Samimiyet ve içtenlik, kiþinin güvenilir ve saygýn olmasýna vesile olan çok önemli bir özelliktir. Samimi olan insanlar hayatlarýnýn her alanýnda bu güzel ahlaký sergileyerek topluma örnek olurlar.

Samimiyetsiz insanlar ise çevreye güven telkin etmediði gibi, kendisine her zaman kuþku ile bakýlan, ahlakýndan hiçbir zaman emin olunamayan kiþilerdir. Bu karaktere sahip insanlar, Ýslam ahlakýnýn gereði olan samimiyeti sosyal yaþamlarýnda hayata geçiremedikleri gibi, dini vecibelerini yerine getirirken de tam olarak yaþayamazlar.

Etrafýmýzda Allah'a inandýðýný dile getiren çok sayýda insana rastlarýz. Ancak bu kiþilerin çoðu Allah'a iman etmenin gereklerini yerine getirmekte gereken titizliði göstermezler. Allah kullarýný, Kuran'ý Kerim'de bildirdiði emir ve yasaklara uymalarý konusunda uyarýr. Faizden, zinadan, yalandan, fitneden uzak durmalarýný öðütler. Namaz kýlmak, oruç tutmak, sabýr ve tevekkül sahibi olmak gibi pek çok ibadeti kararlýlýkla uygulamamýzý emreder. Buna raðmen samimi olarak iman etmeyen insanlar, bu emir ve yasaklarý uygulamak konusunda umursamaz davranýrlar. Menfaatlerine uygun olmayan bu yaþam tarzý onlara zor ya da sýkýcý gelir. Çünkü daha fazla ve daha kolay para kazanmak için faiz yemek, nefislerini tatmin etmek için zinaya yaklaþmak, mecbur kaldýklarýnda yalan söylemek çýkarlarýna daha uygun gelir. Namaz kýlmak, oruç tutmak gibi farz olan ibadetleri ise vakit bulamadýklarýndan, ileriki yýllara ertelediklerinden ya da önemini yeterince kavrayamadýklarýndan yerine getiremezler.

Etrafýmýzda yaþayan insanlarý düþünelim; çocuklarý için çok büyük fedakarlýklar yapan bir anne, kendisini ailesine adayan bir baba, sanat için herþeyi yapmayý uygun gören bir aktris, hayatýný sistemi düzeltmeye adayan veya tek amacý üniversiteyi kazanmak olan bir genç, aþký için ya da kendi için yaþayan bir birey... Çevremizde sýklýkla rastladýðýmýz bu insanlar gün içinde amaçladýklarý konular için herþeyi yaparlar, tüm zamanlarýný ve imkanlarýný bu amaçlarýna ulaþmak için kullanýr ve gerektiði takdirde deðerlerinden taviz vermekten çekinmezler. Dünya hayatýnýn aldatýcý metasýna kapýlýp Allah'ýn rýzasýný unutan bu samimiyetsiz tutumun bulacaðý karþýlýk bir Kuran ayetinde þöyle açýklanmýþtýr: ''Ýþte bunlar, ahireti verip dünya hayatýný satýn alanlardýr; bundan dolayý azaplarý hafifletilmez ve kendilerine yardým edilmez.'' (Bakara Suresi, 86)

Allah inancýný taþýdýklarýný söyledikleri halde hiçbir eylemlerinde bu inancýn gerektirdiði ahlaký göstermeyen samimiyetsiz kiþilerin, Allah'ý hatýrladýklarý ve yalvardýklarý tek an zorluk anlarýdýr. O anlarda Allah'a yönelir, O'dan yardým dilerler. Bir an önce, yaþadýklarý sýkýntýdan kurtulabilmek için dualar ederler, camilere giderler, adaklar adarlar hatta zor geldiði için yerine getirmedikleri namaz ibadetine dahi baþlarlar. Ancak Allah'a olan bu samimiyetsiz yakýnlýklarý, dualarý, ibadetleri; sýkýntýlarý Allah tarafýndan giderildiði andan itibaren son bulur ve eski hayatlarýna kaldýklarý yerden devam ederler. Allah bu karaktere sahip olan insanlarý Ankebut Suresi 65. ayette þu þekilde bildirir: '' Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnýzca O'na 'halis kýlan gönülden baðlýlar' olarak, Allah'a yalvarýp yakarýrlar. Ama onlarý karaya çýkarýp kurtarýnca, hemen þirk koþarlar.''

Yaþanan her zorluk aslýnda insanlara Rabbimiz tarafýndan yapýlan bir uyarýdýr. Kimi uyarýlarý dikkate alýr ve ne gerekiyorsa yapar, kimi uyarýlarý umursamaz, kimi de uyarýyý fark eder ancak bir süre sonra unutur ve hayatýna devam eder.

Mesela kalp saðlýðýna gereken önemi vermeyen bir insaný düþünün. Ufak bir kalp krizi daha dikkatli olmasý gerektiðini hatýrlatan bir uyarýdýr aslýnda. O andan itibaren kiþi tüm hayatýný, kalp saðlýðýný korumak için çeþitli tedbirler alarak tekrar düzenler. Yemek alýþkanlýklarýný deðiþtirir, spora baþlar, sigarayý býrakýr ve daha saðlýklý olabilmek için ne gerekiyorsa yapar. Allah da, hayatýný sadece bu dünyaya adayan ve gaflete düþen kullarýna çeþitli zorluklar yaþatarak uyarýlarda bulunur ve Kendini hatýrlatýr. Tüm zorluklar, acýlar, kayýplar aslýnda insanlar için birer uyarýdýr. Ahireti unutup yalnýzca dünya hayatýnýn süsüne kapýlanlara, Allah'ýn dosdoðru yolunu hatýrlatan hayati bir uyarýdýr. Ýnsanlarýn, ölümle birlikte sona erecek ve hiçbir anlamý kalmayacak bu dünya hayatýna sýmsýký baðlanmalarý aslýnda onlarý sonsuz azaba sürükleyen büyük bir hatadýr. ''Onlar, dinlerini bir eðlence ve oyun (konusu) edinmiþlerdi ve dünya hayatý onlarý aldatmýþtý. Onlar, bu günleriyle karþýlaþmayý unuttuklarý ve Bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanýmadýklarý' gibi, Biz de bugün onlarý unutacaðýz.'' (Araf Suresi, 51)

Allah'ýn uyarýlarýný fark eden ve O'nun dosdoðru yolunda yaþamayý seçen insanlar ise Allah'a olan inançlarýndan ve ibadetlerinden asla taviz vermezler. Dualarýna icabet eden Rabb'lerine þükrederler. O'na olan baðlýlýklarý zorluklarla beraber daha da artar. Bilirler ki yaþanan her zorluk kendileri için bir sýnavdýr. '' Biz sizi biraz korku, açlýk ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceðiz. Sabýr gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155) ayetinin bilincinde olan samimi müminler bu sýnavlarýný en iyi þekilde verebilmeyi amaçlarlar. Samimi olarak iman eden insanlarýn Allah'a olan sevgileri menfaate dayalý deðildir. Sadece O'nun rýzasýný gözeterek yaþarlar ve her zaman O'na þükrederler.

Samimiyetsiz bir inançla, samimi iman arasýndaki farký fark edebilmek ve doðrularý bulabilmek umuduyla...

Altuð Öztürk