Kelimeler Küser mi, Küsüyorlar İşte

Fikirler, kadük/kısır kalır mı yahut kelimeler küser, senden kaçarlar mı ? evet demek içimden gelmese de demek zorundayım. Dijital kölelikten bahsediliyor, son zamanlarda hepimizin ortak gündemi, tartışıyoruz.. Çocuklarımızı / yeni nesli çağımızın vebası olarak adlandırdığımız İflah olmaz bu hastalığın kollarına teslim ettik. Ya Biz

yazı resimYZ

Fikirler, kadük/kısır kalır mı
yahut kelimeler küser, senden kaçarlar mı ?
evet demek içimden gelmese de demek zorundayım.
Dijital kölelikten bahsediliyor,
son zamanlarda hepimizin ortak gündemi, tartışıyoruz..
Çocuklarımızı / yeni nesli çağımızın vebası olarak adlandırdığımız
İflah olmaz bu hastalığın kollarına teslim ettik.
Ya Biz ?
Her ne kadar çocuklarımız için yeni bir bağımlılık türü olsa da
Bizler de bu hastalığa düçar olmuş yetişkinleriz.
Belki tek ve en büyük farkımız mazimizde dokunmak ,
sevmek ve özlemek gibi duyguları az ya da çok tatmış olmamız.
Bugünümüz ve dünümüz arasında çok sık gel-gitler yaşamamız.
İçinden geçtiğimiz süreç ile geçmişi sorgulamamız,
muhakeme ve muhasebe yapabilmemiz.
Kimi zaman derin ahhlar
Kimi zaman ince sızılar olarak yüreğimize dokunup geçen özlemler,
Kimi zaman telafisi mümkün olmayan pişmanlıklar arasında
en çok da kalabalıklarımız içinde kaybettiğimiz o sadakat
ve samimiyet kokulu sadeliğimizi arıyor insan.
Merhum Üstad Cemil Meriçin şu serzenişi bizim içinden geçtiğimiz
hal-i pür melalimizin en güzel ifadesidir :
-İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için.
Dünyadaki kaosun nedeni ;
Eşyaların sevilmeleri, insanların kullanılmasıdır
Eşyalar ve dijital aparatların kalabalığı içinde kaybolmuş,
duygularını ve düşüncelerini o renkli kalabalığın atraksiyonuna
teksif etmiş bir esir benlikler cumhuriyetinde yaşıyoruz.
İradesine hakim,
Duyguları ve düşünceleri arı ve berrak,
Eşyadan ve maddeden bağımsız ve âri bir birey miyim bugün ?
Gözleriyle dokunan,
Yüreğiyle okuyan,
kalemiyle yazan,
ruhuyla dolaşan insanların beyin dağarcığından sadır olur(du)
en güzel duygular, fikirler ve yazılar.
Şimdilerde suskun olmamız,
Derin bir sükuta gömülmemiz,
Lirik mısraların, yürek okşayan cümlelerin ve nadide fikirlerin,
hayat pınarı kelimelerin sanki bizimle vedalaşır gibi uzaklaşmaları,
yetim bir yalnızlığa çekilmeleri nedendir ?
Zengin vitrinlerin temaşasında kaybolmuş gözler,
Doyumsuz bir iştah,
ben-merkezci bir gösteriş budalalığında kaybolmuş kimlikler
olarak dolaşıyoruz.
Ceplerimiz ve kıyafetlerimiz ile zengin,
Ruhlarımız ile fakir bireyler olarak o kadar çok kalabalığımız,
O kadar çok şifrelerimiz ve sayılarımız var ki,
Bu modern hengame içerisinde çoğunlukla kendimizi ve asli
ihtiyaçlarımızı dahi unutur hale geldik.
Nesneler arasında gezinti yapan, bir eşyadan diğerine atlayan,
Bir şifreden diğerine geçen seyyah-i pür fakirleriz tam manasıyla.
Demans ve Alzaimer gibi gibi hastalıkların günümüzde bu kadar yaygın
olmasının altında yatan temel gerçeklik sadelikten uzaklaşıp
kalabalıklarımız içinde kaybolmak ve tüm zihni faaliyetlerimizi de
bu kalabalıklarımıza teksif etmekten geçiyor.
Mazimizde neyimiz vardı ;
Yarı ahşap müstakil evlerimiz
Tahta sofralarımız
Organik toprak kokulu gıdalarımız
Siyah-beyaz filmlerimiz ve tek kanallı tvlerimiz
Renkli resimli kitaplarımız ve boyalarımız
Kokulu silgilerimiz ve kara kalemlerimiz
Nisan yağmurlarımız ve beyaz karlarımız
Örgülü kazaklarımız ve kömür sobalarımız
Çokça da
Gülen gözleri
Nasırlı elleri olan insanlarımız vardı.
Sadeydik..
Azını çoğaltan,
Çoğunu paylaşan,
Çıkarsız sevgi ve dostlukların keyfini cömert sofralarda ve sıcak çaylarda
kutlayan gönüller vardı.
Biz sadeydik,
Biz fakirdik ama
Kelimelerimiz zengindi
Şiirlerimiz zengindi
Fikirlerimiz zengindi.
Şimdi anlıyorum
KELİMELER nasıl küsermiş,
FİKİRLER ve ŞİİRLER sessizce aramızdan nasıl hicret edermiş
Bazen nadir de olsa yakalıyorum o güzel kelimeleri,
O nadide fikir ve duyguları.
Nasıl mı ?
Ancak maziye gittiğimde,
o gidişlerde içimin sızladığı anlarda..
Veya TOPRAKa dokunduğum zamanlarda,
Vesselam.

Başa Dön