Yanlýþ sayýsýz þekillere girebilir, doðru ise yalnýz bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Meselenin önemi çok zorlu yollarla çözülebilir olmasý deðil, çözülmesi gereken bir mesele olmasýnda gizlidir. Yani bence sorunun nasýl çözüleceði deðil neden çözülmesi gerektiðidir asýl önemli olan. Attila örneði de bu bakýmdan önemlidir. Özünde, sorun Attila’nýn kendisi ya da yaptýklarý ile ilgili olmakla beraber, onu bu denli önemli kýlan gücü nereden aldýðýndan, neden bu büyük gücün arkasýndan nasýl olup hiçbir þey kalmadýðýna kadar geniþletilebilir. Bu noktaya gelince artýk yelkenler tam anlamýyla açýlmýþ ve tam hýz yol alma vakti gelmiþtir. Baþkalarýnýn gerçekleri bizim gerçeklerimiz olabilir mi sorusunu teknesine alan bir araþtýrmacý için artýk yolun haritasýnýn çýkarýlmasý baþlayabilir. Bundan önce yazdýklarýma bakýp konuyu dönüp Attila’ya çevireceðim, onunla ilgili bir alanda kelimeleri koþturacaðým düþünülebilir ama öyle yapmayacaðým. Bildiklerimin sýnýrlarý henüz benim kendi sýnýrlarým içinde kalmak zorunda olduðundan, bu kadar söyleyeceðim deyip kapatacaðým bu bahsi. Peçeneklerin son Baþbuðu Alpar’a ne olduðunu bilmediðim kadar bilmiyorum Attila ile ilgili olanlarý. Bildiðim bir þekilde bir gün kendi tarihimi birileri yazmasýn diye kendi tarihimi kendim yazmaya karar verdiðim. Güncelerin insanlarýn kendi tarihleri olduðunu iyi bilenlerden biri olarak bundan önce yazmýþ olduðum iki günceye ekleyeceðim yeni bir güncenin daha sayfalarýný açacaðým kendime. Hiçbir Romalýnýn benim tarihimi kendi kafasýna göre yazamayacaðý kendi yarýnýma armaðan edeceðim, bu satýrlarý. Fazlaca iddialý gözüküyor ama yaptýðýndan emin olmayanlarýn yaptýklarýný sonuna erdirme cesareti an be an azalýr derdi babam. Eðer sonuna kadar devam etmek istiyorsam doðru ya da yanlýþ yaptýðýn þey konusunda kendine güven. Nihayetinde kendi tarihini inkar eden için geleceðin yine inkar edilmesi kuvvetle muhtemel bir tarih, olacaðý muhakkaktýr. Lafý uzattým yine. Kendi tarihimi býrakacaðým bir posta kutusunun önünde duruyorum þimdi. Þu elimde tuttuðum ve toplamý yirmi bir adet olan mektuplarý birazdan kutuya býrakacaðým. Benim posta kutumun, bu ülkede yaþayýp, kendi posta kutusunu yetim býrakan milyonlardan farklý bir sahibi olup olmadýðý kuþku götürür ama onu yetim býrakmamak adýna iþte ilk mektubu atýyorum içine. M.Ezberci’ye Senden çok þey öðrendim. Sanýrým sonuna kadar da öðreneceðim. Bilgelik öðrenilmez dediðim gün, bir çoklarý söylediðim þeyin arkasýnda, senin bir yaz öðleni sofra baþýnda; -Ne öðrendiðin önemlidir ama ne kadar kullanabildiðin daha önemlidir, dediðini bilmez. Þimdi diyeceksin ki nasýl vardýn bu sözden bu yargýya ya, sen sormadan ben anlatayým. Bilirim ki yaþamýn hep zor tarafýnda durduðun için kolay olanla hiç sýnamadýn beni. Hemen herkesin aðzýna yakýþacak bir sözdü söylediðin ama arkasýnda ne olduðunu sanýrým çözebildim. Hatýrlarsýn, elma fidaný üzerine armut fidaný aþýlamaya kalktýðým gün, köklerinden ayrýlmýþ armut fidanýný elimden almýþtýn. Gözlerimin içine baka baka benim beceremediðim aþýlamayý yapmýþ ve sonra ben iki gövdeli aðacý sularken, sen çimlerin üzerine oturmuþ; -Bunu yapmana yardým ettiðim için suç ortaðýn oldum oðlum. Beni tanrý karþýsýnda aklaman lazým. Bunu nasýl yapacaksýn diye sormuþtun? Bu soruyu o gün cevaplayamamýþ, bir gün elimde leylak aðacý gelip senden yardým istediðim zaman; -Beni akladýn oðlum demiþtin. Ne güzel bir gündü benim için. Hatýrlýyorsun deðil mi bütün bu olanlarý. Yoksa yine cahil bir adamým ben, senin yazdýðýn sadece senin diye mütevazý bir gülüþle evin köþesini mi dönüyorsun. Yine de sen ne yaparsan yap, bilgeliðin öðrenilemeyeceðini senden öðrendim, bu konuda ýsrarlýyým. Herkesin bir bilge olarak yaþama baþladýðýný öðrendim çünkü senden. Bilgelik çoðunun dediði gibi herkese iyi yönde yol gösteren bir ýþýk deðildi. Ýyinin ve kötünün görecesi bilgelik için de geçerliydi. Bu yüzden bilgelik öðrenilmiyor, insanýn doðumuyla baþlýyordu. O armut için kendini bana suç ortaðý eden sen, leylak için aklandýðýnda öðrendim bunu. Senden öðrendiðim bilgelik deðil, sadece yaþamýn renklerine saygýlý bir bilginin nasýl kullanýlacaðýydý. Musa’nýn Firavun’un elindeki ateþ tasý ile altýn tasý arasýnda ateþ tasýný seçmesi ve dilini yakan kor yüzünden konuþmasýnýn hep yarým oluþu gibi bilgelik de ateþ tasýnýn ya da altýn tasýnýn seçimine göre renk deðiþtiriyordu. Ýnsan kendisindeki bilgelik için ateþ seçerse konuþamýyor, bu yüzden içindeki Harun’lar onun adýna yola getirmeye çalýþtýðý hýrslarýna altýn buzaðýlar yapýyordu. Buzaðýlara tapanlar konuþamayanýn kendilerine sunduðu kudret helvalarýna kadar kendi çöllerinde aç susuz kalýyorlardý. Eðer güç insanlara bir þeyler verebilecek kadar çoksa, onlarý, kendileriyle baþa çýkmayý beceremeyecekleri zamana kadar Harun’larýn eline býrakýyordu. Çünkü inanýyordu, insanlara. Kendini var etmeyi beceremeyenlerinki de bir göreceydi yani. Bu yüzden herkes bilge oluyordu. Sadece ýþýðýn aydýnlattýðý yer ayrýydý. Nerede aydýnlanmak istiyorsa insan orada kümeleniyordu. Harun’un niyetinin yüzde yüz kötü olduðunu iddia etmenin kime ne faydasý olabilir ki? Deðil mi? Öte yandan, bir zamanlar yine senin anlattýðýn bir köy söylencesinde, kendini mezar taþý sanan adamýn, mezarlýktan gece geçen adama söylediði þey Harun’larýn da en az Musalar kadar önemli olduðunu göstermiþti bana; Ne demiþti adam; -Ben bir mezar taþýyým. Beni görmediðiniz zaman ne kadar sýk hatýrlayabilirsiniz ki kendi mezar taþlarý için mezarlýkara toplanacak insanlar olduðunuzu. Bir kere daha, çok þey öðrendim senden. Mesela Muharrem Ertaþ’ý senden öðrendim, Yýldýray Çýnar’ý. Türküyü yani. Bir transistörlü radyonun antenine baðlanýp, çatýnýn saclarýna atýlan kablolar aracýlýðýyla dünyanýn toprak tabanlý ve kuytu bir eve taþýnabileceðini. Ýnadýný sevmesem de kararlý olmayý senden öðrendim. Ýçimde merhamet yoksa, öðrendiðimin beni sadece duvar kýlacaðýný, gelip yaslanýlacaðýmý, baþlara omuz, sýrtlara dayanak olacaðýmý ama asla insanlarýn gözlerini ýsýtamayacaðýmý da senden öðrendim. Gözlerini ýsýtamadýðým insanlar için kalplerine koyacaðým yangýnlarýn anlamý olmayacaðýný da. Bu mektubu niye yazdýðýmý söylemeyeceðim sana. Ve hatta bu mektubu kimse getirip býrakmayacak o uzak köyün posta kutusuna. Ýlçedeki postacýlarla ahbaplýðýna eklenmeyecek yani bu mektup. Posta kutum yetim kalmasýn diye içine koyacaðým zarf ile kalacak posta kutusunun yarý aydýnlýk karanlýðýnda baba. Gözlerini ýsýtabildiðim biri var mý diye, þimdi yeniden çýkýyorum yollara... Saygýmla ve sevgimle ellerinden öperim. Ýlkiftar EZBERCÝ 11/04/2005 Antalya
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ýlkiftar Ezberci, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |