"Bugün Cumhuriyet Bayramı mı? Yoksa hala yazmaya çalıştığım o romanın ilk cümlesi mi?" – Franz Kafka"

Düşlerin Girdabında

Tanımamazlıktan gelen kaçamak bakışlarımız, gerçekleri alabildiğine inkar ediyor.Maskelerimizin yüzümüzde bıraktığı izleri hiç göremiyor isyankar yanı ruhumuzun. Gözlerimiz bir noktaya odaklanmış,gözlerimiz kör yürüyoruz…

yazı resim

Yalmalayan adımlarla yürüdüğü karanlık yolda hep aynı gölge geliyordu ardından,yalnızlık…

Bir gece,sıradan,durgun…
Ayak izleri silinmiş sokak yabancıların,köşe başında bir adam
Yalnız,mutsuz ve umutsuz.
ELLERİNDE KAN…

Yaşamayı ağır bir yük gibi üzerine almış yerde yılgın yatan bedeni,sokakların tüm kabuslarını bırakıp,benim ürkek ve sessiz adımlarımdan korkmuş,ben korkmuşum sıklaşmış adımlarım.Ve ardımda silik bir fısıldama
-kaç bakalım…

Çaresizliğin ardısıra gelen düşlerimizde, kendimize öğretemediğimiz mutlulukları başka hayatlardan çalma planı yaparken, kendimizi gömdüğümüz o yorgun ve kirli geçmişimiz çıkıyor karşımıza. En umursamaz tavrımızla geçip gidiyoruz yanından o bize bakıyor ve yine aynı kelime dökülüyor dudaklarından

KAÇ BAKALIM …
Tanımamazlıktan gelen kaçamak bakışlarımız gerçekleri alabildiğine inkar ediyor.Maskelerimizin yüzümüzde bıraktığı izleri hiç göremiyor isyankar yanı ruhumuzun.
Gözlerimiz bir noktaya odaklanmış,gözlerimiz kör yürüyoruz…
Zaman aldıklarını hiç hatırlatmıyor,verdikleri hep daha çok sanıyoruz kırılgan düşlerimizi sakladığımız kitaplar yakılıyor bir bir .Bedenimize sinen intikam büyüdükçe kazandığımız zafer için kahdeh kaldırıyoruz hiç anlaşamadığımız hayata kahkahalar yankılandıkça büyüyor gecenin kini.Gece uzuyor uzuyor…
Sonra bedenimize ağır gelen pişmanlıklarımız aniden uyandırıyor içimizde uyuyan masum çocuğu.Çığlıkların arasında sürünen bir beden oluyor benliğimiz.Zaman yorgunluğuna aldırmadan o sorgu odasına çekiyor bizi,başımızda bir ışık,ellerimiz kan.
Susuyoruz…
Her an birazdaha artıyor işkence,o denli yanıyor ki umutlar,dumanında boğulmayı diliyoruz ,olmuyor.Acıyan yanlarımıza gülüyor umursamadığımız geçmiş,biz yere odaklamış gözlerimizle karanlığa doğru yol alıyoruz.

VE SONRA KOCA BİR SESSİZLİK…

Bir gece,sıradan,durgun…
Ayak izleri silinmiş sokak yabancıların,köşe başında bir adam.
Yalnız,mutsuz ve umutsuz.
ELLERİNDE KAN…

Yaşamayı ağır bir yük gibi üzerine almış yerde yılgın yatan bedeni,sokakların tüm kabuslarını bırakıp,benim ürkek ve sessiz adımlarımdan korkmuş,ben korkmuşum sıklaşmış adımlarım.Ve ardımda silik bir fısıldama
-KAÇ BAKALIM.

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön