sancılı bir bekleyişin direnci kırılmış kahramanına denk düştü gözlerinden akan yaş
ıskaladı kurşun bu kez…kan akmadı
alacakaranlığın sabaha ulaştığı saatlerde yağdı gökyüzünden ölüm
kim öldü
kim kaldı
“hey sen! kimsin? şimdi bağrına sıkılacak kurşun kimleri de vuracak
söyle?”
korkunun en sahiplenilmemiş hali içimde
titrek ellerime tutuşturulan silah yakıyor içimi
acıma kattığım acından yüreğimdeki isyan
ellerini tutmak isterdim bir akşam vakti
adını bilmek
gülümsemek
sağıma oturmuş Azrail’in orağını bileyledik bilmeden
kınına süremediğim bir hançerin ucunda seyrediyor sağır edici suskunluk
ne ağladığım görülür
ne kanadığım
soluyor bir gün daha
bana sevgi diye öğrettiler tanrıyı
peki ya savaş
onlar tanrısız mı?
al bir gülün rengine düştü barışın gölgesi
kurudu çiçeği dalında barışın
ölüm tırnaklarını geçirmiş…Ares’in kılıcı yine kanlı