Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Gazeteler, sokaklar, reklam panolarýnýn bütün gündemi referandum’a kilitlenmiþ. Kentimizden bilmem kim gitmiþ, bilmem kim gelecekmiþ. Minibüsler sokak sokak, bangýr bangýr yaygara. Bu sýcakta da hiç çekilmiyor. Ülkemde politik tansiyonun üç beþ yýlda bir yükseldiði bu dönemleri aslýnda seviyorum. Bizi uyuþukluktan kurtarýyor. Gürültü patýrtýyý görünce uykumuzdan silkiniveriyoruz. Bir þeyler olacakmýþ gibi biraz umutlanýyoruz. Sonra bir bakýyoruz deðiþen hiçbir þey yok. Bizi sandýklarda yine kandýrmýþlar. Bir þey olmamýþ gibi eski yaþamýmýza geri dönüyoruz. Ve her seferinde insanlarý meydanlara çaðýranlar daha güzel bir ülke, daha mutlu bir yaþam vaat ediyorlar. Ama fýrtýna ansýzýn geçip gidiyor. Biz kendimizi yine bitmez tükenmez bir ekmek kavgasýnýn içinde buluveriyoruz. Yalnýz bu kez film biraz deðiþik. Olan biten zaten serçe kadar olan beynimi allak bullak ediyor. Hakimiyet Allah’ýndýr, kul iradesiyle yönetim olmaz diyenler þimdi birdenbire daha çok demokrasi lazým demeye baþladýlar. 12 Eylül 1980 darbesinde tutuklanmayan, fiþlenmeyen, okullardan atýlmayan, hatta bu ülke yemyeþil bir siyasi görünüme kavuþmalý diyerek korunan devlet babanýn tonton çocuklarý generallerle kapýþýyorlar. Darbecilere karþýlar ama onlarýn yargýlanmasýný da istemiyorlar. Belli ki geçmiþ güzel günlerin hatýrý var. Siyasi olarak darbeciler tarafýndan ezilenler, çalýþma hayatýndan, üniversitelerden atýlanlar, yýllarca idamdan yargýlanan ve iþkence görenler askerlerin bu durumuna iki gözü iki çeþme aðlýyorlar. Güçlü ordumuz bu hallere mi düþecekti, vah vah diyorlar. Bildiðiniz gibi deðil. Kafam çok karýþýk çok… Kent kent, kasaba kasaba gezen demokrasi yanlýsý iktidar partisi deðiþmesini istediði yasa maddelerini alaný dolduran kalabalýktan sýr gibi saklýyor. Deðiþen yasalarýn yaþamýmýzý nasýl demokratikleþtireceðini söylemek yerine “Hayýr” oyu verecek olanlarýn ne kadar cüce, kel ve fodul olduðunu anlatýyor. Onlar kötüdür, sizin düþmanýnýzdýr diyor. Oysa benim aklýmda baþka sorular var. Daha demokratikleþeceksek Saðlýk ve Eðitim hizmetlerine ulaþmak ucuz ve kolay olacak mý? Yaþlýlarý ve çocuklarý kollayan düzenlemeler var mý? Kadýn haklarý hangi alanlarda geniþleyecek? Çalýþanlar taþeron firmalarýn ve vampirlerin ellerinden kurtulacak mý? Örneðin asgari ücret yükselecek mi? Memurlar grevli, toplu sözleþmeli sendikal haklar elde edecekler mi? Partiler tarafýndan önümüze konulan kiþileri seçme mecburiyetinden kurtulacak mýyýz? Siyasi partiler padiþahlýk yönetiminden kurtulacak mý? Kentlerde daha çok yeþil alana, saðlýklý ve temiz içme suyuna, daha saðlýklý bir çevreye, daha ucuz elektrik ve doðal gaza, kolay ve daha ucuz ulaþým olanaklarýna sahip olacak mýyýz? Ne olur biri çýkýp söylesin. Biz 12 Eylül günü yapýlacak referandumdan sonra daha insanca bir yaþama kavuþacak mýyýz? Eþime söyledim ama beni dinlemedi. Taze fasulye ayýklamak bana iyi gelmiyor. Kafama þeytanlar üþüþüveriyor. Fukara bir memur böyle zararlý þeyler düþünmemeli. Anayasa oylamasýnda “Hayýr” oyu verin diyenler de baþka bir terane. Baþbakan ona Memur Kemal Efendi diyor. Bir tek burada yollarýmýz kesiþiyor. Ben de memurum ya… Ýktidar partisinin yüksek yargýyý kuþatmayý amaçladýðýný, HSYK ve Anayasa Mahkemesini YÖK gibi hükümet güdümlü hale getirmeyi istediðini anlatýyor. Siyasi rejimi deðiþtirmeyi amaçlýyorlar diyor. Benim mahkemelerle falan hiç iþim olmaz. Bir kere kapýlarýna yolum düþtü. Dosyamý koltuðumun altýna verip geri yolladýlar. Tam iki sene bekledim. Ýki sene sonra sen haksýzsýn, devlet baba doðru yapmýþ dediler. Siyasi rejim meselesi de beni aþar. Rejimi korumak, bu ülkeye sahip çýkmak her vatandaþ gibi benim de görevim. Ancak rejimin beni pek taktýðýný da sanmýyorum. Þimdilik yapacak bir þey yok. Belki kýrk dört derece sýcakta kömür kamyonlarý bizim mahalleye de gelir. Makarna, un, þeker, yað daðýtýr. Eskiyen buzdolabýmýzý, çamaþýr makinemizi deðiþtirirler. Bir gün bizim kapýmýzý da çalar, oðluna iþ vereceðiz, kýzýna hayýrlý kýsmet bulacaðýz derlerse. Ben de ikna olabilirim. Demokrasiye baðlýlýðým artar, padiþahým çok yaþa diyebilirim. Eþime söyledim ama dinletemedim. Erkek adam fasulye ayýklar mý? Tanelisini boþalt, sapýný ve ucunu kýr, kýlçýðýný al. Bu sýcakta yapýlacak iþ mi yani bu? Sýkýlýnca insanýn aklý kaf daðýný dolaþýr. Biliyor ama domuzluðundan yapýyor. Gariban bir devlet memurunun siyasetle ne iþi olur? Yaparým iþimi, alýrým maaþýmý. Sabahlarý kimseye “Hayýrlý günler arkadaþlar,” bile demem. Seyfullah Aðustos 2010 Sinop
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |