Aslında hepimiz birer Frodoyuz. Mordorun kızgın alevli yanardağına ulaşabilmek ve elimizdeki kıymetli emaneti o ateşte eritebilmek, görevimiz. Nefs, altın bir yüzük. Çok cazibeli, çok çekici. O kadar ki, sahralar dolusu kum kadar düşmanınız oluverir bir anda.
Mordorun ateşi yüzüğü eritecek ama biz oraya sağ salim varabilirsek...
Yüzükteki potansiyel çekim gücü Frodoyu da zaman zaman esaretaltına almıyor değil ama Ak Bilge Gandalf ne güne durmaktadır?!
Bize nefsimizi mücadele potasında eritme görevini veren Zât (c.c.), nice nice yardımcılar göndermiştir. Ak Bilge' ler.. İyi kalpli savaşçılar.. Yiğit ve gözüpek kardeşler..
Yüzük kardeşliği, bir potada eriyecek olan nefs' in tüm Evren'e huzur getirmesi için elzemdir. Bu yol öyle çetin bir yoldur ki, karşınıza bir sürü kulelerle dikilirler. Yığın yığın ordularıyla hücum eder düşman. Sinsi ve zalimdir. Nefs' in emmare* olması da işi iyice içinden çıkılamaz kılar. Nefs' ten beslenen binlercesi üzerinize çullanıp görevinizi tamamlamanıza engel olmak ister. O' nun rahmeti olmasa zaten başlamadan biter yolculuğunuz amma ve lâkin O, merhametliler merhametlisidir; kurtulursunuz helâk olmaktan.
Temsilden hakikate ulaşmak bizim gibi zavallıların işiymiş. Söz Sultanı (a.s.m) ise, tek cümlede temsilleri özetlemiş ve bir muharebe dönüşü; "Şimdi küçük cihaddan büyüğüne dönüyoruz" diye buyurmuş !!
Mücadelenin büyüğünü veren Frodo ve kardeşleri, nefs adlı yüzüğü Mordor kıyılarında eritince görev tamamlanmış ve "kötülük" ait olduğu yere (cehennemin dibine) yuvarlanıvermiş.
Frodo, ki O sensin, görevini tamamlayınca Rabbisi tarafından Kendi Makamına hem de en önemli rehberi Gandalf ile birlikte kabul edilmiş.
İşte hayatın özü özeti bu imiş.
Herşeyin doğrusunu Allah bilir.
*emmare: kötülüğü emreden
19.02.04
ankara
]