bin kez pişiyorum
kara yazının ebediliğine
boy ölçüşen rakılarda
kurtuluşuma.
işte ben şuradayım
öksüz bir kaldırımın yarım bıraktığı
şevkatimi kırmış, dilsiz haberleriyle
bir cambaz
böylece kalmaya yeltenmez kan damarlarım
bebek gözlerim
kanepedeki gözyaşlarım
gözler üzerine bir kuru gürültü.
ayaklarının altındadır şimdi bir cambazın, kara yazısı
payidar boşluğunda bekleyen renksiz ayakkabılarını
şuradaki
uçlarındaki
ve ardındaki şövalyeleri
her savaş sonrası akıl oyunlarının
ete bürünmesini düşleyen
bir cambazın ayaklarında depreşir yazgısı.