garip hissiyatların birbirini kovaladığı bir günün daha sonunda 4 duvardan çıkıp otobüse bindi..
istemsizce günlerdir her gece yattığı yatakta tüm gücüyle tüm isteğiyle tanrıya canını alması için yalvarmışken ertesi gün öleceği hissini yaşatan panik & manik ataklar üstüne çalışma, ona buna laf yetiştirme derken bedensel ve ruhsal çökmüş bedeni bastı otobüsün duracak düğmesine ve ruh gibi indi..
gideceği yer belli, gidiş amaçsız, insanlar tahta parçası..
buz gibi havada içi çok yanıyordu..
adımlarını iyice yavaşlattı
zamanı gelmişti biliyordu
bu yüzden herşeyin kusursuz gelişmesini istedi şu an herşey onun himayesindeydi kimse dokunamaz
geri çevremezdi
ecel gibi ani ama ölümü hissetirircesine aleni bir
hastalık altında yavaşca çantasını yere attı..
yavaş adımlarına devam etti hiç durmadan,
üstünde tuğla ağırlığını hissettiren montunu sessizce düşürdü omzundan ve sonra ayakkabılarını çıkardı sonra kazağını sonra pantolonunu... yürümeyi hiç durdurmadı üstündekileri attıkça adımları havalanmaya başladı adeta.. hafiflik hissinin doruklarına çok az kalmıştı...
daha çok soyunmak derisini bile çıkarmak istercesine isteklerinin kalp atışlarını hızlandırmasıyla üstündeki iki parçalık iç çamaşırını yine az önce bastığı yolun üstüne bıraktı..
gideceği yer belliydi ve artık oradaydı..
orası büyük bir meydandı..
bomboş büyük bir meydan..
hayata okuyamadığı meydanlara
burada son vermek adına eline baktı..
hala yürüyordu yavaşca tahta parçalarının bakışlarına aldırmadan..
elinde meydanın merkezi duruyordu..
acizliğine yenileceğini bile bile..
yavaşca yürümeye devam etti çırılçıplak vucudunun buz gibi havayı sıcacık algılamasını umursamadan boynuna dokunan son obje olan silahın tetiğine son kez tüm gücüyle bastı..
yürürken geldiği gibi gitmek istedi..
geldiği gibi gidemese de
aslında geldiği gibi gitti sessizce ve anadan doğma...
28 Aralık 2007