Bir köyüm olsaydı ya sevgili günlüğüm✍🏻
Neden ve niçin yok?
Bahtsızlığım işte; senin bir köyün varsa versene,
senin köyün benim de olsun, bana ne bana ne
Kazlar olsun o köyde, çalıdan kapının ardında kalınca süpürge Onikiden sonra, tatlı cadı olmak için istiyorum süpürgeyi, yok yok koyunlar, keçiler, tavuklar su içerken başları yukarıdayken geçmem üzerlerinden sözSu takılır boğazlarına, kıyar mıyım onlara Sonra keçiler atlarsa çitlerin üzerinden komşu köye, sürersin beni köyünden sevgili günlüğüm riske girmem güven bana, söz
Koyunlar rüyaya dalarken, atlatırken keçileri çitlerin üzerinden Tatlı cadı oluveririm tam o anda; keçinin ayağı değince yere şşşşştttt sessiz Hülyaa sessiz çıt çıkarma! Rüzgarı alırım önüme
Kazların sesine dayarım yüreğimi gör beni, o süpürgenin etrafında nasıl taklalar atarım
Gençleştim yahu; gençleştim
Uyanabilirsem sabah deniz analarının yanına denize gideceğim; yazmak ve yazının hayaline dalıp, çıkmak yorucu olduğundan bu gece uyku tutmazsa beni Deniz yalan olur, denizanaları ise hayal
Kazların sesini duyuyor musun sevgili günlüğüm✍🏻
Ben duyuyorum; sen nasıl duymuyorsun? Sana aşk olsun..
Sonra tekerlekli sandalyede yaşlıca bir adam çıktı dev sahneye Çok bitkin görünüyordu, bembeyaz olmuş uzun saçları bir önüne düşüyordu ahından, bir geri devriliveriyordu
Üç kız, üç erkek çıktı havadan top oynuyorlardı, o da uzandı topa ama yaşlıydı işte Spor da yapmamış kambur duruyordu tekerlekli sandalyede
Cıvıltıları bitince başladı opera Almanca, yukarıda çevrilmiş Türkçeye
Gözler bir opera sanatçısının fevkalade performansında, bir ne diyor diye çeviride
Konuyu özetlede olsa biliyorsa seyirci çokta çeviriye çevirmez gözleri, hisler önemli
İki hemşire, iki yönlü giriverdi içeri, biri sondasını değiştiriverdi inlete inlete yaşlı adamı. Hislerimde tam merhamet duygusu başlıyor idi ki yanımda ki genç kız, açtı telefonu başladı çekime!
Bir dev sahnede oyun, bir de oyun için de oyun. Hangisi gerçekti?