Piromani (piro= ateş, mani=hastalık; Ateş Manyaklığı) sado-mazo cinsel içtepilerden kaynaklanan ağır ve tedavisi çok zor olan bir ruh hastalığı olup herhangi belirgin neden olmaksızın insanları, canlıları veya eşyaları yakmaktan, yangın çıkartmaktan zevk alma hezeyanıdır. Bu bağlamda eski çağlarda ve özellikle Ortaçağda insanları odun yığınları üstünde yakanların, şehirleri ateşe verenlerin piromanyak olduğunu söyleyebiliriz. Roma kentini yakarak harabeye çeviren Neronun piromanyak olma olasılığı da kuvvetlidir.
Piromanyaklar yakma arzularını ilahi veya dinsel gerekçelerle süslerler. Nevruz ateşi, olimpiyat meşalesi ve ateşle iligili benzeri kutlama ve eğlencelerin kökeni piromaniden kaynaklanır. Bu tür kutlama ve etkinlikler piromanyaklardaki yakma arzusunu daha çok tetikler. Bu tür gelenek ve inanışların pagan kökeninin yanı sıra bunun piromanik boyutunu da görmezden gelemeyiz.
Piromanyakların ve piromanik eğilimler taşıyan bünyelerin insanları cehennemde yakan bir Allaha inanmayı tercih etmelerine şaşmamak gerekir. Yunan, Roma, Hindu ve Pers mitolojileri ateş tanrıları ve tanrıçalarıyla doludur. Yeraltı tanrısı Hades insanları yakmak için bekler. Zeus ile Hera'nın oğlu olan Hephaistos ise ateş tanrısı olup topal olarak doğmuştu üstelik çok da çirkindi. Hera onu doğurduğunda çirkinliğinden utanmış ve diğer tanrıların kendisiyle alay etmesinden korkarak onu Olympos'tan aşağı fırlatmıştır.
Piromanik eğilimler taşıyan inançlar ve uygulamalar genelde tüm dinlerde ve geleneklerde görülmektedir. Bundan dolayı piromani hastalığı sinsi bir seyir izler, yaklaşık 3 yaşlarından itibaren dinsel korkular ile başlar ve hastaların %90ı erkektir. Bu hastalığın nedenleri arasında çevreden aşağılanma, arkadaşsızlık, cinsel sapkınlık, ensest, insanlardan ve toplumdan nefret, heyecan yaratma gibi faktörler saptanmıştır.
Evleri, arabaları, eşyaları yaktıktan sonra çıkardıkları yangını söndürmeye katılan, insanlara yardımcı olan, onları teselli etmeye çalışan piromanyaklar olduğu da gözlemlenmiştir. Piromani ancak ilaçla tedavi edilebilir, fakat genelde hastalar işbirliğine yanaşmadığından ve bilinçaltı cehennem korkusuyla kuşatılmış olduğundan tedaviden olumlu sonuç elde etmek zordur.