çarkının çok yaygın olarak kullanıldığı bir dönemdir. Bu dönemde su değirmenlerinin sayısı oldukça artmıştı. 1750 yılından sonra buhar makinesi ile insanlık, modern anlamda enerji kaynağına kavuştu. Değirmende enerji elde etmek, ilerlemenin odağı olmuştur. Su çarkının saltanatı, buhar makinesinin yaygınlaşması ile sona ermiştir. Ortaçağ, “su enerjisi” ve “inanç” çağıydı. Aybastı ortaçağ’da önemli bir yerleşim ve inanç merkeziydi. Aybastı’ya ne zaman gitsem, değirmenlerin yanına da giderim. Tabiatın tüm sesleri, renkleri içiçedir. Ruha dinginlik, vücuda zindelik verir. Aybastı’da görülmesi gereken 1 numararalı yerlerdir. Köprü başındaki su değirmeni, nice olaylara tanıklık etmiştir. Askere, gurbete, mektebe gidenler veya dönenler hep bu değirmenin yanından köprünün üzerinden geçmiştir.. Hüzünler ve sevinçleri ırmağın sesleri arasında kaybolmuştur. Değirmende ilk göze çarpanlar; eğrilmiş duvarlar, küçücük pencereler, kalın kalasların üstünde eski bir çatı, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen paslı kayışların şaklaması. Bir köşede birbiri üstüne yığılmış çuvallar. Sıcak un bulutları, su damlacıkları. Kuş sesleri, ağaç yapraklarının hışırtısı, ırmağın o diri sesi, oluktan inen sular, dönen taşların ağlamaklı sesleri, gıcırdayan çarklara karışan insan sesleri. Az ötede beyaz çuvallara doldurulmuş unlar. Çocukluğumda Ninem’den dinlediğim, masalda ki yakışıklı çobana aşık güzel peri kızını, padişahın hasta kızını, gece ortaya çıkan cinlere kaval çalan çobanı, onların şenlikli düğünlerini, oyunlarını, concolosları, zebanileri, her türlü mahlukatı, su oluklarında, kayaların arasında ve köprünün ayaklarında ararım. Değirmencinin payı, saçta pişen sıcak ekmeklerin paylaşılması… Değirmenci, değirmenin efendisidir, mısır ile ekmek arasında aracılık eder. Kendisine bırakılan mısırın ağırlığıyla teslim edilen unun ağırlığı hep aynı olmalıdır. En büyük korkusu suyun kesilmesidir. Mesala Romatizmaya yakalanmaktır. Romatizma, kemik eklemlerine, enseye, omuzlara, sırta saldıran bir hastalıktır. Mısır tarlaları azaldı. Öğütülmeye gelen darı oldukça azalıyor. Değirmenler tenhalaşmış, kuş seslerine yuva olmuştur. Aybastı’da aşağı yukarı hemen her köyüne ait bir su değirmeni vardı. Bunlardan şimdilerde çalışır vaziyette iki-üç tane kaldı. Onlarda eskiden olduğu gibi yirmi dört saat çalışmıyorlar. Artık önlerinde sıra beklemek de yok. Su değirmenleri, gelişen teknolojiye direnemediler. Yaras Mahallesine giderken dik yokuş dan inilip de köprünün üzerinden geçince, karşıda yapayalnız, sesiz fakat özgüveni yüksek bir değirmen vardır. Orada o değirmene bir selam vermek, aynı zamanda atalarımıza da bir selam vermektir… Su değirrmenleri, insanlığın ortak tarihi ve kültür mirasıdır. Aybastı’nın belleğidir, hafızasıdır, nüfus kağıdıdır.Aybastı’nın büyülü anahtarı buralarda bir yerlerde saklanır. Onu bulmak buralara sahip çıkmakla mümkün olur. Koruma altına alınmalı. Aslına uygun olarak restore edilmelidir. Tarihi ve kültürel bir varlık olan Aybastı su değirmenlerine sahip çıkılmasını ‘Samsun Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan beklemekteyiz. Bilinmeli ki ülkemizde hali hazırda çalışan sayılı su değirmenlerinden biridirler. Şimdilerde gözleri yaşlı, sahip çıkacak, bir kurtarıcı beklemektedir. 29.05.2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |