Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Evlenen çiftler kadar onlarýn anne ve babalarýný da düþünürüm.” Evlâtlarý; hayatlarýnýn en önemli kararlarýnýn altýna imza atarken, anne- babalar ne hissederler acaba? “diye merak ederim. Ýþte o gün de öyle oldu. Hüzünlenerek ama kimseye de hüznümü belli etmeden izledim nikâh törenini. Gençlere ömür boyu mutluluk dileklerimizi sunarak ayrýldýk salondan. Kýzým ve eþimle birlikteydik. Onlar asansöre binerek kuleye çýkmak istediler. Benim onlarla birlikte kuleye çýkmam gibi bir durum asla söz konusu olamazdý. Çünkü ben asansöre binmem. Daha doðrusu binemem. Dört beþ katlý bir apartmanýn asansörüne bile. Bir- iki dakikalýk asansör yolculuðu , bana yýl kadar uzun gelir. Otuz katlý binanýn merdivenlerini týrmanmayý göze alýrým, yine asansöre binmem. Asansörün içinde nefes almakta güçlük çektiðimi hissederim. Asansör bana kibrit kutusu kadar küçük gelir. Asansöre binenlere de “merdiven çýkmanýn çok saðlýklý olduðunu” söylerim. Asansör korkuma bir mazerettir bu aslýnda.Yýllardýr bana birileri “Caným ne var korkacak !” dediler durdular hep. yÝNE Binmedim asansöre. Bir kenarda eþimin ve kýzýmýn dönmelerini beklemeye baþladým. Çok iyi gözlemciyim. Nerede olursam olayým etrafýmý devamlý gözlemlerim. Etrafýmda hep bir þeyler ararým. Bu beni hem can sýkýntýsýndan kurtarýr, hem bana mutlaka birþeyler kazandýrýr. Öyle dalgýn gözlerle bakmam etrafýma. Gördüklerimden, izlediklerimden, hatta duyduklarýmdan bir þeyler yakalamaya çalýþýrým. Doðal olarak da bunun sonucunda; birçok kiþinin gözünden kaçýrdýðý þeyleri yakalayabilirim.... O gün de öyle oldu. Eþimin ve kýzýmýn dönmelerini beklerken etrafý izlemeye baþladým. Buradaki insanlarýn hemen hepsinin çok iyi giyimli olduklarýný farkettim. Normal bir zamanda, herhangi bir yerde görebileceðiniz insanlar topluluðu deðildi sanki. Özel seçilmiþ, belli bir kültürü almýþ insan topluluðu gibiydi. Nedense, o insanlar içinde kendimi çok farklý hissettim. Sanki onlardan ayrý, onlardan uzak. O arada biraz ötede iki erkek çocuðu dikkatimi çekti. Nereye gitsem, önce çocuklar çeker dikkatimi , sonra çiçekler. Çocuklarýn ikisi de ilkokul çaðýnda görünüyordu. Üstleri baþlarý, diðerlerinin aksine pek muntazam deðildi. O çevredeki insanlardan farklý görünüyorlardý. Ancak, öylesine rahat davranýyorlardý ki çocuklar; kendilerinden baþka hiç kimse yoktu sanki orada. Birbirleriyle itiþiyorlar, kakýþýyorlardý. Kovalamaca oynuyorlardý. Týrabzan þeklinde uzatýlmýþ demirlerin altýndan geçiyor; üstüne çýkýp yere atlýyorlardý. Bütün dikkatimi onlara vermiþtim. Bana öðrencilerimi hatýrlattýlar. Neþeleri hoþuma gitmiþti. Onlarla beraber ben de eðleniyordum. Birdenbire kaným kaynayývermiþti onlara. Rahat tavýrlarý, umursamazlýklarý ilgimi çekmiþti. Yaptýklarýnýn doðru olup olmadýðý umurlarýnda bile deðildi. Benim onlarý izlediðimin farkýnda deðillerdi. Neþeyle oyunlarýna devam ettiler. Bir ara güreþ tuttular, yerlerde yuvarlandýlar. Ýçimden “Çocuk olmak ne güzel,” diye geçirdim. Doðrusu onlarýn yerinde olmak istedim. Ya da onlarla birlikte oynamak. Biz büyüklerin yapmasý hoþ karþýlanmayacak þeyler, onlar için normaldi. Çocuklarýn davranýþ özgürlüðü vardý. Yanlýþ bir þey yapsalar dahi onlara kýzmýyorduk.” Çocukluk iþte!” deyip geçiyorduk. Onlar, büyüklere nazaran özgürdüler, rahattýlar. Ýþte bu izlediðim çocuklar da böyleydi. Ben onlarý keyifle izlerken az ötede, iyi giyimli iki genç bayanýn; bu iki çocuða bakarak, yüzlerini ekþiterek birþeyler konuþtuklarýný farkettim. “Ay!” dedi birisi.” Þu çocuklarýn pisliðine bir bak. Üstleri baþlarý kir içinde.” Dikkatle baktým, gerçekten öyleymiþ. Onlar söylemeden hiç farketmemiþtim. Devam etti ayný þýk bayan: “Ayaklarýnda çorap da yok galiba.” Çocuklarýn ayaklarýna baktým, gerçekten çorap yoktu. Bu arada çocuklar itiþip kakýþmaya, yerde yuvarlanmaya, gülüþmeye devam ediyorlardý. Sonra diðer þýk bayan aldý sözü: “ Þunlarýn boyunlarýna bak. Kirden, kaplumbaða gibi olmuþ. Týrnaklarý da kepçe gibi,” dedi iðrenerek ve yüzünü buruþturarak. Dikkat ettim, gerçekten de öyleydi. Yalnýz baþka bir þeye daha dikkat ettim.Bu bayanlarýn týrnaklarý da kepçe gibiydi. Benim çocuklarda görmediðim þeyleri o þýk bayanlar görmüþlerdi. Bu bayanlar da nereden çýkmýþtý! Onlardan önce bu sevimli yavrularý ne güzel izliyordum. Ne kirlerini görmüþtüm, ne paslarýný, ne de uzun týrnaklarýný. Canýmý sýkmýþtý bayanlar. Neþemi bozmuþlardý. Güzel bir rüyadan uyandýrmýþlarý beni. Bu arada eþimle kýzým kuleden indiler. Hemen arabamýza atlayýp, dönüþ yolculuðuna baþladýk. Onlar Atakule’deki asansörden gördüklerini bana anlatýyorlardý. Ben ise, biraz önce gördüklerimi ve o iki bayanýn konuþmalarýný düþünüyordum. O bayanlarýn çocuklara karþý nasýl böyle acýmasýz ve katý olabildiklerine anlam veremiyordum. O bayanlarla benim, çocuklara bakýþ açýmýz ne kadar farklýydý. Onlar çocuklardaki yanlýþlarý ( “çirkinlikleri” demeye dilim varmýyor) görmüþlerdi, ben güzellikleri görmüþtüm. Ben çocuklarý sevmiþtim, onlar iðrenmiþlerdi. Çocuklarý izlerken benim yüzüm aydýnlanmýþtý, onlarýn ise yüzleri ekþimiþti. Bu aslýnda o kadar doðaldý ki. Çünkü ben bir öðretmendim. Öðretmene yakýþan da buydu. Ben eðer çocuklarda var olan güzellikleri göremeseydim, yýllarca severek öðretmenlik yapabilir miydim! Öðrencilerimin uzun týrnaklarýndan, kirli ellerinden iðrenseydim, öðretmen olabilir miydim? Ya da ne kadar baþarýlý olabilirdim? Ben çocuklardaki güzellikleri gördüm hep. O güzelliklerden yola çýktým. Ýþte iyi bir öðretmen olmanýn sýrrý buradaydý: Çocuklarý sevmekte, onlara sevgi dolu bir yürekle bakmaktaydý. Onlarý anlayabilmekteydi. Eðer çocuklarý seviyorsanýz, onlardaki güzellikleri yakalayabiliyorsanýz, onlarýn herþeyine katlanabilirsiniz. Çocuklarýn eksilerini deðil, artýlarýný göreceksiniz. O artýlardan yola çýkacaksýnýz. Eðer yanlýþlarý düzeltmekten iþe baþlarsanýz, asla baþarýlý olamazsýnýz. Çocuklarý küstürürsünüz. Sonra, seveceksiniz, sevdiðinizi hissettireceksiniz. Çocuk sevildiðini bilecek. Öðretmeni tarafýndan sevildiðini bilen çocuða güven gelir. Öðrenme isteði gelir. Onlarýn duyduðu bu güven , sevilme duygusu ve öðrenme isteði, hem çocuðu baþarýya götürür hem öðretmeni. Sonra da o eksiler zamanla kaybolur gider. Çocuklarda çoðumuzun göremediði öyle güzellikler var ki. Bunu ancak, çocuklara sevgiyle yaklaþanlar görebilir. Öðretmenlik yýllarýmda, her çocuktaki güzelliði görmekte hiç zorlanmadým. O nedenle, onlarý eðitirken ve öðretirken, pek fazla sýkýntý yaþamadým. Çocuklara bu þekilde yaklaþmam, baþarýlý olmamda çok büyük bir rol oynadý. Benim iþimi kolaylaþtýrdý. Çocuklar bir dünya, çocuklar bir kaynak.Onlara yaklaþmayý deneyin bir. Eminim, benim gördüklerimi siz de göreceksiniz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |