Masal...

Masal, yazılmaya devam ediyor hala bir yerlerde… masalın sonu sadece anlatılan o güzel insanlara bağlı…

yazı resim

Bir varmış, bir yokmuş… evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal pireler berber iken bir ülke hasıl olmuş dünyanın her hangi bir coğrafyasında. Dört mevsim yaşanırmış bu ülkede, dağlarında kar yağarken sahilinde denize girilebilirmiş. İnsanları varmış yalın… insanları varmış kahraman… insanları varmış fedakar… ninnileri varmış ve destanları, masalları varmış ve ağıtları… toprakları varmış ve hayvanları, buğdayları varmış ve başakları… nasırlı elleri, yanık sesleri varmış… komşuları varmış dertlerini, dert ettikleri… güneşle, yağmurla kardeşmiş hepsi…
Amma ve lakin masum bakan gözleri, yalansız dilleri, toprağı işleyen elleri doğuramazmış aydınlık ve güzel günleri. Kötü yaratıklar varmış çünkü elleri dünyayı kavrayabilecek kadar büyük, gözleri kundaktaki bebeğin sütüne göz dikebilecek kadar arsız, aç… ve adımları varmış bastığı yerlerde yaşayan tek canlı bırakmayan… ve, ve en kötüsü bu garip insancıkların içinde birkaç (bu canavar tarafından kaçırılıp, beyni yıkanan ve/veya erkin verdiği haz için yüreklerini yerinden söküp atan) insancıkta iş birliği yaparmış bu canavarla, hiçe sayarmış kader ortaklarını… korkarlarmış alnı ak olanlar bu yaratıktan. Korkarlar ve susarlarmış…
Gel zaman, git zaman karıştırır olmuşlar artık sustuklarından mı görmezlermiş yoksa görmediklerinden mi susarlarmış... Onlar sadece susarmış… önce uğruna savaştıkları değerler yok olmuş, susmuşlar… topraklarında ki buğday, başak, börtü-böcek yok olmuş, susmuşlar… ninnileri, türküleri, destanları, masalları yok olmuş, susmuşlar… sonra, çok sonra artık genç kızları, genç erkekleri yok olmaya başlamış bir bir, anaların ciğerleri yanmış, çığlıkları bir mahalle ötesine geçememiş yinede, susmuşlar…
Çocuklarına düşünmeyi öğretmezmiş, o büyük canavarın büyük işbirlikçisi… istermiş ki düşünmesin çocuklar… çocuklarına sevgiyi öğretmezmiş hiç, istermiş ki katiller sarsın dünyanın dört bir yanını… çocuklarına ‘al satarım, bal satarım’ oynamayı da yasaklarmış, silahlar verirmiş, xmen, spiderman olması salık verilirmiş, istermiş ki kanın akışkan sıcağı uzak kalmasın masum tenlere…
Bazen birileri çıkar bağırırmış… bazen birileri çıkar ‘yankee go home’ dermiş… bazen birileri çıkar ‘şiarımız bağımsızlık’ dermiş… bazen birileri çıkar ‘susma…’ dermiş… o birilerini götürürlermiş karanlıklara, götürürlermiş adı-sanı-yeri-yurdu belli olmayan, adı masallarda kaf dağı diye bilinen o çaresizliğin kol gezdiği diyarlara…
……………………..
……………………..
……………………..
Masal, yazılmaya devam ediyor hala bir yerlerde… masalın sonu sadece anlatılan o güzel insanlara bağlı… bana bağlı kardeşim, sana bağlı… hadi durma yaz, hadi durma elinde kalem, kağıt, kazma, kürek, ışık, ateş ne varsa kat yaşamın içine… bizim masallarımız mutlu sonla bitmeli, Hollywood değil burası… kat emeğini… zira artık kaybedecek pek bir şeyimiz kalmadı… hem kim bilir belki de canavar, bizden büyük değildir…

Başa Dön