Bildiğiniz gibi bazen sinirleniriz. O anlarda elimize geçirdiğimiz şeyleri fırlatırız. Mesela İngiltere Kralı VI. Henry, Yorkshaireı ele geçirdiği sırada birisi pelerinine basınca sinirlenmiş ve elegeçirdiği Yorkshaire
ı pelerinine basan adama fırlatmıştı. Fakat adam vaktinde eğilmiş (saygısından) ve bu olay sonunda Yorkshaire`ın adı Aşağı Yorkshaire olarak değiştirilmek zorunda kalınmıştı.
Bu kısa tarihi bilgiden sonra devam edelim... Sinirlendiğimiz zamanların dışında [Türk bilim adamları "sinir-dışı zaman" derler İngiliz bilim adamları ise Türkçeden ingilizce
ye kötü bir çeviriyle "send-out-of-country time" der] mesela sırf eğlence için de bir şeyler fırlatırız.
Tüm bunlara ilaveten çok nadir görülen bir olay da meydana gelebilir. Bu durum o kadar nadirdir ki şu ana dek hiç olmamıştır mesela... Şöyle ki:
Bazen evrim geçirmekte olan maymunlardan birisi kaza eseri ya da şans eseri zamanda yolculuk yaparak, bugüne [İngilizler "present-day" der Türkler ise kötü bir çeviriyle "hediye-günü der] ulaşır. İşte biz bu duruma "İnsanın Bazen Maymun ATAsı Gelir!" deriz. Demekle kalmayız aynı zamanda yazarız. Ki Türk bilimadamları bu duruma "hem deme-hem yazma" der. İngilizler bu konuda yorum yapmaz.
Sorun "maymun atamız" ın gelmesi değildir. Ya da gelmeden önce aramaması... Sorun, bu maymunun bizim atamız olduğunu anlayamamamızdır. Böyle bir durumda, atalarımıza saygısızlık yapma hatasına düşebiliriz. Bilmeyerek de olsa bir Türk, atasına karşı saygısızlık yapmamalı, ona kabuklu yemiş atmamalı veya aralarında eğer bir parmaklık varsa, parmaklığa yaklaşmamalıdır.Peki karşımızdaki maymunun "atamız" olduğunu anlamanın yolu yok mudur? Yoktur tabi eşşek herif! Nerden bileceksin?
Dolayısıyla yapılması gereken, karşılaştığımız her maymunun, zaman yolculuğu yapmış bir ATAMIZ olabileceği ihtimalini kabul etmek ve saygıda kusur etmemektir.