Materyalist bir dünyada yaþýyoruz, ve ben de materyalist bir kýzým -Madonna |
|
||||||||||
|
11. yüzyýla kadar Irak’ta Türk kültürünün özel bir önem verilerek korunduðu ve zaman zaman devlet erkinde etkili bir nüfuza sahip olduðu görülür. 1055-1056 yýllarýnda Kerkük-Musul bölgesinin Selçuklu Devleti’ne baðlanmasýyla artýk yöneten sýnýf Türkler olmuþ, Kanuni’nin 1534-1535 Baðdat seferiyle bu hakimiyet perçinlenmiþtir. I. Dünya Savaþý’na yakýn dönemde ise Irak’ýn etnik unsurlarýyla oynanarak çýkarýlan ayaklanmalarla mevcut otorite sarsýlmýþ, Ýngiliz iþgali neticesinde de bölgede bir Ýngiliz sömürgesi kurulmuþtur. 1926’dan itibaren yönetim ve rejim defalarca deðiþmiþse de, gerçekleþtirilen etnik hareketler hep Türkmenler aleyhine olmuþ, “hâkim sýnýf” olmaktan “etnik gruplardan biri” seviyesine çekilen Türkmenler, günümüzde “diðerleri” olarak tanýmlanmaya baþlanmýþtýr. Buna paralel olarak uygulanan eðitim politikalarý neticesinde Orta Asya’lý Türk kökenlerinden uzaklaþtýrýlarak oluþturan yeni Ortadoðu’nun bir parçasý haline getirilmeye çalýþýlan Türkmenler, kültürlerinden ödün vermeseler de, bölgede yoðun dezenformasyonlara maruz kalmýþ Arap ve Kürt gruplarý ile yakýn etkileþim içerisine girmek zorunda býrakýlmýþlardýr. Bu birlikteliðin neticesinde toplumumuza sirayet etmesi muhtemel sorunlardan birisi de “tekellüf” eðilimleridir. Tekellüf, Mehmet Doðramacý’nýn “Yirmidört Ayar Ýnsan” çalýþmasýnda þöyle tanýmlanmýþtýr; “nefsin arzusu üzere insanlara gösteriþ olsun diye yapýlan yapmacýk hareketler”. Tekellüf konusu Ýslam literatüründe “misafir aðýrlama sýrasýnda yapýlan külfetli çabalar” ile örneklendirilmekte, “olduðundan fazla görünme eðilimi” olarak nitelenmektedir. Bir çok Ýslam âlimi bu konuya deðinmiþ, tevazu ve ihlâsý zedeleyici yönlerine dikkat çekilerek külfet olacak ve utandýracak kadar kýymetli hediye verilmemesi gerektiði vurgulanmýþtýr. Ýmam Rabbani’nin Mektubatý’nýn Müstekîmzâde Süleyman Sa’deddîn tarafýndan çevrilen 68. mektubunda da: “Evet Onun 'aleyhi ve alâ âlihissalevâtü etemmühâ ve ekmelühâ' ümmetinin sâlihleri tekellüf, gösteriþ yapmakdan uzakdýr” ifadeleri yer alýr. Ýkrama önem veren, misafirperverlikte nam salmýþ Türk kültürü ise, “misafir umduðunu deðil, bulduðunu yer” atasözünde de iþaret edildiði gibi ikramý belli sýnýrlar dâhiline almakta, gururu okþayýcý tekellüf çabalarýný hoþ görmemektedir. Tekellüf, sadece Ortadoðu’da deðil, birçok medeniyetçe tartýþýlan ve yerilen bir sorundur. II. Dünya Savaþý sýrasýnda Bir Amerikan Stratejik Ýstihbarat subayý olan Ruth Benedict’in Pasifik Adalarý ve Uzak Doðu kültürlerine yönelik yapmýþ olduðu çalýþmalarýný topladýðý “Krizantem ve Kýlýç” adlý eserinde, Japon kültüründe hediyeleþmenin ve ikramýn övüldüðünü ancak gereðinden fazla deðerli ikramlar yapýlmasýnýn, karþýdaki kiþiye “on”(külfet) yüklemesinden dolayý, hakaret kabul edildiðini savunur. Yapmacýk hareketler ve misafire karþý gösterilen ilgi belli kalýplar içerisinde “giri-gimu” (zorunlu) görülse de, “tatamae” ve “honne” kavramlarýyla kültürel sýnýrlar çizilmiþtir. S. D. Goiten’in “Yahudiler ve Araplar” isimli kitabýnda Araplar ile 50’lerin Ýsrail’inde doðan Yahudileri (Sabralar) karþýlaþtýrdýðý bölümde þu ifadeler geçer: “Sabralar, þekil ve resmiyete (formalite) karþý kayýtsýzlýklarýyla tanýnýr. Onlara göre iyi tavýr ve kibarlýk sakýncalýdýr. Öte yandan, Araplarýn sosyal hayatlarýnda belli âdâb-ý muaþeret kurallarý hâkimdir. Bir Arap sizi incitmek istese bile kibarca seslenir. Oysa Ýsrailli gençler kibar olmak için bir nedene sahip olsalar bile bazen oldukça kabadýrlar.” Bu ifadelerden Goiten’in tekellüfsüz bir yaþam tarzýný övdüðünü söylemek yanlýþ olmasa gerek. Büyük ölçekte baktýðýmýzda tekellüf, sosyal hareketleri etkileyen unsurlardan biri olarak karþýmýza çýkar. Ortadoðu’da sýkça deðiþen yönetimler, halkta yaltaklanma ve kendini beðendirebilmek için süslü konuþma ve gösterilere yeltenme ihtiyacýnýn zorunlu olduðu hissini uyandýrmýþ ve bölge, insan doðasýný zorlayan bu eðilimlere karþý kendini hiç durulmayan bir þiddet deryasýnda bulmuþtur. Bunun sonucu olarak bölgede seksen yýldýr demokratik ve kansýz bir yönetim deðiþikliði gerçekleþmemiþtir. 1970’lerde komþu ülkelere nazaran zengin ve geliþmiþ bir ülkenin en kültürlü etnik gruplarýndan olan Türkmenlerin, Baas Partisi’nin dikta yönetimiyle kültürel geliþim hýzlarý yavaþlamýþtýr. Kültür seviyesini koruyamayan toplumlarýn diðer kültürlerin etkisinde kalarak yozlaþacaðý gerçeðini göz önüne alýrsak, yeni yönetimce de yok sayýlan Türkmenlerin, kültürlerini koruyabilmeleri için gerekirse birçok Avrupa kentinde kültür enstitüleri kurmalarý gerektiðini rahatlýkla görebiliriz. Irak’ýn birçok bölgesinde kültürel hâkimiyet izleri hâlâ duran böyle bir milletin hâkimiyeti tekrar ele geçirmesiyle, Ortadoðu’ya barýþ ve huzurun geleceðini öngörmek ise bir kehanet olmasa gerek. 1. Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, “Irak Türkleri”, Fuzûlî Dergisi, yýl:1, sayý:3, Haziran 1987, s.5-7; Fuzûlî Dergisi, yýl:1, sayý:4-5, Temmuz-Aðustos 1987, s.30-31
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Gökhan B. Yetiþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |