"Gerçeklik, bir romanın taslağına benzer; her zaman daha iyi yazılabilir." - Terry Pratchett"

Tercih Sürecinde Öğrenci Özerkliği: Neden Kendi Kararınızı Kendiniz Vermelisiniz?

Türkiye'deki gençlerin üniversite tercihi ve KPSS yerleştirme süreçlerindeki kritik kararlarını ele alan bu yazı, tercih danışmanlığının gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Öğrencilerin kendilerini yetersiz hissederek dış yardım arama eğilimlerini sorgulayan metin, Türkiye'de resmi bir tercih danışmanlığı eğitiminin olmadığına dikkat çekiyor ve neden öğrencilerin kendi tercihlerini kendilerinin yapmasının en doğru yol olduğunu vurguluyor.

yazı resim

Üniversite tercihleri veya KPSS yerleştirme süreçleri, Türkiye'deki gençlerin yaşamlarının en kritik kararlarından birini verdiği anlardır. Bu süreçte öğrenciler genellikle kendilerini yetersiz hisseder ve dışarıdan yardım arama eğilimine girerler. Ancak bir gerçeği kabul etmek gerekir: Tercih listesini öğrencinin kendisinin yazması, her zaman onun için en iyi seçenektir.
Tercih Danışmanlığının Gerçek Yüzü
Türkiye'de tercih danışmanlığı konusunda resmi bir eğitim programı bulunmamaktadır. Bazı kurslarda tercih danışmanlığı eğitimi adı altında kumara dayalı deneyimler eğitim adı altında verilir. Ancak gerçekte bunların hiçbirisi tercih danışmanlığı eğitimi değildir. Bu alanda çalışanlar da, öğrencilerden çok da farklı bir bilgi birikimine sahip değildir. Bazı danışmanlar veri analizi yetenekleriyle öne çıkabilir, ancak bu bile yeterli değildir. Eğitim sistemine hakim olmayan bir veri bilimci, ne kadar iyi analiz yapsa da öğrenci için en doğru tercihleri belirleyemez.
Veri Bilimi ve Tercih İlişkisi
Veri bilimciler, önceki yıllara ait tercih sonuçlarını inceleyerek, fark tabanlı trend analizleri yaparak belirli öngörülerde bulunabilirler. Ancak bu analizler, öğrencinin kişisel ilgi alanlarını, yeteneklerini ve yaşam hedeflerini içermez. Bir Python kodu ile nicel veri analizi yapmak, hangi bölümün öğrenciyi mutlu edeceğini söyleyemez. Matematikte ARIMA modelleri, zaman serileri analizleri veya istatistiksel yöntemler tercih sürecinde yardımcı araçlar olabilir, ancak bunlar asla kararın kendisi olamaz. Çünkü tercih süreci sadece sayısal bir hesaplama değil, aynı zamanda bir yaşam tercihidir.
Öğrencinin Kendini En İyi Tanıyan Kişi Olması
Bir öğrencinin ilgi alanları, yetenekleri, değerleri ve gelecek hayalleri tamamen kendine özgüdür. Hiçbir danışman, aile bireyi veya arkadaş, öğrencinin iç dünyasını onun kadar iyi bilemez.
Kişisel İlginin Önemi
Bir öğrenci çocuk gelişimi mezunuysa, zihinsel veya ruhsal engelli bireylere yardım etmekten keyif alıyordur. Bir başkası çiftçiyse, insanları ve doğayı tanımaktadır. Bilgisayar programcılığı okuyan biriyse, mantıksal düşünme ve teknik beceriler konusunda güçlüdür. Bu özellikler, kişinin tercihlerini şekillendirmede kritik rol oynar ve ancak kişinin kendisi tarafından doğru şekilde değerlendirilebilir.
Psikolojik Boyut: Kendi Kararına Sahip Çıkmak
Kazanamama Durumunda Pişmanlık
Bir öğrenci, başkasının hazırladığı tercih listesiyle sınava girip kazanamadığında, hem hayal kırıklığı hem de öfke yaşar. "Keşke kendi tercihlerimi yazsaydım" düşüncesi, başarısızlığın acısını katmerleştirir. Oysa kendi tercihlerini yazan ve kazanamayan bir öğrenci, "elimden geleni yaptım" hissiyle daha sağlıklı bir şekilde durumu kabullenebilir.
Başkalarını Suçlama Tuzağı
Dışarıdan bir danışman veya aile büyüğünün yönlendirmesiyle yapılan tercihler, kazanılmadığında suçlama mekanizmasını tetikler. "Sen bana yanlış söyledin", "Senin yüzünden kazanamadım" gibi düşünceler, hem ilişkilere zarar verir hem de öğrencinin kendi sorumluluğunu almasını engeller.
Kazanma Durumunda Memnuniyetsizlik
Bazı öğrenciler, başkalarının önerdiği bölümleri kazanır ancak sonradan pişman olurlar. Örneğin, ODTÜ gibi prestijli bir üniversiteyi kazanan ancak hemşirelik okumak isteyen bir öğrenci, zamanla mutsuz olabilir. Çünkü karar kendisine ait değildir başkasının beklentilerini karşılamak için verilmiş bir karardır.
KPSS Tercihleri: YKS'den Daha Basit Bir Süreç
KPSS tercihleri, YKS tercihlerine göre daha basit bir yapıya sahiptir. Öğrencilerin yapması gereken, her atama dönemindeki en düşük puanla atanan pozisyonları kontenjan sayılarıyla birlikte incelemek ve kendi puanlarına göre gerçekçi bir liste oluşturmaktır.
Pratik Öneriler

  1. Geçmiş Verileri İnceleyin: En az 3-5 yıllık atama verilerine bakın. Tek bir yılın verilerine dayanarak karar vermek yazı tura atıp kumar oynamaya benzer.
  2. Fark Tabanlı Trend Analizi Uygulayın: Minimum ve maksimum farkları kullanarak, kontenjan değişimlerini göz önünde bulundurun.
  3. ÖSYM'nin Sayısal Verilerini Kullanın: Sınav sonuçlarıyla birlikte açıklanan sayısal verileri inceleyerek, hangi aralıkta yer aldığınızı ve rakiplerinizin sayısını anlayın.
  4. Kendinizi Eğitin: Sürekli başkalarına bağımlı olmak yerine, kendi analizinizi yapmayı öğrenin. Gelecekte çocuklarınız veya kardeşleriniz için de aynı süreci yaşayacaksınız.
    Özel Durumlar: Engelli Ek Puanı
    ÖSYM'ye sınav başvurusu sırasında engelli raporu sunulduğu halde, sınav sonuçlarında engelli ek puanı verilmemişse, öğrenci hem KDK'ya hem de ÖSYM'ye itiraz etme hakkına sahiptir. İtirazın kabul edilmesi durumunda, puan önemli ölçüde artabilir. Bu durum, tercih sürecini etkileyen kritik bir faktördür.
    Neden Tercih Danışmanlığından Uzak Durmak Gerekir?
    Tercih danışmanlarının öğrencilerden çok büyük bir farkı yoktur. Belki veri analizi konusunda tecrübeli olanlar vardır ancak bu bile öğrencinin mutluluğunu garanti etmez. Asıl önemli olan, öğrencinin kendi değerlerini, ilgilerini ve hedeflerini bilmesidir.
    Danışmanların Sınırları
    - Eğitim Sistemi Bilgisi: Veri bilimci bile olsa, eğitim sistemine hakim değilse etkili olamaz.
    - Kişisel Tanışıklık Eksikliği: Öğrenciyi yeterince tanımadan doğru yönlendirme yapmak imkansızdır.
    - Sorumluluktan Kaçınma: Birçok deneyimli kişi bile, sorumluluğun ağırlığından dolayı tercih danışmanlığından uzak durmaktadır.
    Kendi Geleceğinizin Mimarı Siz Olun
    Tercih süreci sadece bir yerleştirme değil, aynı zamanda bir özgürleşme sürecidir. Kendi kararınızı kendiniz verdiğinizde, hem psikolojik olarak daha güçlü olursunuz hem de sonuçlarla daha sağlıklı bir şekilde yüzleşirsiniz. Aileniz, danışmanlarınız veya çevreniz size yol gösterebilir, ancak nihai karar size ait olmalıdır. Çünkü:
    - Sizi en iyi tanıyan sizsiniz.
    - İlgi ve yeteneklerinizi en iyi bilen sizsiniz.
    - Gelecek hayallerinizin sahibi sizsiniz.
    - Pişmanlıklarla yaşamak istemiyorsanız, kendi kararlarınızı verin.
    Tercih listesini yazmak zor görünebilir, ancak bu zorluğu aşmak, yetişkinliğe atılan önemli bir adımdır. Kendinize güvenin, araştırın, analiz edin ve kendi geleceğinizi kendi ellerinizle inşa edin.
    Unutmayın: Başarısızlık bile, başkasının kararıyla kazanmaktan daha değerlidir. Çünkü asıl başarı, kendi seçimlerinizin sorumluluğunu alabilmektir.

Yorumlar

Başa Dön