İman, Şüphe Götürür Mü? Dr. Fırat'a Yanıt

Pandemi münasebetiyle her hafta sonu sosyalleşme işini biz de birçok insan gibi Zoomdan gerçekleştiriyoruz. Bu görüşmeler kısa da olsa hem hal hatır soruyor, hem de arkadaşlarla fikir teatisinde bulunuyoruz. Bu görüşmelerin bize kattığı çok şey olduğunu düşünüyorum. Hem bağlarımız kopmuyor, hem de cidden yeni ve güzel konuların açılmasına vesile oluyor. Ben böyle düşünüyorum fakat bazı abilerimize sıcak evde film seyredip, kitap okumak veya çoluk çocuklarına vakit ayırmak daha iyi geliyor olabilir.

yazı resimYZ

Pandemi münasebetiyle her hafta sonu sosyalleşme işini biz de birçok insan gibi Zoomdan gerçekleştiriyoruz. Bu görüşmeler kısa da olsa hem hal hatır soruyor, hem de arkadaşlarla fikir teatisinde bulunuyoruz.

Bu görüşmelerin bize kattığı çok şey olduğunu düşünüyorum. Hem bağlarımız kopmuyor, hem de cidden yeni ve güzel konuların açılmasına vesile oluyor. Ben böyle düşünüyorum fakat bazı abilerimize sıcak evde film seyredip, kitap okumak veya çoluk çocuklarına vakit ayırmak daha iyi geliyor olabilir.

Her ne ise,
Geçen hafta Pazar günü yarım saatlik sohbet esnasında değerli Dr. Fırat hocamız, rahmetli Erol Güngörün çalışmalarından ve muhafazakâr kesim üzerindeki entelektüel nüfusundan konu açıldığında Erol Güngörle ilgili görüşlerini not alarak sonradan değerlendirme yapabileceğimi söylemiştim. Evet Fırat hocanın gerçek bir değerbilirlik örneği olarak söylediklerini algıladığımı bilvesile paylaşmış olayım. Ancak Fırat Abinin Erol Güngöre atfederek öne sürdüğü bazı görüşler konusunda ciddi tereddütlerim, hatta ciddi itirazlarım olduğunu söylemiş kısa süren görüşme yüzünden dile getirmeye fırsatım olmamıştı
Şimdi konunun daha iyi anlaşılabilir olması için buraya yazmaya karar verdim.

Dr. Fırat abi, Erol Güngörin bir eserinde geçen Bilim anlayışının özünün, bilim şüphedir ilkesi olduğunu söylemişti yanlış hatırlamıyorsam. Bu söze evet ben de katılıyorum ve sözün çok doğru bir tespit olduğuna da inanıyorum.
Çünkü; Bilimin özü hiç kuşkusuz şüphedir!
Şüphe ilim kapısının anahtarıdır bu su götürmez bir hakikat.
Hatta rahmetli Descartesin bilime metafizik bir temel koyma yöntemi olarak önerdiği;
Kartezyen Şüpheden de haberdar olduğumuzu söylemeliyim. Decart: Birinci Meditasyonda şöyle der: Eğer bilimlerde sağlam ve kalıcı bir şey ortaya koymak istiyorsam, yaşamım boyunca bir kez her şeyi bir kenara bırakmamın ve her şeye yeniden temellerinden başlamamın zorunlu olduğuna inandım.
Descartesin kötü niyetli cini böyle dile gelerek konuşur
Tekrarlıyayım: Fırat Hocanın bilimin özü şüphedir önermesine bu noktadan itiraz edilemeyeceğini belirtmiş olayım ki zaten bu da haddime değildir. Hem benim de böyle bir niyetim de yok! Ama, fakat ve lakin bilimin özü olan kuşkuyu, bilimin alanının dışına taşımak anlamına gelen sarf ettiği şu sözlerine itirazım olacaktır:
Bir laboratuvarda, bir fildişi kulede felsefeye gömülmüş vaziyette, kuramlarla boğuşan bir bilim değil. Hayatın içinde yaşadıklarımızdan, alışkanlıklarımızdan, inançlarımızdan, hatta iman ettiklerimizden şüphe duyarak bakmak etrafa, sorgulamak, sorgulamak
Bu sözlere itirazım var!
Sebebi ise şundan dolayıdır.

  1. Bir kere şüpheyi imanın alanına taşımak, iman ettiklerimizden şüphe duyarak sorgulamak, deyiş yerindeyse, iki oyunun kurallarını birbirine karıştırmaktır: Yani bilimin ve imanın! Kuşku, Descartesın da belirttiği gibi, bilimsel düşüncenin temelkoyucu kuralıdır, doğru; -ama, imanla kuşkunun bağdaşması asla söz konusu olamaz! İman, kuşkuyu değil, tam tersine kuşku duymamayı gerektirir. Bunun böyle olduğu Kuran-ı Kerimin Bakara Sûresinin 2. ayetinde açıkça belirtilir: Zelikel Kitabu la Reybe fihi;- yani, Kuran, içindekilerden asla kuşku duyulamaz olan (la Reybe) bir kitaptır. Reyb, şüphenin de, şekkin de ötesinde, yakini, bir başka deyişle, kesin gerçekliği ifade eder. (Kuşku sözünü, şüphe karşılığında kullanmıyor olmamız dikkati çekmiştir: Kullanmadım;- çünkü Arapçada şüphe, şekk ve reyb birbirinden farklı göndermeleri olan kavramlardır. Dilimizde bu sözcüklerin her birini ayrı ayrı karşılayacak bir sözdağarı, maalesef, yoktur.) Allahın varlığı, bir iman meselesi olarak la Reybedir ve artık ondan kesinlikle kuşku duyulamaz.

  2. Kuranda Allahın varlığı konusunda kuşkuya düşenler için şüphe sözcüğü değil, şekk sözcüğü kullanılır: Efillahi şekkun;- Allah(ın varlığı) konusunda kuşkunuz (şekkiniz) mi var? [İbrahim, 10]. İman, ancak bütün şüphe ve şekkler ortadan kalktıktan sonra La Reybe bir konumu içerir. Kuran-ı Kerim, Kelamullahın bu konumunu apaçık bir biçimde, Hakka Sûresinin 51. ayetinde şöyle ortaya koyar: O, şüphesiz kesin gerçektir.
    İman, bu gerçekten kuşku duymamak (la Reybe), sorgulamadan kabullenmek demek olduğuna göre, hatta iman ettiklerimizden bile şüphe duyarak bakmaktan söz edilebilir mi diye sormak isterim!

Fırat Hocam saygısızlık ettiysem hakkını helal etsin ama ben rahmetli Erol Güngör hocanın böyle bir öneride bulacağını ona hakaret sayarım

Selam ve muhabbetlerimle.

Başa Dön