Bir insan bir kaplaný öldürmek istediðinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediðinde buna vahþet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Odadaki herkes bir an düþman gibi görünüyor gözüme. Elinde mendil gözlerini silen annem, bir eliyle bedenimi güçle ve þefkatle tutup, bir eliyle saçlarýmý okþayan babam, yanýmda duran Vedat ve bir þeyler anlatan doktor, hepsi. Parçalayan, yýkan bir sesle baðýrýyor, haykýrýyorum. Biraz sonra bir hemþire koluma hoyrat, duygudan yoksun þekilde bir iðne yapýyor. 9 saat önce Hýzla çýktýðým ofisten ayný hýzla otobüs duraðýna doðru yürüyorum. Vedat’la orada buluþmaya karar vermiþtik. Bir an duraksayýp vitrindeki aynadan kendimi inceliyorum. Yeþil, bedenimi sýmsýký saran elbisem, onunla ayný boyda önünü düðmelemeyerek, elbisemin ve onun altýn sarýsý kemerinin görünmesine izin verdiðim siyah montum, ince topuklu bilekte biten kýsa botlarým, ayný deriden portföy çantam ve özenle yapýlmýþ makyajýmla iyi göründüðüm kanýsýna varýp, karþýya geçiyorum. Etrafýma þöyle bir göz atýyorum, cadde her zamanki gibi iþlerine yetiþmek için oradan oraya koþuþturan insanlarla dolu. Ben yetiþmem gereken yere yetiþtiðim için, durup onlarý, bu koþuþturmalarýný izlemek þu anda bana anlamsýz bir keyif veriyor. Karþý kaldýrýmda saçý sakalý birbirine karýlmýþ, yýpranmýþ giysili bir adam gelip geçenlere tuhaf tuhaf þeyler söylüyor. Normalde bu tip kaçýklardan korkarým ama onun karþýda ve kendi kaldýrýmýndakilerle uðraþýyor olmasý benim korkmamamý saðlýyor. Kaldýrýmýn baþýnda siyah, gür, kývýr kývýr saçlarý olan esmer bir kadýn beliriyor. Belli ki o da bir yerlere, koþarcasýna yürümekte. Kaçýk, kadýna doðru parmaðýný kaldýrarak: “ Hey sen! Kendini suçlamayý býrak! Ölümleri Tanrý yazar …” Kadýn biraz yavaþlayýp çelik gibi sert, soðuk bakýþlarla tepeden týrnaða süzüyor adamý. Ama adamýn çok da umurunda deðil bu soðuk bakýþlar. Tam yan yana geldiðinde incecik bir çizgi gibi kýstýðý gözlerinin arasýndan: “Tanrýya kafa tutmak demektir, senin kendini suçlaman” diyor. Kadýn biraz duraksýyor, ama sonra büyük hýzla uzaklaþýyor. Saatime bakýyorum, tam beþ dakika olmuþ. Kaldýrýmda diðerlerine nazaran daha aðýr aðýr yürüyen bronzlaþmýþ teniyle, daðýnýk saçlarý ve kömür karasý gözlerinde yer yer hüznün sezilebileceði bir adam, kaçýðýn yeni avý oluyor. Spor, koyu renk bir pantolon ve deri bir mont var üzerinde. Kaçýk adama teklifsizce yaklaþýp, sanki arkadaþýymýþ gibi: “ Niye olmuyor biliyor musun? Korkularýnýn kapýsý kapatamýyorsun, onlar ise yaþadýðýn her aný sarýp sarmalayarak bugününü tüketiyor! Pýhtýlaþmýþ alýþkýlarýndan arýndýr içini ve özgüvenli ol artýk, gidenler için üzülmeyi býrak bak saate nasýl akýyor ” Adam duruyor ve kýsa bir süre kararsýzlýk yaþýyor, sonra kendine has bir edayla cebinden biraz para çýkarýp, içinden bir yirmilik uzatýyor kaçýða. Geriye doðru iki adým atýp almayacak gibi yapýyor kaçýk ama adam itirazýný kabul etmeden eskimiþ montunun cebine sýkýþtýrýyor parayý. Daha fazla direnç göstermeyip alýyor. Adam aðýr adýmlarda uzaklaþýrken ardýndan baðýrýyor: “Uykusuzluðunu da takma bu kadar kafana, uyumak için deðil zaten hayat!” Adam kafasýný çevirip tekrar bakýyor kaçýða. Belli belirsiz bir tebessüm var dudaklarýnda. Elini hafifçe baþýna kaldýrýp selam verir gibi yapýyor. Sonra geldiðinden daha karýþmýþ,daha usul devam ediyor yoluna. Adamýn tavrý beni de yüreklendiriyor. Kaçýða “Hadi bana da bir þeyler söyle!” der gibi bakýyorum. Sonunda istediðim oluyor ve beni fark ediyor. Göz göze geliyoruz. Iþýk ýþýk gözlerindeki ýþýltý kayboluyor, yüzünde tuhaf bir ifade beliriyor. Gözlerini kýsýp bir þeyler izler gibi, bakýþlarýný yüzüme dikiyor. Geri geri giderek sýrtýný duvara yaslýyor. Derin bir iç çekiþle belli belirsiz bir þeyler söyleyip bulunduðu yerden uzaklaþmaya baþlýyor. Öyle merak ediyorum ki dediklerini þayet o anda telefonum çalmamýþ olsa, bileðine yapýþýp “Dur bir dakika” bile diyebilecek gibiyim. Arayan Vedat. Beni lokantada beklediðini söylüyor. Burada buluþacaðýmýzý unutmuþ olmalý her halde, deyip bir taksiye biniyorum. Ve en son þoföre adres tarif ettiðimi hatýrlýyorum. ….. Kendime geldiðimde karþý kaldýrýmdaki kaçýk geliyor “O biliyordu” diye baðýrýyorum,” biliyordu.” Yanýmdakiler bacaðýmýn aðrý ve üzüntüsünden ne söylediðimi bilmediðim inancýyla beni sakinleþtirme çabasýnda. Etrafýmdaki kalabalýðý ikna edemeyeceðimin ayýrdýna varýnca bunun bana nasýl olduðunu sormak aklýma geliyor. Bir terör saldýrýsý olduðunu öðreniyorum. Cezbe Derketo
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cezbe Derketo, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |