**İnsanlık tarihi boyunca, canlıların kökeni ve çeşitliliği hakkında çeşitli hipotezler ortaya atılmıştır. Bunlardan biri de evrim hipotezidir. Evrim hipotezine göre, dünya üzerindeki tüm canlı türleri zamanla birbirinden türemiş, yani ortak bir atadan gelerek uzun süreçler sonucunda çeşitlenmiştir. Ancak bu hipotez, bilimsel bulgular ve fosil kayıtları karşısında ciddi çıkmazlarla karşılaşmaktadır. Evrim hipotezi, canlıların küçük değişiklikler geçirerek uzun zaman içinde başka türlere dönüştüğünü öne sürer. Bu sürecin, doğal seleksiyon ve mutasyonlar yoluyla gerçekleştiği iddia edilir. Ancak bu hipotez bazı temel bilimsel sorunlarla karşı karşıyadır. Evrim hipotezine göre, balıkların karaya çıkıp sürüngenlere dönüşmesi için milyonlarca yıl boyunca yarı solungaçlı, yarı akciğerli canlıların yaşaması gerekirdi. Ancak fosil kayıtlarında böyle ara geçiş formlarından bir tanesine dahi rastlanmamıştır. Charles Darwin bile bu durumu şöyle itiraf etmiştir: >“Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz?”(The Origin of Species, s.172-280) Darwin’in bu sorusuna modern paleontologlar da tatmin edici bir cevap verememektedir. Ünlü paleontolog Stephen Jay Gould bu durumu şöyle açıklamıştır: >“Fosilleşmiş türlerin çoğunun tarihi, kademeli evrimle çelişen iki farklı özellik ortaya koymaktadır: Çoğu tür, dünya üzerinde var olduğu süre boyunca hiçbir değişim göstermez. Bir tür, atalarından aşama aşama farklılaşarak ortaya çıkmaz; bir anda ve tamamen şekillenmiş olarak belirir.”(Natural History, May 1977) Bu ifadeler, türlerin evrimleşerek değil, bir anda ve tam olarak yaratıldığını gösteren bilimsel bulgulardır. Bugüne kadar yapılan milyonlarca fosil araştırması, evrimin iddia ettiği şekilde bir türden başka bir türe geçişin yaşanmadığını göstermektedir. İngiliz paleontolog Derek W. Ager bu konuda şöyle demektedir: >“Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde, türlerin aşama aşama değil, aniden yer yüzünde oluştuğunu görüyoruz.”(British Geological Association, Vol. 87, 1976, s.133) Tüm bu bulgular, evrim hipotezinin temel taşlarından biri olan ara geçiş formlarının gerçekte var olmadığını ortaya koymaktadır. Evrim hipotezinin iddialarının aksine, canlıların aniden ve tam şekillenmiş olarak ortaya çıkması, yaratılış gerçeğini destekleyen en güçlü bilimsel delillerden biridir. Allah’ın her canlıyı mükemmel bir düzen içinde yarattığını gösteren birçok ayet vardır. Allah’ın canlıları yoktan ve kusursuz bir şekilde yarattığını bildiren bazı ayetler şöyledir:
>"O, Allah yaratandır, yoktan var edendir, biçim verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde bulunanlar O’nu tesbih eder. O, mutlak İzzet ve şeref sahibi olandır. Her işi en güzel ve en doğru yapandır."(Haşr Suresi, 24. Ayet)
>"Ve gökleri ve yeri ve bunlar arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık."(Duhan Suresi, 38. Ayet)
Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi, Allah her şeyi hikmetle, kusursuz bir şekilde yaratmıştır.
Canlıların DNA’sı, göz yapıları, kan dolaşımı ve diğer biyolojik sistemleri incelendiğinde, muazzam bir düzen ve kusursuzluk görülmektedir. Örneğin:
- İnsan gözü, saniyede milyonlarca veriyi işleyebilen en mükemmel optik sistemlerden biridir.
- DNA, canlıların genetik bilgisini barındıran, en küçük hata ile çalışması gereken bir bilgi bankasıdır.
- Kuşların kanat yapısı ve aerodinamik özellikleri, mühendislik harikası bir tasarımı göstermektedir.
Tüm bu özellikler, rastgele mutasyonların ve doğal seleksiyonun ürünü olamayacak kadar kompleks ve mükemmel bir yaratılışın delilleridir. Evrim hipotezi, bilimsel verilerle desteklenemeyen, aksine birçok bilimsel bulgu tarafından çürütülen bir iddiadır. Ara geçiş formlarının eksikliği, fosil kayıtlarının evrimi desteklememesi ve canlılardaki kusursuz yaratılış, evrim hipotezinin geçersizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Kur’an’da bildirildiği gibi, tüm canlılar Allah’ın yaratma sanatının birer delilidir. >"Şüphesiz ki biz her şeyi bir ölçüyle yarattık."(Kamer Suresi, 49. Ayet) Eğer evrim hipotezi doğru olsaydı, dünyada milyonlarca ara geçiş formu olmalıydı. Ancak fosil kayıtlarında böyle bir iz bulunmamaktadır. Bu da, canlıların bir anda ve eksiksiz olarak yaratıldığını göstermektedir. İnsan, doğaya ve kendi bedenine bakarak Allah’ın varlığını ve yaratışını görebilir. Gerçek bilim, yaratılışı destekleyen en büyük delildir. Sonuç olarak, canlılar evrimleşerek değil, Allah’ın kudretiyle kusursuz bir şekilde yaratılmıştır. Evrimse teori halini alamamış hipotez olarak kalmıştır. **
