Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse |
|
||||||||||
|
Hayalleri bir bir suya düþmüþ , umutlarý tükenmiþ , yeterince darbe almýþ ve biraz da saçlarý beyazlamýþtý. Olgun gibi görünüyordu , öyleydi de.. Zaman sadece saçlarýna deðil , yüreðine , kalbine , suratýna da uðramýþtý. Eskisi kadar pürüzsüz deðildi suratý artýk. Çizgilerin yönü ve kalýnlýðý belli oluyordu. Tepkileri yavaþ ve sakindi. Soðukkanlý bir tavýr. Hareketleri yavaþlamýþ gibiydi , ama buna raðmen düþünceleri sanki vücuduna savaþ açmýþçasýna daha hýzlý hareket ediyordu. Bu vücut düþündüðü kadar þeyi yapamazdý zaten. Zaman ona bunu da göstermiþti haliyle. Kalbi de yavaþlamýþtý. Her þeye her an çarpmýyordu artýk. Yaþamaya yetecek , kan dolaþýmýný saðlayacak kadar iþte. Bir iþçinin eve ekmek götürme gayesi gibi. Biyolojik olarak vardý , hislerini satmýþtý çoktan. Dýþarýya süzülen gözlerini kahvesine doðru götürdü. Üstünde dumanlar tütüyordu , hala sýcak ve tazeydi. Ne de olsa Türk kahvesinin tadý biraz ýlýyýnca alýnýrdý. Bunu biri söylemiþti ona. Belki gençken Kapalýçarþýda karþýlaþtýðý Arap turistlerden biriydi. Gençken diyorum iþte , sanki þimdi çok yaþlýymýþ gibi.. Biraz daha bekledi. Tabakasýný çýkartýp , özenle sardýðý orta-sert tütünlü sigaralardan birini nazik ve tutkulu bir tavýrla tabakadan çýkardý. ‘’Keþke bana da bu kadar nazik olabilselerdi’’ diye düþünmeden edemedi. Kim bilir nasýl olurdu o zaman hali ? Daha güzel þeyler yapabilir , daha fazla insana yardým edebilirdi , belki saçlarýna da bu kadar ak düþmezdi. Belki lise çaðýndaki halleri gibi , daha vurdumduymaz , daha korkusuz , daha enerjik olabilirdi. Sonunu düþünmeden hareket etmek kadar güzeli var mýydý ? Týpký belki altýna pislediðinden bile haberi olmayan yeni doðmuþ bir bebek gibi. O zamanlarda kalmak gerekirdi kýrýlmamak için. Yorulmamak için. Hep saf ve temiz kalabilmek için. Çakmaðýný , hep koyduðu sað cebinde aradý ama bu sefer sol cebine koymuþtu. Bu aralar ilk defa olmuyordu bu. Kafasý bulanýk , kahvesinin köpüðü kadar yoðundu. Boþvermiþ bir tavýrla çevirdi çakmak taþýný , ve alevlenen gaz , tütününü anýnda yakýverdi. Yanmak bu kadar da kolaydý iþte. Hem yakan sadece ateþ miydi ? Ýnsanlar yakmaz mýydý birbirini ? ‘’Yandým ben ya’’ diyen feryatlar boþuna deðildi heralde. Ýþyerinde bir hata yaparsýnýz ‘yandýnýz’ , Anne – Babaya laf getirirsiniz ‘yandýnýz’ , sevgilinize bir hatanýz oldu ‘yandýnýz’. Herkes öteki tarafta cehennemin sýcaðýndan bahsederken , kimse burda yananlarý görmüyordu heralde. Bir yudum aldý , kahveyi dudaklarýnda , denize ilk giren ayaklar gibi hissetti. Sýcak olmasý tek farkýydý. Önünde delice akan Meriç Nehri’ne baktý. Hayli yükselmiþti su. Belli ki komþu yine açmýþtý barajlarýn kapaklarýný. Ne su zengini memleketlerdi. Bizim böyle bir þansýmýz var mýydý ? Böyle zamanlarda su seviyesi buralarda hayli yükselir hatta bazen taþkýnlar olurdu. Bu bölge bu konuda oldukça tecrübeliydi , esnaf ve vatandaþlar artýk tedbirliydi. Olmasa daha iyiydi elbet , fakat olanla ölene de çare bulunmuyor malesef. Kahvenin telvesi aðzýnda gezindi. Nehir gibi deli olmasa da kahve de midesine öyle aktý. Giderken yanýnda bir þeyler götürür gibi.. Osmanlý’nýn baþkenti olmuþ bu þehirde , Selimiye’nin göðe uzanan dört minaresinden biri kadar yalnýz hissetti kendini. Saydýðýnýz zaman dört taneydi , Edirne’ye girerken baktýðýnýzda ise sadece iki görünürdü. Çünkü dönemin mimari bir harikasýyla ayný hizada yapýlmýþtý. Mimar Sinan’ýn ustalýk eserim dediði bu camii’ye bir çok kez girmiþti. Bazen sadece huzuru hissetmek , bazen ise Allah’ýn huzuruna çýkmak için. Ciðerini belki kaç defa yemiþti bu þehrin. Çocukluk arkadaþlarý burada okumuþ , o zamanlar sokak sokak , cadde cadde arþýnlamýþtý buralarý. Kimi zaman sarhoþ olmuþ , bazen ise iki poðaça alacak para bulamamýþlardý. Þimdi yaþý ilerlemiþ bir þekilde , yanýnda onu tanýyan kimse olmadan gelmiþti buraya. Þehrin sahibi oydu þimdi. Kanatlarýný açýp , biraz yükseðe çýkýp ‘’Eyy insanlar , bu þehirde en eski benim , bu þehrin yalnýzý da , dertlisi de benim.. Beni böyle tanýyýn’’ diye baðýrmaya ramak kalmýþtý. Onu tarif edemediði bir el tutuyor gibiydi. Bir el aðzýný kapatýyor , bir diðeri elini kolunu baðlamýþ gibiydi. Baþka bir ses duymadan , kendi kararlarýný hiç tartýþmadan diktatörlük tadýnda bir gündü bugün. Hesabý istedi. Kendi de daha önce hizmet sektöründe bulunduðu için bunun nasýl yapýlacaðýný iyi bilirdi. Garsonlarýn kalbi kolay kýrýlýrdý. Onca saat ayakta , belki uykusuz hizmet et , bir de gelsin kendini dünyanýn sahibi sanan insanlar , sana baðýrsýn çaðýrsýn , ezsin. Sonra da gel çalýþmaya devam et. O günlere bir tebessüm býraktý içinden. Bahþiþi ihmal etmedi tabi ki. Onun masasýna bakan garson ‘’Teþekkür ederiz abim , yine bekleriz’’ dedi. Kafasý hafifçe öne eðerek kabul etti bu teþekkürü. Sonsuz bir veda eder gibi kalkmadý masadan. Tekrar görüþecekmiþ gibi , umutlu ve yarým býrakarak...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ýlker Kadir ÖZDEMÝR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |