bilinmeyenden geri aldım dualarımı
yok ettim...
bir boşluğa düştü tüm dünya
sessizlik efendisi oldu ruhumun
son bir çırpınış bile bırakmadan
aşkı,
sevgiyi,
umudu,
beni sildi bir kalemde
dağlara vurdum inançlarımı
zaten inanılacak ne kaldı ki
sarıldığım her güzellik
kutsal saydığım herşey
adımı bile anmadan terk ederken beni
elimde kalan
sadece anlamsız bir hayat
"nereye varacağını bilmeden koş bakalım
sen düşler diyarının gezgini..."
ne gitme cesaretini soluyabildim
ne kalmaya gururum el verdi
ateş ne kadar soğuksa
ben de o kadar bendim
sonu olmayan bir oyun bu
kaybedeni belli
başlangıçtaki gibi
yarın kim bilir hangi düş gezgini
ben gibi
yok olmaya hazır bile değilken
yarına bir adım kala
bir çelme
dünlerde kalmak yakıştırılır ona da
elinde tuttuğu bir demet çiçek solar
üstündeki lacivert takım eskir
sepya rengi bir resimde rastlandığında gezgine
asla duyamayacağı bir soru çınlar salonda
"Kimdi bu ya?"
ben bir düş gezginiyim...